Yarın alınacak Merkez Bankası faiz kararı öncesi çıkan raporlarda, üzerinden neredeyse 3 yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ “Naci Ağbal Korkusu”nun hakim olduğunu görüyoruz. Bu korku politika faiz artışlarının gerekenden yüksek olmasını beraberinde getirirken, hâlâ “yeni politikanın sürdürülüp sürdürülmeyeceği” konusunun tartışma konusu edildiğine şahit oluyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, her türlü yolu deneyerek, sonunda kısa vadeli sermaye girişini başlattığını söyleyebiliyoruz. Ancak yerli-yabancı neredeyse tüm piyasa oyuncuları, hâlâ “Artık bu yolda devam edilecek, ortodoks politikalar sürecek” diyemiyor. Tüm piyasa aktörlerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden politikalarda değişikliğe gidebileceği şüphesi ve endişesi var.
Merkez Bankası PPK toplantıları öncesi para politikası notu yayımlamaya başlayan TEPAV, dün yayımladığı notta faiz oranlarının 45’e çıkarılmasını istedi. Döviz karşılığı TL swap piyasası işlemleri uygulamasının gözden geçirilmesi; en azından işlemin vadesinin kısaltılmasının ve tutarının azaltılmasının yararlı olacağı belirtilen notta “Bankalara sağlanan likiditenin ağırlıklı ortalama faizinin kamuoyuna açıklanması” da istendi.
Daha önceki değerlendirme notlarında, 2024 için resmi bir enflasyon hedefi açıklanmadığının belirtildiği hatırlatılarak, 2023’ün sonuna yaklaşılan bu günlerde 2024-2026 döneminin her yıl sonu için, resmi birer enflasyon hedefi açıklanmasının gerekli görüldüğü kaydedildi. Bu durumun “Merkez Bankası’nın itibar açığını kapamak” açısından da önemli bir iletişim politikası aracı olacağı ifade edildi.
Moody’s kaygılı
Dün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de Türkiye için ‘Kredi Görüşü’ raporu yayımladı. Geçtiğimiz hafta sonunda beklenen bu rapor 3-4 gün gecikmeyle geldi. Sadece abonelerle paylaşılan raporda, “Kredi görüşümüz, olumlu bir senaryoda bile, toparlanması zaman alacak kurumsal ve yönetişim gücündeki erozyona karşı ekonomik gücü ve ılımlı borcu yansıtmaktadır” denildi.
Merkez Bankası’ndan faiz artırımlarına ara vermeden önce, daha sınırlı 2 faiz artışı beklendiği kaydedilen Moody’s raporu, Türkiye’de manşet enflasyonun hâlâ yüksek olduğu, önümüzdeki aylarda da yükselmeye devam edeceği öngörüldü. Büyümede sert bir yavaşlamanın yeni bir politika değişimi riskini artırabileceği uyarısı yapılan Moody’s raporunda “Ortodoks politikaların 2021’deki gibi kısa vadeli olması durumunda, kredi görünümünün negatife çekilebileceği’ belirtildi.
Cari dengedeki iyileşme ve artan rezervlerin kredi görünümü açısından olumlu olduğu belirtilen raporda, sıkı para politikası sürdürülebilir ve maaş artışları Merkez Bankası hedefi ile uyumlu gerçekleşirse, kredi görünümünün iyileştirilebileceği söylendi.
Piyasalar Moody’s’den de not görünümünün pozitife çevrilmesini bekliyordu ama mevcut notun durumu yansıttığı mealinde bir rapor çıktı. Bunun da ötesinde görünüm yükselmesinden daha ağırlıklı olarak, görünümün durağandan negatife dönme ihtimali üzerinde durulması, piyasalar tarafından endişeyle karşılandı.
Şeffaflık, kurumların bağımsızlığı…
Moody’s raporundaki bu değerlendirmelerle, Naci Ağbal’ın kısa süren ortodoks politika deneyiminin hatırlatılması dikkat çekiciydi. Aynı çerçevede TEPAV’ın da Merkez Bankası’nın, yüklü faiz artışlarına rağmen enflasyon beklentilerini hedefe çekemediği anlamına gelen “itibar açığı” üzerinde durarak, faiz artış oranının beklenenden yüksek olmasını istemesi de, bence “Ağbal Korkusu” nu hâlâ kimsenin üzerinden atamadığını gösteriyor.
TEPAV bununla birlikte, daha önceki notlarda da söylediği gibi, Merkez Bankası ve TÜİK gibi kurumların bağımsız kılınması gerektiğini, enflasyonla mücadele açısından bu adımların önemli olduğunu da tekrarladı. ‘Ekonomide Rasyonele Dönüş Programı’nın kararlılıkla uygulanması gerektiği belirtilen TEPAV notunda, “Bu programdan geri dönüş olmayacağına dair algının güçlendirilerek yaygınlaştırılması gerekmektedir” denildi.
Kısa vadeli sermaye girişi başladığı için son dönemde yaşanan bahar havasının kalıcı olabilmesi için, belli ki epeyce bir yol daha gitmek gerekecek. Politikacıların yaptığı vahim hatalar unutulmuyor ve güveni yeniden sağlamak belli ki çok zor olacak. Naci Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığı dönemi kısa sürdü ama daha uzun süre hatırlarda kalacak gibi…