Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in Haziran ayı enflasyon rakamı, hem diğer endekslerin hem de piyasa beklentilerinin çok altında açıklandı. Haziran enflasyonu için belirlenen yüzde 1.64’lük rakam, yılsonu için belirlenen enflasyon hedefindeki üst sınır olan yüzde 42’ye ulaşılması açısından umut verdi.
ENAG’ın yüzde 4.27, İTO’nun yüzde 3.85 olarak açıkladığı, piyasa beklentilerinin yüzde 2.3 civarında olduğu Haziran ayı için TÜİK’in yüzde 1.64’lük rakam açıklaması sürpriz oldu. Bu büyük farkla birlikte, zaten hala güven sağlayamayan TÜİK’in, yine hatalı ya da tartışmalı bir rakam açıklamış olabileceği, ister istemez akla geldi. DİSK başta olmak üzere, işçi ve memur sendikaları da maaş zammına baz olan Haziran ayı rakamının çok düşük açıklandığını belirterek, bu duruma itiraz ettiler.
Konuştuğum iktisatçılardan bazıları, bu kadar düşük bir fiyat artışının tartışmalı bir rakam olduğunu söylerken, bazıları ise Mayıs 15’den itibaren İstanbul’da belediye hizmetleri ve köprülere yapılan zamların etkisiyle, İstanbul’da enflasyonun yüksek çıkmış olabileceğini kaydettiler. Buna rağmen mevcut tablo, TÜİK’in çok düşük açıklamasına karşı şüpheleri gidermiş değil. Şimdiden bu konuda kesin kanaat bildirmemek gerektiği, önümüzdeki aylarda özellikle İTO rakamlarının TÜİK ile başabaş ve biraz altında açıklanması halinde, farklı hesaplama nedeniyle bu farkın oluştuğunun söylenebileceği ifade ediliyor.
Yine kamu zamlarına yüklenilirse…
Tartışmalı da olsa, Haziran ayı enflasyon rakamı ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir açıklama yaparak, “dezenflasyon süreci başlamıştır” açıklaması yaptı. Şimşek, son üç aylık arındırılmış rakamların enflasyonun beklenen çizgiye geldiğini gösterdiğini belirtip, 1.64’lük rakamın ise 1 yıl sonra yüzde 22’lik rakam anlamına geldiğini söyledi. Dolayısıyla Bakan Şimşek’in umudunu artırdığı açıkça gözleniyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise “temel hedefimiz vatandaşımızın öncelikli meselesi olan enflasyonu asgari seviyeye indirmektir” dedi.
Dün yüzde 3’ün üzerinde gelecek bir aylık enflasyon rakamının, yüzde 42’lik hedefin üst sınırına ulaşılmasını bile tehlikeye sokacağını söylemiştim. 1.64’lük rakamın ekonomi yönetiminin moralini yerine getirdiğini söylemek mümkün. Ay başında yapılan yüzde 38’lik elektrik zammının yıllık enflasyonu en az 1.5 puan etkilemesi bekleniyor. Dün açıklanan 6 aylık ÜFE’ye bağlı, yüzde 20 oranında zamlanacak akaryakıt, sigara ve alkollü içkilerdeki fiyat artışlarının da yine enflasyonda yukarı yönlü etkisinin olacağı kesin. Temmuz ayı enflasyon rakamının bu nedenle Haziran’dan yüksek gelebileceği belirtilirken buna rağmen yüzde 42’lik üst sınıra ulaşma ihtimali hala mümkün gözüküyor.
Ancak bu zamların ardından, yıl sonuna kadar yeni zamların gelmesi halinde, örneğin elektrik ve doğalgaza yapılacak yeni zamların, oranlarına bağlı olarak, yüzde 42’ye ulaşılmasını tehlikeye sokacağını da belirtmek gerekiyor. Çünkü Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kamuda tasarrufu istediği kadar yapamadığında, ya da vergi gelirlerini istediği kadar artıramadığında öyle anlaşılıyor ki; yine kamu zamları devreye sokulabilir. Son elektrik zammı için bu gerekçe ileri sürülürken, yeni zamların da yine kaçınılmaz olabileceği, bunun da yüzde 42’yi tehlikeye sokacağı çok açık.
Yüzde 42 başarı değil
Merkez Bankası’nın dün yaptığı faiz toplantısına ilişkin açıklamada ise daha temkinli bir tavır izlendiğini gördük. Merkez Bankası var olan katılıklara dikkat çekerek tüketimin yeterince gerilemediğinin düşünüldüğünü söyledi. Bu açıklamayı değerlendiren bazı iktisatçılar, diğer siyasi kimlikleri de olan ekonomi yöneticilerinin bir başarıdan söz etmeye başladıklarını ancak Merkez Bankası’nın konumu gereği, doğal olarak bir süre daha temkinli tavrını sürdürmesinin gerekeceğini söylediler.
İktisatçılar yılsonunda yüzde 42 enflasyon oranına inilmesinin başarı olarak lanse edilmeye çalışılacağını ancak bunun kesinlikle bir başarı sayılamayacağını belirtiyorlar. Ağustos sonunda yıllık enflasyonun yüzde 50 civarına inmesinin bu gidişle mümkün olacağı belirtilirken, Eylül’den itibaren “enflasyonla mücadeleyi kazandık” propagandasına hız verileceğini tahmin ettiklerini, ancak bunun aslında başarı olmayacağının altını çizdiler.
Kurların son üç ayda toplam yüzde 1 arttığını hatırlatan bir iktisatçı, “kurları sabit tutarak enflasyonu düşürmekle övünmek pek olacak bir şey değil “ yorumunu yaptı. Yılın ikinci yarısında toplumsal rahatsızlıkların büyümesinin beklendiğini kaydeden iktisatçı, bunun çok iyi yönetilmesi gerektiğini, özellikle faiz indirimlerinde geç kalınması halinde, AKP yönetiminin çok zorlanabileceğini söyledi. Merkez Bankası faiz indirimi için beklemek istese de, siyasi baskıların artmasının kaçınılmaz hale gelebileceğine dikkat çekiliyor.