Nisanda enflasyonun yüzde 3 civarında açıklanması beklenirken dolardaki ortalama artış yüzde 1.1’de kaldı. Euroyu da kattığınız kur sepetindeki artış ise 0,5'te kaldı. TL’deki değerlenmenin önümüzdeki aylarda süreceği kesin gibi.

Uygun ortamı hazırlayınca Merkez Bankası enflasyonla mücadele için kurları daha yoğun kullanmaya başladı. Nisanda enflasyonun yüzde 3 civarında açıklanması beklenirken dolardaki ortalama artış yüzde 1.1’de kaldı. TL’de başlayan güçlü değerlenmenin önümüzdeki aylarda süreceği kesin gibi.

Seçim öncesinde 5 puanlık ek faiz artışıyla dövizde paniğini durduran Merkez Bankası seçimden sonra bunun sonuçlarını görmeye başladı. Yüzde 50’lik politika faizine ek olarak koridoru artırarak piyasayı yüzde 53’den fonlamaya başlan Merkez Bankası bu sıkılığın sonuçlarını artık kurlarda da görüyor. 

Mart ayında ortalama yüzde 4.4 oranında artan dolar kurunun nisandaki ortalama artışı yüzde 1.1 oldu. Bunun ciddi bir TL değerlenmesi olduğu ortada. Seçim sonrası yeni ekonomi politikalarının devam edeceğine ilişkin güven de oluşunca yüksek faizin etkisiyle yabancı sermaye girişi başladı. Bu arada martta döviz ve altın yatırımı yapan yerli tasarrufçu da kurların fazla artmayacağını görünce TL’ye dönmeye başladı. Bu sayede rezervlerde iyileşme başlarken, Merkez Bankası bir süredir söylediği ‘enflasyonla mücadele programı varken TL değerlenecek’ sözünü de yerine getirme imkanı kazandı.

Dolardaki artış nisanda yüzde 1.1’de kalırken, euroyu da kattığımızda sepet bazında ortalama artışın yüzde 0.5 civarında olduğu görülüyor. Yani TL sepet bazında daha da fazla değer kazandı. İktisatçılar bu eğilimini devam edeceğini, artık aylık artışların yüzde 1-1,5 arasında olmasını beklediklerini söylüyorlar.

Yüzde 36’lık enflasyon hedefi korunacak

Dün Genel Kurul’da konuşan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, iç talepte dengelenme ile birlikte sağlıklı bir dezenflasyon sürecine girileceğini belirtirken, aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanıp, enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşunu sürdüreceklerini kaydetti. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası duruşunu sıkılaştıracaklarını kaydeden MB Başkanı “Para politikasındaki kararlı duruşumuzun; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşüreceği ve dezenflasyonun 2024 yılının ikinci yarısında tesis edileceğini öngörmekteyiz” şeklinde konuştu.

Başkan Karahan’ın bu söyleminden de anlaşılacağı üzere; kurlardaki artışın enflasyon altında tutulmasına, dezenflasyon süreci için büyük önem veriliyor ve uzun bir süre bunun devam edeceği tahmin ediliyor.

Buna karşılık Başkan Karahan ve yine dün konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in söylediklerinden yola çıkarak, yıl sonu için yüzde 36 olarak belirlenen enflasyon hedefinin değiştirilmeyeceği anlaşılıyor. Belki yılın son toplantılarında 2025 yılı hedefinin değiştirilebileceği ancak yüzde 36’lık 2024  hedefinin 8 Mayıs’taki Enflasyon Raporu’nda da aynı kalacağı tahmin ediliyor.

İş dünyasının kur tepkisi artacak

Enflasyonla mücadelede kurun etkisi konusunda değişik görüşler var ancak enflasyon artarken olduğu gibi düşürülürken de çok etkili olacağı kesin. Bakan Mehmet Şimşek dünkü mesajında önümüzdeki dönem dış pazarlarda gücümüzü artıracak yapısal tedbirler alınacağını söyledi. Bunun ihracatçıların kurlara dayalı satışa ağırlık vermekten kaçınmalarına ilişkin gönderme olduğu söylenebilir.

Geçtiğimiz dönemde sık sık TL’yi değersiz tutarak rekabet etme döneminin artık bittiğini kaydeden Bakan Şimşek’in verimlilik artışıyla ihracatı artırmak üzerinde durduğu biliniyor. İhracatçılara ucuz kredi imkanını bu nedenle artıran Mehmet Şimşek’in bunun yanında şimdi de dış pazarlara satışı artıracak yapısal tedbirler sözü etmeye başladığını görüyoruz.

Tüm bunlara rağmen iş dünyasından özellikle ihracatçılardan gelen tepkilerin dozunun, TL’deki değerlenme birikimli hale gelince yani yılın ikinci yarısından itibaren artması kaçınılmaz görülüyor. Başta tekstil sektörü olmak üzere genellikle TL değersiz olmasını kuvvetle savunan sektörlerin önümüzdeki dönem mevcut duruma itirazlarını artırmaları beklenen bir gelişme. İtirazlarını dile getirirken, geçtiğimiz aylarda ihracatçılardan gelen ‘bize özel kur uygulayın, getirdiğimiz dövizi bizden pahalı alın’ gibi taleplerle kamuoyu gündemine çıkmaları kaçınılmaz olacak gibi gözüküyor.

Bu şikayetlerin AKP örgütlerinde, dolayısıyla parti yönetiminde itibar görme ihtimalinin yüksek olduğunu herkes biliyor. Bu nedenle Bakan Şimşek’in diğer kesimler gibi ihracatçılara da sunumlar yapıp ihracattaki asli unsurları kur artışının aynı zamanda maliyetlerini ne kadar büyüttüğünü ihracatı artırmak için neler yapılması gerektiği konusunda toplantıları yapacağını tahmin ediyoruz.