Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan seçim gecesi balkondan yaptığı konuşmaya neyle başladı?
Gazzeyle…
Bayram’da halka yaptığı seslenişte, sekiz günlük tatile hazırlanan Türk halkına yaptığı bayram kutlaması konuşmasına neyle başladı?
Gazzeyle…
Önceki gün, 31 Mart seçiminden sonra grup toplantısında partililerine yaptığı ilk konuşmada en ağırlıklı konu neydi?
“Hamas Kuvay-ı Milliye hareketidir.”
Yeri gelmişken şu düşüncemi de yazayım.
Hamas’ı böyle tanımlamazsak Gazze halkına çok daha etkili bir yardımımız olacağına inanıyorum.
Cumhurbaşkanı’nın bir numaralı meselesi Gazze ve İsrail ama
Cumhurbaşkanının bugün bir numaralı meselesi Gazze ve bir numaralı tehdit de İsrail gibi görünüyor.
Asıl merak ettiğim şu; acaba Cumhurbaşkanı 13 Nisan sabahı İran’ın bu saldırısını öğrendikten sonra da aynı şeyi düşündü mü?
Acaba o sabah şu soruyu kendine sordu mu?
“İran bir gece ansızın Türkiye’ye 300 balistik füze ve kamikaze dron gönderse bizim hava savunma sistemimiz bunlardan kaçını sınırdan girmeden önleyebilir?”
“Biz de misliyle karşılık veririz” diyebilirsiniz…
Biliyorum bazılarınız aynen şunu diyecek
Biliyorum bazılarınız diyecek ki;
“Canım İran durup dururken niye Türkiye’ye 300 füze ve dron göndersin?”
Siz diyebilirsiniz ama emin olun, Ankara’da ciddi ve sorumluluk sahibi insanlar bugünlerde bu soruyu çok ciddi biçimde soruyor…
Çünkü onlarda sizde ve bizde olmayan çok önemli bilgiler var.
İsterseniz bunlardan ikisini size aktarayım.
Muhtemelen bugüne kadar hiç duymadınız, hiçbir yerde okumadınız.
Çünkü devletin içinden kimse bunu ağzına almadı.
Kaynağım sağlam ve o nedenle çok net paylaşıyorum bu iki bilgiyi.
Kandil’in altındaki tünellerden biri nereye açılıyor biliyor musunuz?
OLAY 1: Bugüne kadar şunu hiç duydunuz mu?
Hani şu Irak sınırları içinde 30 yıldan beri başımızın belası olan Kandil var ya…
Hani bir türlü kapatamadığımız, kapattıramadığımız, birikmeleri önleyemediğimiz PKK terör örgütünün karargahı Kandil?
Çünkü o dağın kaçış tünelleri var.
Şimdi sıkı durum…
O tünellerder biri nereye açılıyor biliyor musunuz?
İran’a…
Evet İran’a…
Ve Türk ordusu Kandil’de baskıyı arttırdığı an PKK teröristleri İran’a kaçıyor.
İşte o tünelin ucunda geçen ay şöyle bir olay oldu
OLAY 2: Bundan bir süre önce şöyle bir olay meydana geldi.
Türkiye İran içinde toplanmış iki büyük PKK grubunu tesbit etti.
Biri 50, öteki 200 kişilik gruplardı bunlar.
Ve bu bilgi anında İran’a iletildi.
İran’ın resmi cevabı şu oldu:
“Bizde böyle bir grup yok.”
Ancak sonradan gelen bilgiler şunu gösterdi.
İran bu bilgileri oradaki PKK gruplara bildirip “Bu bölgeden çekilin” demiş.
Bu olayı kimden ve nereden öğrendim, onu da söyleyeyim
Bu bilgilere nereden ulaştın diye sorarsanız cevabı bir gazeteci için çok basit.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın TMBB’de yaptığı konuşmada söylediği şu sözlere takıldım:
“İran sınırı boyunca silahlı örgüt kampları ve İran içinde PKK uzantıları bulunuyor…”
Bu sözlerin arkasını araştırınca işte bu somut bilgilere ulaştım.
Yani bu bilgiler çok sağlam kaynaklara dayanıyor.
İran saldırısının ertesi sabahı YeniŞafak’ta çıkan sürpriz manşet
Olaylar böyle devam ederken 14 Nisan günü Yeni Şafak gazetesinde beni çok şaşırtan bir manşet yayınlandı.
Yani İran’ın İsrail’e 300 dron ve balistik füze ile saldırdığı gecenin ertesi günü…
Haber şuydu:
“İran PKK’ya 50 kamikaze dron verdi…”
Kamikaze dron…
Şu an Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üstünde en çok durduğu konu…
PKK’nın elinde artık kamikaze dronlar var.
Bunların parçalar halinde çeşitli ülkeler üstünden Irak’a getirildiği ve bir yerde monte edildiği bilgileri geliyordu.
Ama İran’ın 50 kamikaze dron verdiği haberi en azından benim için yeniydi.
Yıllarını metin okumakla geçiren bir gazeteci olarak Yeni Şafak’taki haberdeki ayrıntıların devlet içinden geldiği çok açıktı.
Hamas’ın İran’la ilişkileri konusunda bazı soru işaretleri
Ayrıca bilinen bir başka gerçek daha var.
Türkiye Hamas’ı destekliyor ama Hamas’ın İran’la ilişkileri konusunda bazı soru işaretleri olduğunu da sanıyorum,.
Bilgi değil ama bu soru işaretlerinin Hamas siyasi liderliğiyle paylaşıldığını da tahmin ediyorum.
13 Nisan sabahı bütün dünya İran’ın İsrail’e saldırısıyla ilgili bilgileri öğrenirken Türkiye’nin “Açık ve yakın tehlike” tehdit durumu buydu.
Türkiye’nin İran saldırısına tepkide öteki ülkelere göre daha ağır davranmasının altında yatan da işte bu durum değerlendirilmesi olabilir.
Şimdi başa dönüp aynı soruyu biz vatandaşlara soruyorum
Şimdi tekrar başa dönüyorum.
Gerçekçi olalım.
Türkiye’nin şu an bir numaralı güvenlik meselesi Gazze mi…
Yine gerçekçi olalım.
Şu an Gazze’den Türkiye’ye yönelik bir İsrail tehdidi var mı?
Devletin gözünde olduğunu sanmıyorum.
Ama halkın en azından bir bölümünün gözünde Gazze’den gelecek bir tehlike var.
Oradan da bir-iki milyon Filistinli göçmen gelme ihtimali.
Ama buna karşılık İran’dan gelebilecek gerçek bir tehlike var ve tehlikenin ne olduğunu da 13 Nisan sabahı öğrendik.
Beyaz kamuflajlı cafcaflı tatbikatlar dönemi kapandı
İran bir gece Türkiye’ye aynı anda 300 İHA, kamikaze dron ve balistik füzeyle saldırsa ne olur?
Bu 300 füze veya İHA’nın kaçını Türkiye sınırını geçmeden etkisiz hale getirebiliriz?
“Biz de misliyle karşılık veririz” diyebilirsiniz.
Ama şunun gerçekçi bir bilançosunu da çıkardı mı acaba Ankara?
İran’ın attığı füzelerden 100 tanesi hava kalkanını geçerse Türkiye’ye ne zarar verebilir?
Bence Türkiye genelkurmayı bugün itibariyle bütün mesaisini bu sorunun cevabını bulmaya ayırmalı.
Artık bildiğimiz klasik harp oyunları, beyaz kamuflaj üniformayla yapılan cafcaflı kış tatbikatları anlamını yitirdi.
“Savunma Bakanlığı” ilk defa “savunma” adını tam yansıtacak bir durumla karşı karşıya…
Unutmayın, İsrail o saldırıyı altı devletten oluşan güçlü bir savunma koalisyonu ile başardı.
İsrail, ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün.
Her akşam NATO’ya yüklenen konuşan kafalara bir çift söz
Bizim böyle bir senaryoya karşı nasıl bir savunma senaryomuz var?
Depodan çıkarılamayan S-400’ler mi?
Yoksa NATO mu?
Galiba NATO değil mi?
O nedenle her gece televizyonlarda konuşan kafalara, köşeyazarlarına şunu söylemek yararlı olmaz mı?
“Arkadaşlar artık her gece NATO’ya ve Batılı müttefiklerimize küfretmeyi bırakın.”