Kamu bankaları yönetimlerinin genel kurul toplantılarını bir an önce yapmak istedikleri ama Cumhurbaşkanı izin vermediği için yapamadıkları öğrenildi. Bu durumun kamu bankası yönetimlerinde köklü bir değişiklik olacağı beklentisini artırdığı görülüyor. Kamu bankalarının kamudaki lüks makam araçlarının satışı sırasında da yine gündeme gelmeleri bekleniyor.
Kamu bankaları yöneticilerinin, kendi koltuklarını korumak için, bir an önce genel kurulların yapılıp bitmesini istedikleri, ama buna izin verilmediği konuşuluyor. Geçen yıl, seçim nedeniyle Ağustos ayı başında yapılabilen kamu bankaları genel kurullarının yine aynı tarihlere sarkması ihtimali belirdi. Banka yönetimlerinin genel kurul yapılması yönündeki talepleri üzerine Cumhurbaşkanı’nın “Acele etmesinler ileride bakarız, zaten 1 yıl bile dolmadı” diyerek bu talepleri geri çevirdiği konuşuluyor.
Bu gecikme kamu bankaları yönetimlerinin değiştirileceği anlamına geliyor mu bilmiyoruz ancak kamu bankaları yöneticilerinin bir kısmının Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le çok uyumlu çalışamadıkları, bir süredir Ankara kulislerinde konuşuluyor. O nedenle gecikmenin bu uyumsuzlukla ilgili olup olmadığı, Şimşek’in kamu bankaları yönetimleri için yeni tercihler belirtip belirtmeyeceği de merakla izleniyor.
Aslında ekonomi yönetiminin etkinliğinde önemli payları bulunduğu için, Bakan Şimşek’le uyumlu ve koordinasyon içinde hareket etmeleri gereken kamu bankalarının, bir yandan da Varlık Fonu kapsamında oldukları için bu koordinasyona zorunlu olmadıkları görülüyor. Geçtiğimiz dönemde ortaya çıkan görüş ayrılıklarında kamu bankaları yöneticilerinin bu argümanı dile getirerek kendilerini savunmaya çalıştıkları söyleniyor.
Makam araçlarının çoğu kamu bankalarının
Bu arada Kabine’de yer alan bazı bakanların da, kendi alanlarıyla ilgili kamu bankaları yöneticilerini arayarak, kendi istediklerini yapmaları konusunda baskı yaptıkları da, konuşulanlar arasında. Kamu bankaları yönetimlerinin uygulanan politikaya ters düşeceğini belirtmeleri üzerine bu bakanların “Siz oraya bağlı değilsiniz Varlık Fonu’na bağlısınız, o nedenle zorunlu değilsiniz” diyerek, istediklerini yaptırmaya çalıştıkları ifade ediliyor.
Öte yandan kamu bankaları yönetimleri üzerinde sadece bakanlar değil, örneğin Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının da etkili olduğu konuşulanlar arasında. Özellikle Cumhurbaşkanlığı’ndaki ekonomi danışmanlarının Mehmet Şimşek’e ve uyguladığı politikalara ters düştüğünü, Ankara’da hemen herkes biliyor. İşte bu danışmanların bir yandan iş dünyasıyla temaslarında Şimşek’in başarılı olamayacağını belirtirken, öte yandan kamu bankaları yönetimleri dahil kamu yöneticilerine de aynı yönde telkinde bulundukları belirtiliyor. Bu kapsamda Şimşek’in uyguladığı politikalara ters düşecek kamu bankası uygulamalarının bu danışmanlar tarafından desteklendiği görüşü hakim.
Aslında kamu bankası yöneticilerinin, diğer kamu yöneticilerinin talepleriyle çok uğraştığı bunların taleplerinin yerine getirilmesinin, bankaları sıkça zora soktuğu da biliniyor. Son günlerde gündeme gelen kamudaki makam otomobilleri konusunda da aynı etki söz konusu. Bankacılık kaynakları, sıra sıra görüntüleri yayımlanan kamudaki lüks makam otomobillerinin büyük çoğunluğunun mülkiyetinin kamu bankalarında olduğunu hatırlatıyorlar. O nedenle bu lüks makam otomobillerinin satışı gündeme geldiğinde, kamu bankalarının çok büyük bir otomobil parkına sahip olduklarının da ortaya çıkması bekleniyor. Bu otomobillerin satışının kamu bankaları için ayrıca bir sorun haline gelmesi de beklenebilir.
Koordinasyon çok zayıf
Sadece kamu bankaları değil, tüm kamu kurumlarında bir dağınıklık ve “durumu idare etme havası” hakim. Son yerel seçimlerde AKP’nin yenilgisinin bürokrasi üzerinde bir panik havası yarattığı da seziliyor. O nedenle kamu yöneticisi olan çoğu kişi, durumlarının ne zaman değişeceğini, iş yapmadan, merakla bekliyor.
Aslında bürokrasideki bu dağınıklık havası yeni beliren bir hava da değil. Uzun zamandır, özellikle de bürokrasideki liyakatın çok zayıflamasının da etkisiyle, sorun çözme, risk alma gibi yetkin tavırlar epeydir görülmüyordu.
İşte böyle bir havada enflasyonla mücadele programı uygulanıyor. Bürokrasi yetersizliği dahil, AKP çevrelerinde bile, bu programın sonuna kadar sürdürülemeyeceği konusunda büyük bir karamsarlık olduğuna şahit oluyoruz. Halbuki tam da heyecanla, koordinasyon içinde çalışılması gereken süreçteyiz.
Geçenlerde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın koordinasyon için kararlı tutuma, radikal karar alma inisiyatifine pek sahip olmadığını söylemiştim. Aynı gözlemin bürokraside olduğunu, Yılmaz’ın çok iyi bir insan olduğu ama tavır koyan bir yönetici olmadığı görüşüne çoğu kimse katılıyor.
Bakan Şimşek’in ise teknisyen kimliği öne çıkıyor ve belli bir hiyerarşi içinde istediklerini yapmaya çalıştığı gözleniyor. Ancak öyle bir süreçteyiz ki; birilerinin programa her anlamıyla sahip çıkıp, gerekli yetkiyi alıp, tüm kamu kurumlarının da koordinasyon içinde çalışmasını sağlaması gerekiyor. Özetle; Ankara’daki hava programın başarısı adına pek umut vermiyor.