Ekonomi yönetimi enflasyon yıllık yüzde 50’nin altına inince bundan başarı hikayesi çıkarmayı planlıyordu ama eylül enflasyonu buna izin vermedi. Eylül TÜFE rakamı, hiç de söylendiği gibi ‘baz etkisinin ötesinde aylık fiyat artışlarının düşmeye başladığı’nı göstermedi. Aksine son aylarda rezerv telaşıyla gereksiz kur artışına izin verilmesi, likidite yönetimindeki sıkıntılar, hedeflerin bir ayda geçersiz kalması, beklentilerin yeniden bozulması riski gibi enflasyonla mücadeledeki birçok sorunun varlığını da açığa çıkardı.
Piyasalar geçtiğimiz hafta, eylül enflasyonunu yüzde 2.2 olarak tahmin etmişti. Ancak önceden açıklanan Türk-İş’in 2.9’luk rakamı, İTO’nun yüzde 3.9’luk rakamı, piyasa beklentilerinin yükselmesine neden oldu. Yani bir ölçüde yüksek enflasyon rakamına kendilerini alıştırmışlardı ama buna rağmen dün açıklanan rakam sürpriz oldu diyebiliriz. Bu arada eylül enflasyonun yüzde 2.97 olarak açıklanması “TÜİK belli ki aslında 3’ün biraz üzerinde hesap etmiş ama 3’ü geçmeyip, yıllık yüzde 50’nin altına inelim diye biraz kalem oyunu yapmış gözüküyor” yorumlarının yapılmasına neden oldu.
Piyasa yüzde 2 civarındaki aylık enflasyon verisiyle birlikte yıllık enflasyonun yüzde 48.5 civarında olmasını bekliyordu. Yüzde 48.5 değil ama açıklanan rakamla birlikte yine 50’nin altına yine indi, yüzde 49.83 oldu. Aradaki fark küçük.
Eylül ayı enflasyon rakamının yüzde 3 gelmesi yıllığı 50’nin altına getirse bile çok büyük moral bozukluğuna yol açtı. Piyasa oyuncularındaki mutsuzluğu birinci elden biliyorum ama bence ekonomi yönetimi de özellikle de Bakan Şimşek’in bu küçücük farkın ne anlama geldiğini görüp moralini bozduğunu tahmin ediyorum.
2024 ve 2025 hedefleri iyice zora girdi
Her şeyden önce daha önce de dediğimiz gibi iktidar enflasyonun yüzde 50’nin altına gelmesini ‘büyük bir başarı olarak lanse etmeyi’ planlıyordu. Bunun hazırlıklarına veri açıklanmadan geçen hafta ABD’de başlamışlardı. Yıllık yüzde 50’in altına geldi ama ortada bir başarı olmadığı açıkça ortaya çıktığı için hükümetin bu planlarının kadük olduğunu söyleyebiliriz.
Bununla birlikte daha üzerinden bir ay geçmeden açıkladıkları yeni enflasyon hedefi de neredeyse kadük hale geldi. Yabancı bankalar dahil, piyasadaki hemen herkes şimdi yüzde 44-45 civarında yıl sonu tahmininde bulunuyorlar. Halbuki hükümet OVP’de daha yeni bu rakamı yüzde 41.5 olarak belirlemişti. Yüzde 41.5 imkansız ama yüzde 44 rakamına ulaşmak bile artık zor gözüküyor. Bununla birlikte doğal olarak 2025 yıl sonu için belirledikleri yüzde 17.5 hedefinin gerçekleşmesinin de suya düştüğü söylenilebilir.
Bunun da ötesinde ‘ekonomi yönetimi tam istediklerini yapmaya başladı, herhalde devam edecekler’ diye düşünülmeye başlamışken, eylül ayı verisi piyasaların bu yargısını da bozdu. Bundan sonrası için belirlenen hedeflerin tutturulmasının iyice zorlaştığını söyleyebiliriz. O nedenle de, ekonomi yönetiminin yeniden kendini kanıtlamasının gerekeceğini, sert kararlar alabileceği söylenebilir.
Merkez Bankası yönetiminin de gelinen noktada hatası olduğunu biliyoruz. Son üç ayda kur artışlarını hızlandırmış olmaları, yüksek döviz girişi varken gereksiz bir rezerv biriktirme telaşı ile kurlarda düşüşe izin vermemeleri, beklentileri bozmuş görünüyor. Piyasa oyuncularının, ‘herhalde ihracatçı baskısı nedeniyle’ diyerek, Merkez’in kurların düşmesine izin vermediğini belirtip, ‘faizler yüksekken bunu yapıyorsa faizler düşmeye başladığında kur artışlarının iyice hızlanabilir’ yönünde bir beklenti oluşturduklarını zaten duyuyorduk.
Merkez bundan sonra kurları zor artırır
Merkez Bankası bu nedenle kendini artık bağlamış gözüküyor. Yabancı bankalar da “Enflasyondaki bozulma nedeniyle Merkez Bankası’nın kurlarda artışa artık izin vermesinin mümkün olmayacağını” söylemeye başladılar. Enflasyon yüksek diye yakında yabancılar ‘faizleri de uzun süre indiremez’ propagandasına başlarlarsa işte o zaman, hep söylediğimiz ‘faizler yüksek düzeyde uzun süre asılı kalacak’ tezi de doğrulanabilir.
Halbuki Merkez Bankası kurların özellikle döviz girişi olan dönemde biraz aşağı gelmesine izin verse döviz spekülasyonları yapanların eli yansa, bu kadar rezerv biriktirmese ne olacaktı? Şimdi artık kurlarda yükselişe için veremez, gerekirse satmak zorunda kalacak.
Yabancı bankaların “Merkez artık kurların artmasına izin veremez çünkü enflasyon eğilimini başka türlü düzeltemez” sözü giderek yayılacak, bundan emin olabilirsiniz. Zaten bu yüzden dün yabancı sermaye girişinin yeniden başladığı, rezervlerin bir miktar arttığı söyleniyor.
Özetle Merkez Bankası’nın bundan sonra daha temkinli ve sert olmasını bekliyoruz. ‘Faizlerin uzun süre yüksek kalması’ başta olmak üzere sürecin uzaması siyasi baskıyı artırıp başka sıkıntılara neden olabilir