Şubat ayı enflasyon verileri ekonomi yönetiminin hesaplarında beklenenden daha büyük sapma olduğunu gösteriyor. O nedenle seçim sonrası alınacak önlemlerin çok sert olması gerekecek. Mart ayındaki Merkez Bankası toplantısında alınacak faiz kararı ya da mesajının önemi daha da arttı.
TÜİK kendi saygınlığı açısından önemli bir adım atarak şubat enflasyonunu beklentilerin üstünde açıkladı. Aylık yüzde 4.53’lük tüketici fiyat artışıyla birlikte seçim öncesi resmi enflasyon yüzde 67.07’ye çıktı. Böylece mayısta enflasyonun yüzde 75’e ulaşma ihtimali de çok yükseldi.
Şubat ayı enflasyon rakamının detayları beklenenden çok daha güçlü bir enflasyonla karşı karşıya kaldığımızı gösterdi. Üç ay sıkı duran ekonomi yönetimi bunun meyvelerini almaya başlamışken ocak sonrası seçim gevşekliğine girince maliyeti büyük oldu. Şubat ayında neredeyse tüm mal gruplarına yayılan güçlü bir fiyat artışı hareketinin sürdüğü görüldü. Çekirdek enflasyon rakamının yüzde 70’ten şubat sonunda yüzde 72.89’a çıktığını da not etmek gerekiyor.
Fiyat artışlarının sürdüğü, Ramazan ayı nedeniyle yüksek artışların görüldüğü açık. Nisan ayındaki bayramın da etkisiyle enflasyondaki yükselişin sürmesi hem ulaşılacak pik enflasyon rakamı, hem de yıl sonu için belirlenen hedeflerin üstüne çıkılacağı tahminlerini çok güçlendirdi.
Yabancılar artık endişeyle izliyor
Tahmin ettiğimiz gibi gereken kararın gerektiği zamanda alınamamasının yarattığı fatura büyük olacak. Ocak ayında başlayan seçim gevşekliğine ekonomi yönetiminin rehaveti eklenince programda sapma görüntüsü oluştu. Bunun yanında “bu gidişle acaba seçimden sonra rasyonel politikalardan yine geri dönüş olur mu?” sorusunu da gündeme taşıdı.
Ocak ayındaki Merkez Bankası toplantısında “tepe noktaya ulaştık” denip piyasalardaki sıkılık da bozulunca zaten tam olarak oluşturulamayan güven yeniden bozuldu. Yabancılar “seçim sonrasını bekleyelim” diye geri dönüş yaparken rezervlerdeki erime başta olmak üzere verilerdeki bozulma piyasaların moralini bozdu.
Ocak ayındaki bu gerileme nedeniyle şubatta politika faizinde yapılacak 2,5 puanlık artış güveni yeniden oluşturabilirdi ama yapılamadı. Şubatta 2,5 puanlık artış yapılamayınca seçim sonrası en az beş puanlık faiz artışı yapılması gerekeceğini söyledik. Dün yabancı büyük bankalardan “seçim sonrası beş puanlık artırım bekliyoruz” raporlarının gelmeye başladığına şahit olduk. Şimdi mart ayı Merkez Bankası toplantısında ne yapılacağı merak konusu. Şahsen seçim öncesi, keşke yapsalar ama, bir faiz artışı yapılabileceğini sanmıyorum. Ancak piyasaları daha fazla bozmamak için mart toplantısı açıklamasında “Kısa bir süre daha takip edip sıkılaştırma yapacağız” mealinde bir ibarenin yer alması beklenebilir.
‘Politikacı Mehmet Şimşek’ programı zora sokar
Ekonomi yönetiminin bu sapmalar nedeniyle seçim sonrası artık çok daha dikkatli ve sert olması gerekecek. Dün faiz açıklamasından önce Bloomberg’e konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek programın aslında yolunda gittiğini, seçimden sonra ince ayarla sürecin yönetileceğini söyledi. Vergi oranlarında artış olmayacağını, istisnalarda ayıklama yapılacağını, piyasaya şok olacak kararları almayacaklarını söyledi. “Seçim sonrası kur patlayacak” söylenti ve yorumlarına “enflasyonla mücadele ederken yerel para birimleri değerlenir” yanıtı verdi. Bence bu açıklamaları daha önce yapmalıydı.
Bakan Şimşek enflasyonla mücadele programı uygularken en büyük desteği ana akım iktisatçılardan, yorumculardan alıyor. Bu amaçla atılan doğru adımlar hep desteklendi, cesaretlendirilmeye çalışıldı. AKP içindeki popülistlerin Şimşek’e karşı ellerine geçen her fırsatta karşı çıktığını, yöneticilerin bile uygulanan programa ters açıklamalar yaptığını biliyoruz. AKP’ye yakın medyada, talimat olsa gerek, Şimşek’e bir karşı çıkış olmadı. Ancak bu tavrın her an değişme ihtimali olduğunu herhalde herkes biliyordur.
Ana akım iktisatçılar, yorumcular ve piyasa oyuncularının rasyonel ekonomi politikaları uyguladığı için Mehmet Şimşek’e destek verdiklerini unutmayalım. Bu aslında Bakan Şimşek’in teknisyen kimliği ve politikalarına destek anlamı taşıyor. Şunun için söylüyorum ki; Bakan Şimşek’in geçen hafta İstanbul’da AKP adayı Murat Kurum’a verdiği destek, hem de “oy vermeyene hizmet yok” mealindeki demokrasi dışı bir söylemle bu desteğini göstermesi çok tepki çekti. Tüm bakanlar, belli ki sıkışıldığı için Cumhurbaşkanı talimatıyla İstanbul’a çıkarma yapıyor. Ancak zorlansa bile, Şimşek’in bu furyaya katılmaması gerektiği konuşuluyor. Şimşek’in teknisyen kalması gerektiği ifade ediliyor. Çünkü Şimşek’e destek veren ekonomi çevreleri AKP’ye karşı olsalar da teknisyen kaldığı ve gerekeni yapacağına güvendikleri sürece bu desteği vermeye devam edecektir.
Siyasi kimliğini öne çıkarıp politikacı gibi davranan Şimşek’in bu kadar zorlaşan enflasyonla mücadelede başarılı olabilmesi mümkün değil. Bence kendisi ve bu işe zorlayanlar bilmeli ki teknisyen kimliği politik kimliğinin arkasında kalan bir Mehmet Şimşek hem kendisine, hem de uygulanan ekonomik programa zarar verir.