Dün açıklanan bütçe rakamlarıyla birlikte AKP döneminde bir ilki daha yaşadık. Bütçe açığı tarihte ilk kez nakit açığının 2.2 katı gerçekleşti. Aralık’ta patlayan bütçe harcamalarının muğlak kalemler olması, buna rağmen neden ve hangi kalemlerle harcamaların patladığının açıklanmaması Bakan Mehmet Şimşek’in “şeffaflık” sözüne kesinlikle uyulmadığının ispatı.
2023 Kasım ayında 75.6 milyar TL açık veren bütçe aralıkta hiç olmadığı kadar artış rekoru kırdı, 842 milyar TL açık verdi. Böylece 2023’te toplam bütçe açığı 1.37 trilyon TL’ye yükseldi. Bütçe açığının milli gelire oranı hedefin altında kaldı, ama yüzde 5.4 oranı ile yine bir rekora imza attı.
Aydan aya bu kadar bütçe açığı artışı olması normal koşullarda mümkün değil. Bunun yanında yılın 11 ayda oluşan bütçe açığının toplamından çok daha fazla tek bir aylık bütçe açığı verilmesi de mümkün değil. Yine, şimdiye kadar hiç rastlanmayan; bir yıl boyunca oluşan bütçe açığının nakit açığının 2.2 katına ulaşmış olması. Bu nedenle aralık ayı bütçe açığı haklı olarak yoğun biçimde tartışılıyor. Kalem oyunu olduğu belli bu operasyonun; neden ve hangi amaçla, hangi detay kalemler yoluyla yapıldığı sorgulanıyor.
Bütçe açığında tahminden sapmanın neredeyse tamamı Sermaye Transferleri kalemi altındaki “Sınıflandırmaya Girmeyen” harcamalar kaleminden geliyor. 2023 Aralık ayında bu kalemden harcama 623 milyar TL olarak bütçede yer aldı. Bu rakamın geçen yılın aralık ayının 89 katı olduğunu hatırlatan eski Hazine Müsteşarı CHP milletvekili Faik Öztrak sosyal medya mesajında “Bunun tamamına yakınının bu yılın aralık ayında tahakkuk ettirilen ancak nakden ödemesi gelecek yıla sarkıtılan harcamalardan kaynaklandığı anlaşılıyor. Bir başka ifadeyle bu yılın Hazine nakit açığında görünmeyen 700 milyar TL’den fazla harcama 2024’ün nakit açığına aktarılıyor. Bunun sonucunda 2024 yılının bütçe açığı nakdi gerçekleşmeden daha düşük gözükecek” dedi.
Böyle bir tablo imkansız
Öztrak’ın söylediği bu gerçek tartışmanın sadece bir yönünü oluşturuyor. Her yıl aralık ayı bütçe açığı rakamı yüksek çıkar, çünkü iş yapılıp da ödenmeyen müteahhitlik gibi kamu borçları yeni yıla aktarılmadan tahakkuk ettirilir, ertesi yıl ödemeler yapılır. Harcama kalemi bütçede olan bazı işler ödenek yanmasın diye yıl sonuna sıkıştırılıp ihale edilir ve o yılın bütçesine gider yazılır. Bunların parası da ertesi yıl ödenir.
Ancak tüm bunların böylesine abartılı bir rakama ulaşması mümkün değil. Bu nedenle aralıktaki bu fahiş artışın 2024 bütçesi iyi görünsün diye bu yıla çekilmiş tahakkuklar olduğu açık. Tabii ki bununla birlikte ortaya çıkan gerçek ise gelecek yıl bu ödemeler nedeniyle Hazine’nin nakit açığı büyüyecek, buna karşılık bütçe açığı o kadar yüksek görünmeyecek. Halbuki bütçe açığının milli gelire oranı için 2024’te yüzde 6’yı aşan yüksek bir hedef kondu. Anlaşılıyor ki ya “2024’te başarılı görünmek” için yaptılar, ya da yazılı bütçe açığı üzerinde fiili olarak çok yüksek harcama yapacaklar.
Bu bütçe açığı patlamasının “sınıflandırmaya girmeyen” kalemlerden yapılması harcama artışının detayının kamuoyu tarafından bilinmesini engelliyor. Hem kurumlara hem de kişilere sınıflandırmaya girmeyen kalemden büyük artışlar yazıldı. Bu durum kime verildiği konusunda şüpheler yaratırken harcamaların nasıl ve neden şişirildiği konusunda şaibelerin de artmasına neden oluyor.
Seçim harcaması patlayacak mı?
Bir başka yön, aralık ayındaki bu kalem oyunuyla birlikte Hazine’nin seçim öncesinde çok büyük bir harcama furyası yaratılacağı endişesi. Bir eski Hazineci bunu yorumlarken “Ya çok büyük seçim harcaması yapacaklar ya da seçim öncesi borçlanma sıkıntısı olursa nakit açısından zor duruma düşmemek için piyasalar tedirgin olmasın diye yazdılar” dedi. Bunun basit bir kalem oyunu olmadığı, altında kamuoyuna açıklanmayan bir sürü niyet olduğu rahatlıkla iddia edilebilir.
Tartışmanın içine KKM’deki kamu zararının Merkez Bankası üzerine atılmasıyla aslında bütçe açığının görünenden çok daha büyük olduğu da girebilir. Bu nedenle KKM’nin yükünü üstlenen Merkez Bankası’nın 2023 yılı zararının 800-900 milyar TL çıkması bekleniyor. Bu rakamı da bütçe açığının üzerine koymak gerekecek.
Merkez Bankası’nın zararı demek aynı miktarda karşılıksız para basmak demek. Dolayısıyla zaten para politikası görünen kadar sıkı değilken bütçe açığının bu kalem oyununa sahne olması önümüzdeki dönemde enflasyonla mücadelenin çok daha zor olacağını açıklamıyor mu?
Piyasa bunları bilmek zorunda
Özetle piyasalar ve vatandaşlar tüm bu hesapları açık biçimde görmeli ki hem başına gelen durumu daha net görebilsin, hem de önümüzdeki dönem için hesap yapabilsin. Toplumun tüm kesimlerinin ekonomide olup biteni şeffaf olarak bilmesi, detaylı bilgi sahibi olması lazım ki insanları koyduğunuz hedeflere inandırabilesiniz.
Bu gizli rakamları gören yabancı yatırımcı neyin, ne olacağını bilmeden, dolayısıyla ekonomi yönetiminin nasıl bir yol izleyeceğini görmeden gelip Türkiye’ye yatırım yapar mı? Siz bu şartlarda piyasalara ve vatandaşa “2024 yılında yüzde 36 enflasyona ineceğim, buna göre hesap yapın” diyebilir misiniz? Bu hesapları gizli tutarak insanları nasıl inandıracaksınız?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek geçen yönetimden farkını da göstermek için sürekli olarak piyasaların öngörülebilirliğini artırmaktan, şeffaflığın şart olduğundan söz edip durdu. Özellikle dışarıda güven vermek için yaptığı konuşmalarda hep şeffaflık dedi. Göreve geldikten sonra KKM hesaplarının dökümünün açıklanmaması, Merkez Bankası’nın el altından döviz alım ve satımlarının devam etmesi gibi eski yönetim alışkanlıklarının korunduğu gözlendi. Ancak piyasalar ve iktisatçılar buna fazla ses çıkarmadı, “geçiş dönemi” gerekçesiyle şeffaflık için süre verip hoş görmeye çalıştılar.
Ancak bu bütçe rakamları artık şeffaflık sözlerinin çöpe atıldığını gösteren bir tavırla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koyuyor. Bakan Şimşek’e yakışan sınıflandırılmayan kalem içinde kime, ne kadar tahakkuk yapıldığını, bunu neden yaptığını açık açık söylemesidir. Aksi takdirde piyasaların, rasyonel politika diye sevinen herkesin umudu boşa çıkmış olacak.