Londra'da, şehrin pahalı Knightsbridge semtinde, tam da Harrods mağazasının karşısında Türkiye'den şekerleme markası Hafız Mustafa dev bir dükkan açmaya hazırlanıyor. Londra'daki Türkler merak ediyor: 'Şeker ve baklava satarak bu kira ödenebilir mi?'

Geçen hafta dört günlüğüne Londra’daydım.

Londra benim için 1960’lar müzik devriminin başkentidir.

Hâlâ da öyle görüyorum bu şehri…

Eski arkadaş grubu ile rock’n roll sohbetleri, oraya yerleşen yeni “Business Türk diasporası” ile de ekonomi sohbetleri yaptım.

1975-77 doğumlu Türk diasporası ile özel kulüpte bir öğle yemeği

1975-77 yılları arasında doğmuş beş genç iş insanı ile bir öğle yemeği yedik.

Beşi de eğitimini ABD’de yapmış, bir süre orada yatırımcı şirketlerde ve Wall Street’te çalışmış.

Şimdi finans merkezi Londra’dalar ve bir bölümü kendi işini kurmuş.

Bir hafta önce Victoria Beckham’ın yaş gününü kutladığı salon

Yemeği “Oswalds” adlı özel kulüpte verdiler.

Bir hafta önce David Beckham kapatmış orayı ve eşi Victoria Beckham için doğum günü partisi vermiş.

Yatırımcıların öğle yemeği konusunda tercih ettiği kulüp burasıymış.

Orada Türk iş insanları ile sohbet ederken ilginç bir şey öğrendim.

Nusret’in biraz ilerisinde, Harrods’un tam karşısında

Hemen hepsinin çok ilgisini çeken bir mekândan söz ediyorlardı.

Dünyaca ünlü Harrods mağazasının tam karşısına çok büyük bir mekân açılıyormuş.

Tam olarak Nusret’in bulunduğu caddenin biraz ilerisinde, Harrods’un tam karşı kaldırımında.
Anlayacağınız bu şöhretli cadde üzerinde ikinci Türk markası olacak.

“Bir Türk lokum ve şekerlemecisi” dediler.

Bu kadar pahalı caddede lokum şeker satarak yaşanabilir mi?

Kafalarındaki soru şuydu:

Bu kadar pahalı bir caddede bu kadar büyük bir dükkân gerçekçi bir yatırım mı?

Bu semt Chanel, Dolce Gabanna, Louis Vuitton, Gucci gibi markaların bölgesi.

Oraya yatırılan para iki kutu lokum ve baklava satarak çıkar mı?

Merak ettim, ertesi gün Harrods’un bulunduğu yere gittim.

Gerçekten çok büyük bir mekân inşa ediliyordu.

İnşaat perdesinin üstünde bıyıklı bir Osmanlı tasviri

İnşaat sırasında tabii ki mekânın önü kapatılmış.

Ama, inşaat perdesinin üstüne açılacak mekânın marka ve amblemi konmuş.

“Hafız Mustafa 1864-İstanbul” yazıyor.

Yan tarafında bıyıklı bir Osmanlı portresi.

Etrafında da şu yazıyor:

“Hacı İsmail Hakkızade Hafız Mustafa-1864”

Fatih’te 86 numaralı dükkândan Knightsbridge’e

İtiraf edeyim ben bugüne kadar bu markayı hiç duymamıştım.

Meğer 1864 yılında kurulmuş bir şekerleme ve lokum markasıymış.

Kısa bir araştırma yaptım.

1864 yılında Sultan Abdülaziz döneminde kurulmuş bir dükkanmış.

Bugün Fatih’te bulunan Hamidiye Caddesindeki viyadükteki 86 numaralı dükkanmış.

Kurucusu Hacı İsmail Hakkı Bey.

Peki Hafız Mustafa adı nereden geliyor?

Hacı İsmail Hakkı Bey’in oğlu.

Bir yandan dükkanda şekerleme yaparken bir yandan da Arpacılar Camiinde gönüllü müezzinlik yapıyor.

Bir iddiaya göre Türkiye’de poğaçayı ilk üreten kişi.

Hacı İsmail’in ‘Rock Candy’si Harrods’un makaronuna karşı

Yaptığı ilk şekerleme Vikipedia’nın İngilizce sayfalarında “Rock candy” olarak belirtiliyor.

Yani “akide şekeri…”

Hafız Mustafa 1926 ile 1934 arasında Avrupa’da 12 altın madalya kazanmış.

Şirket 2007 yılına kadar kurucu ailenin dördüncü kuşağındaymış.

Ancak 2007 yılında Ongurlar ailesine geçmiş.

Eskişehirli bir aile. Tekstil işiyle başlamışlar, sonra İstanbul’a gelmişler.

Halen Türkiye’de 12 şubesi varmış.

Yurtdışındaki en büyük şubeyse önceki hafta yağmurda dereye dönüşen Dubai’deki meşhur Mall of Dubai içindeymiş.

Bir kutu baklava 90 İngiliz Sterling olursa

İş insanlarının merak ettiği konu tabii benim için de soru işareti.

Koskoca Harrods mağazasının tam karşısında, neredeyse onun yarısına yakın vitrini olan bir mekân sadece şekerleme, baklava ve lokum satarak yaşatılabilir mi?

Üstelik şirketin ürünleri Hepsiburada, Trendyol ve Yemek Sepeti başta olmak üzere neredeyse bütün online platformlarda satılıyor.

Ürünlerinin fiyatlarına bakınca ilginç bir şey gördüm.

Bir baklava kutusunun üstünde 90 pound fiyat yazıyordu. Yani 3000 TL’ye yakın.

Bir kutu baklava için çok iddialı bir fiyat.

Bence işletme fakülteleri için güzel bir inceleme konusu bu.

Batan Simit Sarayı’nın dükkan kiraları niye hala ödeniyor?

Londra’daki iş insanlarının bunu merak etmesinin bir nedeni daha var.

“Simit Sarayı”nın durumu.

Bir zamanlar bazı şubelerinin açılışını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bu marka Türkiye’nin parlayan yıldızıydı.

Ama sonra birden yıldız kaymaya başladı.

Şu an Londra’daki üç şubesi kapanmış.

Ama ilginç olan şu.

Dükkânlar kapandığı halde kiraları bir şekilde ödeniyormuş.

Kiralar hâlâ Turquality bütçesinden mi ödeniyor?

Yurtdışındaki Türk markalarına “Turquality” adı altında kurulan kuruluş kira yardımı yapıyor.

Cevabı merak edilen soru şu.

Acaba Turquality bu kapalı dükkânlara hala kira yardımı yapıyor mu…

Madem konu “bıyıklı” bir Türk markasından açıldı.

Size iş dünyasından bir bıyık haberi daha vereyim.

Ünlü Annabel’s’de bıyıklı Türk yatırımcı ile akşam yemeği

Garanti Bankası’nın eski Genel Müdürü Ergun Özen hayatının bir bölümünü Londra’da geçiriyor.

Şimdi ise Beymen Yönetim Kurulu Başkanı.

Londra’ya geldiğim zaman onunla yemeğe gidiyor, sohbet ediyoruz.

Salı akşamı beni Londra’nın belki de en gözde özel Kulübü Annabel’s’e davet etti.

Ergun Özen kulübün en tanınan üyelerinden biri.

Onun üstü kapalı bahçe gibi mekânında yedik yemeğimizi.

Ergun Özen bıyık anketi yapıyor

Ergun Özen’i yıllardır tanırım.

Gelince biraz şaşırdım.

Bıyık bırakmış.

Sonra fark ettim ki WhatsApp hesabına da profil olarak bıyıklı yeni bir fotoğrafını koymuş.

“Herkese sorup yakışmış mı diye anket yapıyorum” dedi.

Kesip kesmemeye öyle karar verecekmiş.

Sonra geriye dönüp Beymen’in 50. yıl daveti fotoğraflarına baktım.

Orada smokinli ve bıyıklı fotoğrafları varmış.

Beymen’in geçen hafta yapılan “Lüksün 500 Yılı belgeseli” davetine kırmızı kadife bir ceketle gelmiş.

Kırmızı ceketli hali bana 1960’larda Beatles ve Rolling Stones’un müzik devrimi yaptığı yıllarda Londra’daki Carnaby Street’i hatırlattı.

Beat tarzının moda sokağı orasıydı.

Beatles “Sgt Peppers Lonely Heart Club Band” plağının kapağındaki fotoğrafta ikonlaşan giysileri oralardan almıştı.

Ayrıca ilk bıyıklı hallerini de o albümün kapağında görmüştük.

Ergun da sıkı bir rock’çıdır, demek ki Carnaby Street tarzına dönüş hazırlığı var.

1993’te Çiller Başbakan olunca bıyığımı kesmiştim

Gençliğimde bir ara bıyık bırakmıştım. Ama 1993 yılında, Tansu Çiller başbakan olunca bıyıklarımı kestim ve 30 yıldır bırakmıyorum.

Oysa son yıllarda ortaya çıkan yeni muhafazakar erkek profilinde sakaldan sonra bıyık da biraz “mahalle baskısı” ile zorunlu erkek aksesuarı haline gelmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Turkcell eski Genel Müdürü Kaan Terzioğlu’na “Niye bıyık bırakmıyorsun” deyince o da bırakmıştı.

Ama bıyığın bu kadar yakışmadığı bir erkek ben az gördüm.

Biraz mizahi bir üslupla “Bir teknoloji şirketinin başındaki insana bu bıyık yakışıyor mu” diye yazmıştım.

Kaan Terzioğlu’nun Turkcell’deki görevinden ayrıldıktan sonra yaptığı ilk iş o bıyığı kesmek oldu.

Kaan bugün tam kendi oldu yine…

Bıyıksız çok daha iyi ve genç duruyor.

Yeni işinde de çok başarılı…

Ergun, 31 Mart’tan sonra bıyık artık mecburi değil

Bunu bildiğimden “Ergun 31 Mart’tan sonra artık bıyık mecburi değil” diye şaka yaptım.

Şaka tabii…

Hiç takmaz siyasi konjonktürleri, mahalle baskılarını…

Onun için böyle bir baskı ve telkin söz konusu değil tabii…

Nitekim bıyıkla beraber alt dudağının altında küçük bir de sakal bırakmış.

Öyle olunca bizdeki klasik “yeni muhafazakar Türkiye bıyığından” farklı oluyor.

Ayrıca bıyık Batı’da da yavaş yavaş yeniden moda oluyor.

O nedenle anketin sonucunu merakla bekliyorum.

Hardliner bir rock’çuya Taylor Swift anlatılabilir mi?

Biraz önce dediğim gibi Ergun Türkiye’nin en iyi rock müzik dinleyicilerinden biridir.

Ama tam bir “hardliner”dır.

Rock müzik konserlerinin müdavimidir.

Onunla birlikte O2 Arena’da bir Rod Stewart, bir de Paul McCartney konseri izlemiştim..

Ayrıca Hyde Park’taki Rolling Stones, The Cure, Roger Waters, Eric Clapton, Santana ve Steve Winwood konserlerine gittik.

Ancak konu Taylor Swift’e gelince, işte orada anlaşamadık.

Dinlemeye çalışıyorum ama iyi müzik değil bu

“Taylor Swift’i dinlemeye çalışıyorum ama yaptığı müzik müzik değil” dedi.

Ben de “Çok güçlü bir country temeli var, lirikler çok iyi, müzik altyapıları sade ve çok kuvvetli” dedim.

O da Serdar Turgut gibi…

Onlar için Taylor Swift yok hükmünde.

Ama normaldir.

Bizim ve bizden bir sonraki kuşak için müzik 70’li yıllarda bitti.

Fukuyama gibi bizim için de bu “müzikte tarihin sonuydu…”

Ben o inançta değilim ve yeni müzikleri izlemeye devam ediyorum.

Londra’daki Türkler neden Arsenal taraftarıdır

Londra’ya geldiğim gün Arsenal-Chelsea maçı oynandı.

Maçı Arsenal 5-0 kazandı.

O akşam Londra’daki Türk diasporasında bayram vardı.

Burada tanıdığım Türkler ve özellikle çocukları çoğunlukla Arsenal taraftarı.

Bunun nedenini araştırıyorum ama pek bir sonuca ulaşamadım.

Bu defaki Londra gezimden izlenimler bu kadar.

Not: Bu yazı ilk olarak Ann Türkiye’de yayınlanmıştır.