Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan dünkü ilk sınavında piyasa beklentilerinin bir bölümünü karşıladı, bir bölümünü de seçim sonrasına erteledi. Bir başka biçimde söyleyecek olursak, Merkez Bankası yeni başkanla birlikte söylemini sertleştirdi ama faiz artışı gibi radikal kararların alınmasını seçim sonrasına öteledi.
Piyasa oyuncularının büyük bölümünün “daha kararlı” gördüğü yeni başkanın üslubunu olumlu karşıladığı söylenebilir. Karahan da eski Başkan Gaye Erkan gibi yüzde 45’lik politika faizinin hedef enflasyonun gerçekleştirilmesi açısından yeterli olduğunu söyledi. Buna karşılık hemen hemen tüm olası bozulma ihtimallerini sayarak, ek faiz artışının yapılabileceğini daha sık vurguladı. Bu vurgular kararlılık mesajı olarak algılandı.
Bunun yanında yeni başkan Karahan’ın son dönemde sıkı para politikasının etkinliğini bozan likidite fazlalığı, TL mevduat faizlerinin yeterince artmaması gibi sıkıntılar hakkında daha hassas olduğunu gördük. Son aldıkları zorunlu karşılık kararının uygulamada 3 gün geçmesine rağmen olumlu sonuçlarının alınmaya başladığını kaydeden Karahan, gerekirse likiditenin çekilmesi ve TL mevduat faizlerinin yukarı çekilmesi için önlem almaya devam edeceklerini söyledi. “Mevduat faizleri ve TL mevduat payı, politika çerçevemizin önemli bir bileşeni olmaya devam edecektir” demesi de, kuvvetli bir mesajdı.
2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerinin bir önceki rapordaki haliyle korunduğunu kaydeden Karahan, dezenflasyonun 2024’ün ikinci yarısında başlayacağını söyledi. Karahan, yılın ilk yarısında mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonu ortalama olarak yüzde 4’ün altında, Ocak ayı hariç ise yüzde 3 civarında seyredeceğini öngördüklerini, ortalama aylık enflasyonun yılın son çeyreğinde yüzde 1,5 civarına gerileyeceğini söyledi.
Piyasanın beklentisi
Başkan Karahan’ın 2024 enflasyon seyri hakkında bu söyledikleri iyimser bulundu. Sunumunda olumlu sonuçları öne çıkarması ve riskleri hafif geçmesi de iyimser bulundu ama sık sık görünümün bozulması halinde ek sıkılaştırma yapılacağını söylemesi, daha şahin bir tutum olarak görüldü, olumlu karşılandı.
Karahan’ın şahin göründüğü başka bir konu da faiz indirimleri zamanlaması idi. Karahan, indirimin konuşulması için fazla erken olduğunu, 2024 değil 2025 hedeflerinin de gerçekleşeceği kesinleşene kadar gündeme gelemeyeceğini söyledi. Bu vurgulara bakarak piyasaya oyuncuları, “2024 yılında faiz indiriminin başlamayacağını, ama ek faiz artışları olabileceği” yorumunu yapmaya başladılar. Bu da enflasyonla mücadele açısından daha kararlı bir tutum olarak algılandı.
Başkan Karahan’ın kredi kartları ve tüketici kredilerini yakından takip ettiklerini, kredi kartlarında önlem alınması gerektiğini belirtmesi, önümüzdeki dönemde bu tedbirlerin devreye gireceğini gösteriyor. Bununla birlikte sorular üzerine Başkan Karahan seçimlerden sonra başta enerji olmak üzere bekletilen fiyat artışlarının devreye girmesini beklediklerini söyledi.
Tüm bu söylediklerine bakılınca zaten beklenenden yüksek gelen fiyat artışlarının seçimlerden sonra artması da kaçınılmaz gözüküyor. Enflasyon beklentilerinin bozulduğu zaten veri iken, belirtilen bu risklerle birlikte enflasyonun artış eğilimini koruması da kaçınılmaz.
Bu gerçekleri belirtmesine rağmen Merkez Bankası’nın hedefleri değiştirmemesi piyasalarda olumlu karşılandı. İktisatçılar zaten Merkez Bankalarının hedef değiştirmemeleri gerektiğini, bunun itibar kaybı anlamına geleceğini, merkez bankalarının koydukları hedefe gitmekte engel oluşursa ulaşmak için tedbirleri sertleştirmeleri gerektiğini söylüyorlardı. Bu toplantıda konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da yüzde 36’lık hedefin iddialı olduğunu ancak Merkez Bankalarının bu hedefe ulaşmak için gerekeni yapmaları gerektiğini söyledi.
Seçim sonrası görünüm bozuk olursa…
Tüm bunlardan yola çıkarak hedef değiştirmeyen Merkez Bankası’nın şimdi bunu açıkça söylemese bile önümüzdeki dönem ek faiz artışlarını düşündüğü söylenebilir. Ancak Başkan Karahan’ın konuşmasından birkaç ay, yani Mart ayı tamamlanana kadar alınan bu önlemlerin etkilerine bakmayı tercih edecekleri anlaşılıyor. Yani seçim süreci bitene kadar, acil önlem gerekirse bunu yan tedbirlerle yapıp ek faiz artışını devreye almayacaklar anlamına geliyor.
Ancak seçimden sonra bu gelişmeleri “görünümün bozulması” olarak analiz edip, ek faiz artışlarını gündeme getirmeleri kaçınılmaz olabilir. Merkez Bankası’nın seçime kadar yaşanacak gevşeme etkisi de eklendiğinde, Nisan’a gelindiğinde “enflasyon beklentilerinin hedefe yakınsaması mümkün olmuyor” demesi büyük ihtimal. Dolayısıyla piyasalarda seçim sonrasında ek faiz artışları olabileceği, artık daha kuvvetli bir ihtimal olarak gösteriliyor.
Keşke Merkez Bankası ihtiyatlı davranıp, ön almak adına bu kez erken harekete geçse, Mayıs seçimlerinden sonra geç kalındığı için faiz artışlarının daha yüksek yapıldığı gerçeği unutulmasaydı. Büyük ihtimal unutmadılar ama belli ki siyasi otorite seçime kadar yeni bir faiz artışına izin vermiyor.