Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın faiz konusundaki ısrarı nedeniyle, piyasalardaki genel beklenti bu ay da 2,5 puanlık faiz artırımı yapılması yönündeydi. Yani yüzde 8,5 faiz oranından 3 ayda yüzde 20’ye gelinmiş olacaktı. Bununla birlikte Erdoğan’ın “faizde tepe noktası için 22,5 ya da en fazla yüzde 25 oranında kalınmasını istediği” yönünde duyumlar konuşuluyor.
Ancak bu kadar küçük adımlarla faizlerde yol alınamayacağı, dövize talebin önlenemeyeceği, enflasyonla mücadele yapılamayacağı ortaya çıktı. Bunun üzerine, ne kadar beklense de, çift haneye ulaşan Temmuz enflasyon rakamı geldi. İşte bu resmi enflasyon rakamından sonra, artık bu kadar küçük adımlarla faizi yukarı çıkarmanın yetmeyeceği iyice anlaşılır oldu.
Temmuz ayı enflasyonunun ardından Ağustos ve Eylül rakamlarının da yüksek gelmesi, yıllık enflasyon rakamlarının daha yukarı çıkması bekleniyor. Yeni bir zam gelmese bile Ağustos enflasyon rakamının şimdiden yüzde 6 olduğunu belirten iktisatçılar, Eylül sonunda yıllık enflasyon rakamının yüzde 55 civarında olacağını tahmin ediyor.
Faiz artırımlarının yüzde 25’de kalması halinde, Ekim başında negatif reel faiz düzeyi eksi 30 puana kadar çıkmış olacak. Seçimden sonra gelen ekonomi yönetimi, faiz artışına başladı ama bunun yeterli olmadığı çok açık. Negatif reel faiz açısından bakarsak seçim öncesindeki yönetime kıyasla bir şey değişmiş olmayacak. Hatta iktisatçıların tahminleri doğrultusunda yıl sonu itibariyle yüzde 70’e yakın bir enflasyon rakamına çıkılırsa, o zaman yeni yönetim döneminde negatif reel faiz daha da büyümüş olacak.
Cumhurbaşkanı’na anlatılabilir mi?
Peki, Cumhurbaşkanı gerçekten “yüzde 25 veya altında bir faiz rakamında kalınsın” diye talimat vermişse, daha fazla faiz artırımı imkanı olabilir mi? Ankara’da bunun zor olduğu ama gelinen noktada bir şekilde yeniden ikna yoluna gidilmesi gerektiği konuşuluyor.
Bunun bir yolunun Naci Ağbal gibi gereken faiz artırımını yapmakta cesur davranmak olduğunu belirten ekonomiyle ilgili çevreler, bunun sonunda Ağbal’ın Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındığını hatırlatıyorlar.
Dolayısıyla yönetimin daha fazla faiz artırım yapma yolunun Cumhurbaşkanı’nı iknadan geçtiği konusunda genel bir kanı var. Aslında göreve gelen kişilerin bu makamları kabul etmeden önce, gerekenin yapılacağı konusunda güvence almaları gerektiğini kaydeden aynı çevreler, bu konuda emin değiller.
Çünkü şu anda göreve gelenlerin hemen hepsinin, faiz artışlarının çok daha hızlı ve yüksek olması gerektiğini düşündüğünü herkesin bildiği, yapamadıklarına göre Cumhurbaşkanı’nın faiz talimatı olduğunun belli olduğu görüşündeler. Buna rağmen bile Cumhurbaşkanı’na durumun tüm detaylarıyla anlatılıp, ikna edilmesine çalışılmasının mümkün olduğu görüşünde olan eski AKP bürokratları da var. Enflasyonda gelinen noktanın sebepleri ve faiz artırımlarının kritik öneminin, örnekleriyle açıkça anlatılmak zorunda olunduğunu belirtiyorlar. Göreve gelen yeni ekibin kendi isimleri ve kariyerleri de iyice tehlikeye girmeden, Cumhurbaşkanı’nı bir yolunu bulup ikna etmek zorunda oldukları belirtiliyor.
Yeni ekiple 5 puanlık artış olursa…
İşte bu noktada Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı’na getirilen yeni üç iktisatçının bu konuda bir fark yaratabileceği kaydediliyor. Gerekirse Merkez Bankası üst yönetimi olarak Cumhurbaşkanı’na çıkıp daha yüksek faiz artırımlarının neden gerektiğini anlatmaları gerektiği söyleniyor.
Bu arada Ağustos’ta yapılacak faiz artırımının yeni gelen ekibin bundan sonraki performansı ve kredibilitesi konusunda da bir sınav olacağı Ankara’da konuşulmaya başladı. Bu üç ismin gelmesinin piyasalarda büyük memnuniyetle karşılandığını, bu isimlerden çok şey beklendiğini hatırlatan aynı çevreler, bunun ilk toplantıda alacakları faiz kararı ile belli olacağını belirtiyorlar.
Bu kez güçlü bir artırım çıkmadığı takdirde yeniden hızlanan dövize dönüşün önlenemeyeceği, rezervlerin erimeye devam edeceği çünkü yeni döviz girişinin beklentileri karşılamayacak kadar az olacağını tahmin ediyorlar. Yabancı finans kesiminin gelen kişileri tanıyıp takdir ettiğini ama bir fark yaratmaları halinde Türkiye’ye yatırım için ikna edilebileceklerini hatırlatıyorlar.
Bu nedenle bu ayki faiz artırımı kritik olacak. 2,5 puan ya da altında bir faiz artırımı yapılırsa, yeni ekibin de bir şeyleri değiştiremeyeceği algısının oluşmasına yol açacağını söyleyebiliriz. Ancak 5 puanlık faiz artırımı ve devamının geleceği açıklaması halinde piyasadaki havanın değişeceği tahmin ediliyor. Bu takdirde piyasada yeni ekibe güvenin oluşacağı, bunun etkilerinin kısa vadeli sermaye girişinde kendini gösterip yeniden umut olabileceği belirtiliyor.