Yıl başından bu yana kur korumalı mevduattan çözülen para 51,6 milyar doları buldu. Döviz mevduatında da düşme var. Ama TL'ye dönen bu paranın önemli bölümü her an her yere gidebilir para piyasası fonlarına park ediliyor. Bu da ürkekliğin belirtisi.

Kur korumalı mevduatta erime devam ederken, KKM dahil tasarruftaki  dolarizasyon dibe indi. Bu olumlu bir tablo gibi gözükse de KKM’den erimenin daha da fazlasıyla para piyasası fonlarına girmesi tehlikeli. Bu fonlar her an dolara dönebilecek, yerli yatırımcının carry trade’i, yani  “spekülatif yönü ağırlıklı tasarruf” olarak biliniyor.

Kur korumalı mevduat hacmi geçen hafta sonu itibariyle dolar bazında 39.8 milyar dolara indi. Yılbaşında bu rakamın 89.5 milyar dolar olduğunu hesaba katarsak, KKM’deki erimenin bu yıl 51.6 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. KKM’nin eritilmesi ekonomi yönetiminin amaçları arasındaydı. Ancak birkaç ay önce yeniden dövize geçiş hareketi yaşandığında, daha önce erimesi için getirilen kararlar yumuşatıldı. Daha sonrasında, Ekim ayından itibaren kurların neredeyse sabit gitmesi nedeniyle, KKM’deki erimenin yeniden hızlandığını gördük.

Normal koşullarda erimenin yaşandığı dönemde, KKM’den çözülmenin bir bölümü TL mevduatlara giderken, diğer yandan da döviz  hesaplarında artışlara neden olmuştu. Bu eğilim tasarruf sahiplerinin KKM öncesi genel yatırım eğilimlerine göre, TL ve yabancı para mevduat arasında dağılım yaptığı biçiminde yorumlanmıştı.

Fon yatırımı 1.1 trilyona dayandı

Ancak son dönemde KKM’deki erimenin TL mevduata ama daha çok para piyasası fonlarına gittiğini görüyoruz. Yabancı para mevduatta da gerileme yaşandı; yani döviz hesaplarından da kayış var. Yılbaşı 176.6 milyar dolar olan döviz hesapları, 9.5 milyar dolar azalıp 166 milyar dolara kadar inmiş durumda. 

Bu süreçteki en dikkat çekici gelişmenin para piyasası fonlarında yaşanan rekorlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu yılın başında fonlardaki birikim sadece 148 milyar TL idi. Şimdi ise fonlardaki birikim 1 trilyon 98.2 milyar TL’ye çıkmış durumda. Para piyasası fonları mevduat içinde yer almıyor ama para arzı içindeki yeri önemli bir gösterge oluyor. Para arzı içinde bu yılın başında yüzde 1.1 olan fonların payı, şu anda yüzde 6’ya yükselmiş durumda. 

Toplam mevduatla kıyaslandığında da, nasıl bir gelişim gösterdiği çok çarpıcı biçimde görülüyor. Toplam banka mevduatının 12.8 trilyon olduğu göz önünde tutulduğunda, para piyasaları fonlarındaki birikimin toplam mevduata oranı; yılbaşında yüzde 1.7 iken, şimdi yüzde 8.6’ya çıkmış durumda.

Tasarruflardaki dolarizasyonun azalması elbette çok önemli; TL’ye güvenin yeniden kazanıldığını gösteriyor. Ancak mevduatta o kadar yüksek bir artışa neden olmayıp, para piyasası fonlarında bu birikimlerin toplanması ise içinde birçok sakıncayı barındırıyor. Bu fonlardaki paralar vadesi olmayan paralar, yani ileriye dönük olarak ekonomiye katkı yapması beklenen krediye dönüşen bir tasarruf değiller. İşte bu nitelikleri nedeniyle tehlikeli görülen bir tasarruf şekli.

Para piyasası fonlarındaki artışın bu kadar yüksek olması, “ne zaman nereye gideceği belli olmayan spekülatif, yüksek hacimli para” olduğu için çekince belirtiliyor. Bu fondaki paralara “yerli carry trade” denilmesinin en büyük nedeni de bu. Her an, her türlü yatırım aracına kayabilecek, yurt dışına, altına ve dövize dönme riski çok büyük olan birikimler. Bu da herhangi bir kırılganlık yaşanması halinde dövize yönelim olması, bu yönelimin kur üzerinde baskı yaratması ihtimalini artıran bir birikim haline gelebileceğini gösteriyor. 

Nedeni güvenin olmaması

Ekonomi yönetimi bu birikimi dengelemek için mevduatla birlikte fonlardaki stopaj kesintisi oranını da yüzde 7.5’den 10’a çıkardı ve buradan önemli gelir elde etmeyi sürdürüyor. Bu nedenle de bu birikimin yüksek olması nedeniyle; “yılbaşından itibaren stopaj oranı daha da artar mı” beklentisi var. Artabilir ama iktisatçıların yorumuna göre; buradaki net getirinin azalması faiz indirimlerini geciktiren bir etki yapar. Faiz indirimi halinde her an TL’den dönüp dövize talep yaratacak, dolayısıyla kur baskısını artıracak bir unsur haline gelebilir.

Bazı iktisatçılar bu sakıncanın giderilmesi için de Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine artık başlaması gerektiğini düşünüyorlar. KKM’den dönüşte bir kısmının dövizde kalmasının istikrar için daha iyi olacağını ama uygulanan politikalar nedeniyle bu noktaya gelindiğini söylüyorlar.

Bu arada KKM’den dönenlerin TL mevduat yerine neden para piyasası  fonlarına geçtiği sorusuna verilen en sağlam yanıtın, “güvensizlik” olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyonun düşeceğine güven olsa yatırımcı uzun vadeli TL yatırımı yapar ama bunu yapmıyor. Çünkü, hala enflasyonla mücadelenin yarım kalacağı tedirginliği var ve bu nedenle her an değişiklik yapacağı bir yerde durmak istiyor.