Bir Merkez Bankası Başkanı’nın, kimle konuşursa konuşsun, asıl görevi olan fiyat istikrarı odaklı konuşurken, bunun başına “büyümeden ödün vermeden” diye bir ek getirmesi, bence anlaşılabilir bir şey değil. Bu sözlerin de sonraki düzeltmelerin de bir anlamı var.

Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın TBMM’deki sunumunda dile getirdiği “büyümeden ödün vermeden dezenflasyon sağlanabilir” sözleri büyük tartışma yarattı. Merkez Bankası’nın dün sabah saatlerinde ajanslara Erkan’ın sözlerinin tamamını TBMM tutanaklarından alarak gönderdiği ve bir gün önceki haberlerin düzeltilmesini sağladığını gördük.

Dünkü yazımızda aynı konuyu işlemiş ve “bu sözlerle Başkan Erkan’ın güven veremeyeceğini” söylemiştik. Ajanslardaki haber üzerine bu yorumu yaptığımız için bu değişikliklerin neden olduğunu soruşturdum. Tutanakları okuyup, neyin yanlış anlaşıldığını, tartışmanın niye bu kadar alevlendiğini öğrenmeye çalıştım.

Her şeyden önce Merkez Bankası iletişim ekibinin bu değişiklik talebini usulüne uygun yaptığını söylemeliyim. Eleştiriler üzerine, “aslında tam bunu söylemedik” demek için, tutanaklardan alıntıları göndermeleri gayet uygun bir yöntem. Tabii ki alıntıyı göndermesi aynı zamanda düzeltilmesini istediğini gösterir. Ancak alıntıların, bana söylendiği kadarıyla, ayrım gözetilmeden tüm kurumlara gönderilmesi, uygun görenlerin haberlerini düzeltip, uygun görmeyenlerin bir gün önceki haberi aynen korumaları da normal bir uygulama.

Ne söylediklerini, neye itiraz ettiklerini anlamak için konuştuğum Merkez Bankası yetkililerinin de, müdahale konusunda hassas davrandıklarını gördüm. Yorumlara neden olan bir cümlenin aslında yanlış anlaşıldığını, kasıtlarının bu olmadığını anlatmaya çalıştılar. Sanıyorum ki çok sayıda gazeteci ve iktisatçı ile konuşup, bu kendilerine göre yanlış anlamayı düzeltmeye çalıştılar.

Gerçekten fark çok mu?

Kendilerine göre yanlış anlama diyorum çünkü cümlenin önünde ve arkasındakiler yayımlanmadığı için “bağlamından koparılmış” olduğunu söyleseler de, anlam olarak çok fazla değişen bir şey olmadığı görüşünde olduğumu söylemeliyim. Özet olarak “Büyümeden ödün vermeden de dezenflasyon sağlanabilir” sözleri yerine “Enflasyon eşik değerlere gerileyene kadar büyümeden ödün vermeden de dezenflasyon sağlanabilir” sözlerini tercih ediyorlar, bu ikisi arasında önemli farklar olduğunu söylüyorlar.

Bununla birlikte konuşmalardan anladığım ayırıcı nokta olarak, talebin çok yüksek olması nedeniyle enflasyonda önemli bir köpük olduğunu, mevduat faizlerinin artmasının da etkisiyle harcama yerine tasarrufa dönülmesi halinde bu köpüğün gideceğini, asıl dezenflasyonun ise bundan sonra başlayacağını söylüyorlar. Yani bu noktaya kadar talebin normalleşmesine çalışılmasının önemli olduğunu söylüyorlar. Bununla birlikte “Aslında anlaşılanın tersine, enflasyonla mücadelenin herkesin sandığından çok daha zor olacağını söylemeye çalıştıklarını” da ekliyorlar.

Peki, bu köpük ne kadardır dediğimizde ise bunu şimdiden görmelerinin mümkün olmadığını, çünkü ölçmek için gereken piyasa linklerinin koptuğunu, modellerin bile çalışamaz hale geldiğini belirtiyorlar. O nedenle bu köpük gittikten sonraki, asıl mücadele gerektiren enflasyon oranının örneğin yüzde 35 mi, 40 mı, yoksa 45 mi olduğunu şimdiden bilmelerinin mümkün olamayacağını belirtiyorlar. ABD’deki enflasyonun yüzde 9’dan 3’e inmesi örneğini veriyorlar.

Yarıda kesilir korkusu

Özet olarak şahsen, yine, bu bağlamın niye kurulduğunu, neden “büyümeden ödün vermeden” gibi bir ibarenin bu konuşmanın içeriğine girdiğini anlamış değilim. Bir Merkez Bankası Başkanı’nın, kimle konuşursa konuşsun, asıl görevi olan fiyat istikrarı odaklı konuşurken, bunun başına “büyümeden ödün vermeden” diye bir ek getirmesi, bence anlaşılabilir bir şey değil.

Kaldı ki, bu köpük alınana kadar da büyümeden taviz verilmesi zaten gerekiyor. Yani talebi kısmaya çalışırken, zaten ihracattaki sıkıntı bilinirken, büyümeyi düşürmeden o köpüğü almanın da mümkün olamayacağı çok açık. Bu arada eski merkez bankacı iktisatçılarıyla konuştuğumda geçmişte “sıkı para politikası da genişlemeci etki yapar” tezini kullandıklarını, ama bunun büyümeyen bir ekonomide yüksek enflasyon halinde geçerli olduğunu, halbuki mevcut durumda zaten büyümesi devam eden bir ekonomiden söz ettiklerini, bunun için dezenflasyonun büyümeyi daraltmadan mümkün olamayacağını söylediler.

Bence bu sözü ettiler ama Merkez Bankası yönetimi de bu sözün tümüyle geçerli olmadığını, yani eşik değerlere inene kadar da büyümeyi daraltmak zorunda olduklarını biliyorlar.

Peki, o zaman niye böyle bir sözü kullanma ihtiyacı duydular. Tahminim o ki; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki AKP’li milletvekillerine, dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gitmesi için böyle bir sözü kullanmak ihtiyacı duydular.

Bu olay gösterdi ki; yeni ekonomi yönetiminin yaptığı işlerde hâlâ “faiz kompleksi”nin gölgesi var. Merkez Bankası yönetimindekilerde tabi ki bu kompleks yok, faiz oranlarının çok daha artması gerektiğini biliyorlar. Ancak kamuoyuna karşı, sürekli “bizim arkamızda” deseler de, belli ki girdikleri yolun siyasi otorite tarafından yarıda kesilmesinden kaygı duyuyorlar.

Erkan: Enflasyonda düşüş Mayıs 2024’ten sonra başlayacak