Uygulanan ekonomik programın başarısı için koordinasyonun daha sağlıklı yapılması bu nedenle de bazı ekonomik birimlerin yeniden örgütlenmesi gerekiyor. Bu kapsamda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın diğer bakanlıklar üzerindeki mali etkisini artıracak bir hazırlık yapıldığını öğreniyoruz.
2000 yılındaki ekonomi programının uygulanmasında Hazine Müsteşarlığı kilit bir rol oynuyordu. Bazı bakanlıklar ve KİT’ler mali alandaki önemli kararlarını Hazine’nin onayıyla uygulamaya sokabiliyordu. Hazine Müsteşarlığı o dönem bir Devlet Bakanı’na bağlı yönetiliyordu. Uzun zamandır Hazine ve Maliye Bakanlığı artık tek çatıda birlikte çalışıyor. O nedenle Bakanlık olarak mali alanda çok daha etkili olacak bir organizasyonun oluşturulması gerekiyor.
Bu köşede uzun süredir ekonomide koordinasyonun eksik olduğunu, ekonomi programı uygulamasında koordinasyon görevinin bir çatı altında toplanması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bakanlıklar, yatırımcı kamu kurumları, öte yandan fonlar, mahalli idareler ve Cumhurbaşkanlığı gibi çok sayıda kuruluş aldıkları kararlarla ekonomiyi olumlu ya da olumsuz etkileme gücüne sahip.
Bunun en somut örneklerinden birini kredi kartlarındaki faiz oranlarının yükselmesi aşamasında gördük. Bazı kamu bankaları kredi kartı faizlerinin artırılmasına başlanmışken tersine kredi kartı faizinde indirim kararı aldılar. Daha sonra bunun Ticaret Bakanı tarafından verilmiş bir talimat olduğunu öğrendik. Gerekçe olarak da ‘kamu bankaları Varlık Fonu’na bağlı, Maliye Bakanı bu yönde sizin için bağlayıcı olamaz’ denildiği konuşuldu.
İşte böylesine kritik bir program uygulanırken, artık alınan makro kararlara ters düşecek, bazı kurumların vereceği özel kararların programa çok daha büyük zarar vermesi söz konusu. İşte bu nedenle ekonomide etkili her kurumun makro kararlara uyumu için belli bir koordinasyona ihtiyaç duyuluyor ve bunun en uygun adresinin Hazine ve Maliye Bakanlığı olması normal sayılıyor.
Aynı tasarruf genelgelerine uyan olmadı
Buna ihtiyaç duyulması en güncel konu olan tasarruf tedbirlerinin uygulanması konusunda kaçınılmaz olarak ortaya çıktı. Herkes biliyor ki son 20 yılda çok sayıda kamuda tasarruf genelgesi yayımlandı. Son olarak Cumhurbaşkanlığı’nın 2021 yılında bir genelgesi çıktı. AA’nın ilgili haberinin başlığında “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kamu kurum ve kuruluşlarının harcamalarında tasarruf sağlanması, bürokratik işlemlerin azaltılması ve kamu kaynaklarının etkin kullanımına ilişkin “Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’ yayımlamıştır” deniliyordu. 30 Haziran 2021 tarihli bu habere baktığınızda bu hafta açıklanan tasarruf genelgesiyle çok büyük benzerlikler olduğunu açık biçimde görüyorsunuz.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, göreve geldiği ilk ayda yani yaklaşık bir yıl öncesinde ‘kamu harcamalarının kısılması gerektiği’ni hemen her toplantıda dile getirdi. Bu konuda bir düzenleme çıkarmak istedi ama o dönem böyle bir karara olur alamayınca bu kez 2021 tarihli bu genelgeye atıfla ‘yürürlükteki mevcut genelge hükümlerine her kurum uymak zorundadır’ türü bir açıklama yaptı. Ancak bu bir yıl boyunca neredeyse hiçbir kamu kurumu bu genelgede yazılı olan tasarruf tedbirlerine uyum sağlamadı.
Bakanlıklar izin almak zorunda kalacak
İşte bu nedenle önceki gün açıklanan tasarruf paketi kapsamında tedbirlerin uygulamasının yakından izleneceği belirtildi. Bunun yanında tedbirler konusunda aykırı davranan yöneticilerin idari sorumluluğu olacağı da kaydedildi. İşte Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bu kapsamda çalışmaların yapıldığını öğreniyoruz. Alınan tedbirlerin uygulamasının tek elden yürütülmesi kararların uygulanmasının izlenmesi gerektiği için bu takibi yapacak organizasyon için hazırlıkların hızlandığını öğrendik.
Örneğin otomobil kullanımı için getirilen kısıntıların takibi bile tek başına büyük bir iş olacak. İleriye dönük olarak kamu kuruluşları taşıt havuzu oluşturulmasının planlandığı söylenmişti. Bu kapsamda tüm otomobillerin detaylı bilgilerinin olduğu envanterlerin çıkarılması gerekiyor. Her kurum elindeki taşıt ve bina varlığını tüm detaylarıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirecek. Tüm kamunun envanteri çıkarılırken ekonomik ömrünü tamamlamış otomobil ve taşıtların elden çıkarılması bina kiralamalarının izlenmesi gerekecek ve bu konuda yine tek elden bir denetim ve izleme gerekecek.
Sadece mevcutların kullanımı değil yeni alımların tek elden izlenmesi ve alım ve kiralama için Bakanlık izni gerekecek. Bu kez belirlenen tasarruf kalemlerinin sıkı uygulanması için ihtiyacı olan kurumlar Hazine ve Maliye Bakanlığı izni olmadan bunu yapamayacaklar. Alınacak ya da kiralanacak taşıtın ya da binaların türü ve fiyatı konusunda da Bakanlığın izni şart olacak.
Sadece taşıt ve binalar için değil yatırımlar dahil yapılacak önemli harcamaların kamu kurumlarının kısıtlarına takılıp takılmadığını da izlemek gerekecek. Bunun için de bakanlıkların ve KİT’lerin belirlenecek esaslar dahilinde, belli harcamalar için Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın iznini almaları gerekecek.
Böyle bir durum ve olur alınması gereken bir Bakanlık haline gelmesi onu diğerlerinin üzerinde bir konuma getirmiş olacak. Tepki gelebilir ama Cumhurbaşkanlığı’nın tavrı belirleyici olacaktır.