Merkez Bankası faiz oranında değişiklik yapmadı, faiz açıklaması ise “ihtiyatlı tutumunu sürdürdüğü” biçiminde yorumlandı. Merkez Bankası yönetiminin, ihtiyacı olmasına rağmen, açıklamasında enflasyonla mücadele için bütçe açığının azaltılması ve kamu zamları konusunda destek isteyemediği göze çarptı.
Merkez Bankası yönetiminin, beklediğimiz gibi, “cesaret edemediği için” bu destekleri isteyemediği anlaşılıyor. Halbuki bu desteğe artık acil ihtiyacı olduğu, beklentileri yönetmekte zorlanmaya başladığı açıkça görülüyor. Beklentilerin kötüleşmesi nedeniyle, geçtiğimiz Çarşamba günü kurları tutmak için döviz rezervlerini günde 1.9 milyar dolar eritmek zorunda kaldı. Bu satışların kalıcı olmaması için gerekenleri, siyasi çekinceler nedeniyle belirtememesi, Merkez Bankası yönetiminin işini iyice zorlaştıracak.
Merkez Bankası’nın zaten faizlerde bir değişiklik yapması beklenmiyordu. Ancak yaşanan bazı olumsuz siyasi gelişmeler hakkında; dolaylı da olsa, bir söz edebilir, ince uyarılarda bulunup enflasyonla mücadelede destek isteyebilirdi. Merkez Bankası’nın bağımsız olduğu dönemlerde, bazen dolaylı bazen de açık biçimde, bütçe gelişmelerinin yakından izlendiği belirtilir, kamu zamları ya da yönetilen-yönlendirilen fiyatların yönetimi açısından destek istenirdi. Mevcut yönetimin bunları yapamaması, enflasyonla mücadelenin bu idari sistemde ne kadar zor olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı.
Kamu zamları vergi yerine mi geçecek?
Merkez Bankası’nın açıklaması, genel olarak olumlu karşılandı, yönetimin özellikle iç talep konusundaki tedirginliğinin sürdüğü biçiminde yorumlandı. Bazı iktisatçılar ise iç talep konusunda Merkez Bankası’nın haklı olabileceğini ancak enflasyonla mücadelede fiyatlama davranışları ve beklentiler konularında daha fazla vurgu yapılabileceğini söylediler. Sadece iç talep kaygılarının belirtilmesi de yine siyasi olarak sakınca görüldüğü biçiminde yorumlandı.
Merkez Bankası’nın faiz kararının açıklandığı gün çıkan bazı haberler, Temmuz başında elektrik fiyatlarına yüzde 38 gibi çok yüksek oranda zam yapılacağına işaret ediyordu. Bu zamların enflasyonla mücadelede büyük zorluk yaratacağı kesin. Biriken elektrik ve doğalgaz zamlarının yanı sıra, Temmuz başında alkollü içkiler, tütün mamulleri ve akaryakıta ilk yarıdaki ÜFE kadar otomatik zam gelmesi bekleniyor. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan yetkisini kullanıp enflasyon zammını iptal etmezse, buradan da enflasyona çok büyük bir yük gelecek.
İşte Merkez Bankası‘nın kamu zamlarını çok yakından takip ettiğini biliyoruz. Bu nedenle faiz açıklamasına yönetilen-yönlendirilen fiyatların enflasyonun bundan sonraki seyrine yapacağı etki konusunda, uyarıcı nitelikte bir bölüm eklemesi beklenirdi ama bunu da yapamadı.
Tüm bunlarla birlikte vergi paketinin geciktiği, bu nedenle piyasaların tedirgin olduğunu zaten birkaç gündür söylüyoruz. Bakan Şimşek’in borsa işlem vergisini önce söyleyip sonra vazgeçmesi zaten piyasaları, “gereken kararların alınamayacağı” konusunda tedirgin etmişti. Bunun üzerine vergi paketine son şeklinin verilip TBMM’ye geliş süreci de uzayınca, piyasalardaki beklentilerin bozulmasına etki ettiği çok açık.
Bununla birlikte daha önce de söylediğimiz gibi; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz indirimlerinin Eylül’de başlayacağını ima eden sözleri de piyasalardaki gerilimde önemli rol oynuyor. Hadi bu konudan Merkez Bankası faiz açıklamasında hiç söz edemez diyelim ama en azından bütçe açığının azaltılması ve KİT zamlarının tedrici yapılması konularına açıklamada hiç yer vermemesi, iktisatçıların eksik gördüğü bölümler olarak kayda geçti.
Beklentiler bozuluyor
Merkez Bankası yönetimi, piyasada tedirginliğin arttığını çok yakından görüyor. Daha faiz toplantısından önceki gün, döviz rezervlerinde 1.9 milyar dolar erime oldu. Geçtiğimiz hafta başında da küçük bir erime olmuştu ama ihracat dövizi başta olmak üzere, aldığından daha fazlasını satmak zorunda kalmamıştı. Seçimler sonrası ilk kez bir günde bu kadar yüksek miktarda döviz satarak dolar kurunu 3.30 TL’nin altında savunmak zorunda kaldı.
Döviz rezervlerindeki erimenin süreceğini söylemek için erken. Önümüzdeki birkaç günde bu eğilimin devam edip etmeyeceğine bakıp, ona göre bir yargıda bulunulabilir. Ancak bunların önemli işaretler olduğunu, bu nedenle uyarıların yapılıp, gereken kararların biran önce alınmasını istemek gerekiyor.
Vergiye karşı çıkanlar tabi ki olacak; ama varlıklı kesim vergi vermek istemiyor diye, bunun yerine KİT zamlarıyla yükü yine herkese yaymak adil değil. Adil olmadığı gibi; asgari ücrete bu gerekçeyle zam yapmayan Hükümet, yüklü KİT zamlarıyla kaynak yaratmaya kalkarsa, enflasyonu düşürmesi hayal olur.