Politika faizindeki 5 puanlık artışın kredi faizlerine ya hiç yansımaması ya da çok az etkilemesi bekleniyor. Çünkü politika faiz artışının yanı sıra sadeleştirme adımları da atan Merkez Bankası, politika faizi artışından kaynaklanan yükün kredi faizleri yerine Hazine tarafından üstlenilmesini düzenledi.
Politika faiz kararı ardından gelen bu önlemler, ekonomi yönetiminin “reel sektörü de düşünüyoruz” mesajı demek. Seçim öncesinde bir yandan kredi faizlerinde yüksek artışı önlemeye çalışan ekonomi yönetimi, öte yandan reel sektör ve ihracatçılar için yeni KGF kredisini de devreye sokacağını duyurdu.
Bankalar mevduat maliyeti ve Merkez Bankası fonlama maliyetini paçal edip, buna var olan ek yükleri koyup kredi faiz oranlarını belirliyor. Son dönemde krediler için Hazine kağıdı alma zorunluluğu nedeniyle, kredi maliyetleri çok artıyordu. Bankalar da bu nedenle mevduat ve kredi faizleri arasındaki makası açmak zorunda kalıyor, bu nedenle şirketlerden büyük tepki alıyorlardı.
Merkez Bankası politika faizinin 5 puan artması, hemen hemen aynı oranda fonlama faizlerinin de artmasına neden olacak. Bankaların kredi maliyeti üzerindeki ek yükü azaltıp, faiz artışının aynen kredi faizlerine yansımasını engellemeye çalışan ekonomi yönetimi, ek maliyet unsurlarını temizlemek için bu kararı aldı.
TL mevduat faizinin düşmesi istenmiyor
Sadeleştirme adımları kapsamında Merkez Bankası KKM’den TL hesaplarına dönüşü, TL hesapların toplam içindeki payının artırılmasına dönük kararlar da aldı. Bankalar kredi talebindeki daralma nedeniyle, mevduat faiz oranlarını son dönemde düşürmeye başlamışlardı. Önümüzdeki haftadan itibaren, bir ara yüzde 40’lara çıkıp son günlerde yüzde 37-38 ‘lere inen, TL mevduat faizleri ortalamasının artışa geçmesi bekleniyor. TL mevduat faizlerinin artmasında doğal olarak, politika faizinin 5 puan artması da çok etkili olacak.
Böylece yüzde 50’nin üzerine çıkan kredi faiz oranları, şimdilik bu seviyede tutmaya çalışılırken, öte yandan TL mevduat faizlerinin de yüzde 40’ın altına inmesi önlenmeye çalışılacak. Bu arada ihracatçı ve reel sektöre KGF’den sübvansiyonlu yeni krediler verilerek, seçim dönemine kadar artacak rahatsızlıklar azaltılmaya çalışılacak.
Hazine borçlanma faizleri yükselecek
Politika faizindeki artışın yükünü ise yeni düzenlemelere göre, daha çok Hazine üstlenecek. Bankaların hazine kağıdı tutma zorunluluğu azalırken, bunun tahvil-bono faiz oranlarını yükseltmesi bekleniyor. Bankaların düşük faizli kağıt tutmak zorunda kalıp buradan zarar etmeleri de, bu sayede azaltılmış olacak.
Alınan bu önlemlerden sonra 10 yıllık hazine tahvili faiz oranlarının yüzde 29’a çıktığı belirtiliyor. Hazine tahvillerinin faiz oranlarının artması, yüksek getirisi nedeniyle yabancı yatırımcıların bu alana girişinde de özendirici olabilir. Yani alınan sadeleştirme önlemleri sayesinde Hazine kağıtlarının faiz oranları yükseltilerek, yabancıların bu alana girmesinin de önü açılmış olacak.
Faizi yüzde 29’a çıkan Hazine tahvillerine yabancıların hangi noktada gireceğine gelince. Bloomberg’den Kerim Karakaya dünkü haberinde JP Morgan’ın hesaplamalarına göre bu oranın yüzde 35.7 olduğunu bildirdi. Dolayısıyla önümüzdeki haftadan itibaren hazine tahvil faizlerinin yüzde 30’u aşması kimse için sürpriz olmamalı. Ancak yabancıların istediği faiz oranlarına ulaşılması için belli ki hazine faizlerinin daha da yukarı gelmesi gerekecek.
İşte bu noktada önümüzdeki ay yapılacak politika faizi artışı da önemli olacak. Piyasalarda Merkez Bankası’nın artık 5 puanlık artış yapmasının zor olduğu, Kasım’da 2,5 puanlık artışın yapılabileceği konuşuluyor. Önümüzdeki dönemde, belki de yeni politika faizi artışı beklenmeden, Hazine faizlerinin daha da yukarı çıkarılması için ek önlemler alınabilir. Çünkü yabancı fon girişinde beklenen gelişmelerin yaşanmaması, döviz rezervlerini, kurlardaki baskıyı dolayısıyla ileriye dönük enflasyon beklentilerini de derinden etkiler noktaya geldi.
Peki, politika faizindeki artışın yükünü Hazine’nin üstlenmesi ne anlama geliyor? Hazine bütçenin finansmanı için borçlanma yapıyor ve normal olarak faiz oranı piyasalarda belirleniyordu. Ancak son 2 yıllarda Hazine kağıdını bankalara zorla sattıkları için, otoritenin belirlediği faiz oranlarından bankalar almak zorunda kalıyordu. İşte alınan sadeleştirme önlemleri piyasa koşullarının yeniden oturtulması adına olumlu bir adım olarak görülmeli.
Buna karşılık piyasa koşullarına göre Hazine’nin faiz oranlarının yukarı çıkması da kaçınılmaz. Normal olarak politika faiziyle yakın bir orandan Hazine borçlanmasının yapılması beklenir. Yüksek faizle yapılan borçlanma da vade bitiminde bütçeye daha fazla yük demektir. Sonunda bütçe gelirlerinin geniş halk kesimlerinin ağırlıklı ödediği vergilerden oluştuğunu da unutmamak gerek.
Özetle; yanlış politika faturasını daha yeni ödemeye başladık, gerisi gelecek.