Bankalar ve aracı kurumlar Türkiye’de enflasyonun seyrini araştırmaya devam ediyor. Bu bankalardan biri olan Deutche Bank bu konuda bir rapor yayımladı. Raporda yılbaşında yapılacak zamlarla ilgili ayrı bir değerlendirme yapılırken, asgari ücret zammıyla ilgili beklentilerin yüzde 25-30 arasında olduğu belirtildi. Bu oranlar yabancıların Türkiye’de yapılacak yılbaşı zamlarına ilişkin beklentilerin yükseldiğini gösteriyor. Deutche Bank raporunda yer alan bu oranlar görüştükleri ekonomi bürokratlarının mı yoksa özel sektör veya iktisatçıların görüşleri mi, orası ise belli olmuyor.
Enflasyonla ilgili OVP hedeflerinin artık iyimser görüldüğü kaydedilen raporda “maliye politikası desteği, gelirler politikasındaki ihtiyatlı yaklaşım, yapısal reformlarda ilerleme ve ekonomik programın özellikle yerel piyasa katılımcılarıyla etkin iletişiminin enflasyonla mücadelede önemini koruduğu” da belirtildi. Raporda Kasım’da bekledikleri faiz indiriminin ortaya çıkan riskler nedeniyle ötelenip Ocak’ta başlayacağı beklentisi dile getirildi. Banka daha önceki 2024 yıl sonu için yüzde 43.2’lik enflasyon tahminini yüzde 45’e çıkardı.
Umutlar bitmedi ama şüpheler artıyor
BofA Türkiye ekonomisti Zümrüt İmamoğlu’nun paylaştığı yeni raporda ise yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 42.2’den yüzde 43.3’e revize edilirken, “Para politikası duruşundaki sıkılık ve bazı verilerde de görüldüğü gibi yavaşlayan iç taleple beraber, enflasyonun son çeyrekte düşeceği konusunda temkinli iyimseriz” dendi. Aralık’ta ilk indirimin yüzde 2-2.5 la başlayabileceği belirtilen raporda “Eğer veriler hayal kırıklığı yaratırsa ilk faiz indirimini gelecek yılın ilk çeyreğinde görebiliriz” sözleri yer aldı.
Gelinen noktada piyasanın genel havasına baktığımızda, enflasyonla mücadelede umutların tümüyle kaybolmadığı ancak önemli şüphelerin oluştuğunu görüyoruz. Yabancılar gibi yerli piyasacılar ve iktisatçılar da “Eylül ayı verisinin yoldan sapma mı yoksa sadece gecikme işareti mi olduğunu”, önümüzdeki aylarda ortaya çıkacak verilerle anlayabilecekler.
Buna karşılık özellikle kurlarla ilgili gelişmelerin önümüzdeki dönem enflasyonun seyrinde önemli rol oynayacağı görüşü hakim. Merkez Bankası’nın son günlerde kuru sabit bir noktaya iyice sıkıştırdığı, döviz alımları yaparak kurların aşağı gelmesini önlemeye devam ettiği görülüyor. Son 3-4 gündür Merkez Bankası’nın rezervleri artarken, kurun her aşağı hareketi ardından alım yapılarak yükseltildiği görülüyor.
İşte kurlardaki bu tutum “Merkez Bankası’nın ihracatçıların kaygısı nedeniyle verilen siyasi talimatla kur düşüşünü engellediği” biçiminde yorumlanıyor. İTO Başkanı’nın yine, enflasyonla mücadele için kurların değerlenmesi gerektiği yönündeki sorulara sert karşı çıkışlarını izliyoruz. Bu tutumun devam etmesi halinde ise “enflasyonla mücadelede daha gevşek bir tutumun geçerli olacağı” tahmini giderek ağırlık kazanıyor. Özellikle reel kesimde Cumhurbaşkanı’nın kurların aşağı gelmesine izin vermeyeceği konusunda genel bir kanı olduğu görülüyor. Bunun ötesinde “kurlarda değerlenme olsa da, eskisinden daha hızlı yükselip ihracatçılara kolaylık sağlanacağı” da aynı kesimde konuşuluyor.
Kurlar belirleyici olacak
İşte bu noktada enflasyon hedefleriyle ilgili ciddi bir sapma ihtimali kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bazı iktisatçılar hâlâ bu yıl sonunda yüzde 43’ün altında bir rakamın oluşabileceğini, ancak bunun için aylık kur artışının yüzde 1’in altında, hatta yüzde 0.75 gibi bir rakamda kalması gerekeceğini söylüyorlar. Reel sektördeki bu hava uygulamada geçerli olacaksa o zaman yüzde 44 hatta 45’lik tahminlerin daha gerçekçi olduğu konuşulmaya başlanacak.
Bu nedenle kur artışlarını yakından izleyerek enflasyonda yıl sonu ulaşılacak rakamı daha sağlıklı tahmin etmek mümkün olacak. Deutche Bank yüzde 25-30’luk zam beklentisi ardından “yüzde 30’un üzerine çıkacak asgari ücret artışı işletmeleri zora sokacak” beklentisini aktarmış. Yıl sonu yüzde 45’in aşılması halinde maaş zammı için yüzde 25’in aşılması da bence mümkün olabilir.
Eylül ayındaki yüksek enflasyon verisinden sonra maaş zamlarıyla ilgili beklentilerin yükseldiğini, iktisatçıların analizlerinde de görüyoruz. Enflasyonun yüzde 42’de kalması halinde, yüzde 25’lik asgari ücret zammının yeterli olabileceğini belirten iktisatçılar var ancak yılbaşındaki enflasyon oranının kaç olacağı, bununla birlikte bazı vergi dilimleri ile ilgili bir düzenleme olup olmayacağı da maaş zammı oranlarını etkileyecektir.
Bu arada Enerji Bakanı “yılbaşına kadar elektrik- doğalgaz zammı olmayacağını” açıklamış. İyi de, yılbaşındaki enerji zamlarının birikimli olarak hangi oranda yapılacağı da önemli. Maaş zammı enerji zammıyla baştan erir mi, göreceğiz.