Politika faizinin ardından Hazine faizlerinin de yükselmesi, piyasalarda yabancı sermaye girişinin başlayacağı konusunda umut yarattı. Hazine’nin bugünlerde belli olacak sukuk ihracı rakamı merakla beklenirken, özel sektör de dışarıda tahvil satışlarını hızlandırıyor.
Ekonomi yönetiminin bir an önce yabancı sermaye girişinin başlamasını istediği çok açıkça görünüyor. Bunun için maliyeti yüksek olmakla birlikte dış borçlanmayı artırmak ve yükselen faizler nedeniyle yabancıların tahvil alımlarına girmesi için çalışıyor. Bununla birlikte özel sektöre de, dışarıda borçlanıp döviz getirme konusunda talepte bulunulduğu tahmin ediliyor.
Bloomberg’den Kerim Karakaya yabancı girişinin başladığına ilişkin sosyal medya mesajında, sukuk ihracının yanında Mersin Limanı için 600 milyon dolarlık tahvil satışı yapılacağını, Finansbank’ın da 300 milyon dolarlık tahvil ihalesine çıktığını duyurdu.
Dün Hazine’nin çok sayıda bankaya satış için yetki verdiğini belirterek duyurduğu sukuk ihracında gerçekleşecek rakam merakla bekleniyor. Sukuk ihracının 7-8 milyar doları bulması, hatta aşması söz konusu olabilir. Bu, “körfez ülkelerinin daha önce söz verdiği finansmanın” bir bölümünün de bu kanalla gerçekleştiğini gösterecek. O nedenle sukuk ihraç rakamının 10 milyar dolarlara kadar çıkabileceğini tahmin eden bankacılar bulunuyor.
Neden hemen isteniyor?
Ekonomi yönetimi şimdiye kadar beklediği yabancı sermaye girişini gerçekleştiremedi. Artık bir an önce bu girişin başlaması, döviz rezervlerinin artmasa bile mevcut haliyle korunması gerektiğini görüyorlar. Eylül ve Ekim aylarındaki cari fazlanın ardından, Kasım’dan itibaren yeniden bir cari açık dönemi başlıyor. Yaklaşık 5 ay boyunca sürecek cari açık toplamının 25 milyar doları bulması beklenirken, yabancı girişi olmadığı takdirde açığın rezervlerden karşılanmak zorunda kalınacağı ortada. Öyle olunca da zaten yetersiz durumdaki rezervlerin daha da erimesi sonucu doğacak.
İşte rezervlerdeki erimenin sürmesinin döviz üzerinde yeniden baskı oluşturmasından korkuluyor. Bir başka deyişle “kurlardaki artışın düşük tutulmasının tehlikeye girebileceği” tedirginliğinin oluşmasından çekiniliyor. Son aylarda artış oranı azalan enflasyondaki seyrin en önemli nedeninin kurlardaki düşük seyir olduğu ortada. Aylık yüzde 2,5 civarında TL’nin değer kaybetmesine izin veriliyor. Bu oranın üzerine çıkıldığında rezervlerden müdahale edilerek kurlar tutulmaya çalışılıyor. İktisatçılar seçimlere kadar ekonomi yönetiminin kurları yüzde 2,5 artışla sınırlamaya devam etmek zorunda olduğunu söylüyorlar. Aksi takdirde 2024 yılı enflasyon beklentisini düzeltebilmenin mümkün olamayacağı biliniyor.
Bu dönemde yabancı sermaye girişinin başlaması, yılbaşından sonra beklenen iç talebin yeniden artışına hazırlık için de gerekiyor. Son gelen Ekim ayı dış ticaret rakamları, özellikle de ithalat rakamları, hâlâ iç talebin canlı seyrini koruduğunu, daha doğrusu beklendiği kadar daralmadığını gösterdi. Yılbaşında yapılacak yüksek oranlı işçi, memur ve emekli maaş artışlarının iç talebi yeniden canlandırması kaçınılmaz olacak. O nedenle yılbaşından sonra cari açığın beklentilerden fazla büyümesi, dolayısıyla döviz rezervlerini daha da zorlaması tehlikesini beraberinde getirebilir.
‘Piyasalara güven verdik’ denecek
Ekonomi yönetimi işte bu nedenle bir an önce yabancı sermaye girişlerinin başlamasını istiyor. Faiz artışları ve Enflasyon Raporu ile birlikte piyasalarda ekonomi yönetimine yönelik olarak, “Enflasyonla mücadelede ciddi davranıyorlar” bakışının kuvvetlendirilmesi sağlandı. Bununla birlikte yabancı sermaye girişinin de yeniden başlaması, ekonomi yönetiminin “piyasalara güven verdik” mesajını pekiştirmesini sağlayacak. Bu havanın oluşumu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı ellerini kuvvetlendirip, önümüzdeki dönemde daha rahat hareket etme imkânı sağlayacak.
Ekonomi yönetiminin bu nedenle yabancı sermaye girişini hemen başlatmak için elinden geleni yapacağı belli oluyor. Politika faizlerindeki artışın yanı sıra aldıkları önlemlerle tahvil faizlerinin de yukarı çıkmasını sağlamaya başladılar. Hazine faizlerinin son yapılan ihalelerle birlikte yüzde 40’a yaklaştığı görülürken, piyasa oyuncuları “yakında bu faizle yabancıların tahvil alımlarına başlayabileceğini” belirtiyorlar.
2 yıl süresince verilecek yüzde 40 oranındaki faizin, enflasyon beklendiği gibi düştüğü takdirde, çok önemli bir getiri sağlayacağı da kesin. Özetle; artık yabancı sermaye girişinde maliyete bakma dönemi geride kaldı. Ekonomi yönetimi bir an önce girişi başlatmak için, maliyetine bakmadan, her aracı deneyerek, bu konuda somut adımlar attığını göstermek istiyor.