Dün akşam çok değişik bir İngiliz sanatçısının çok değişik bir sergisini gezdim.

Tek malzemesi blue-jean yapımında kullanılan denim kumaşı olan bir sanatçı.

Aslında yaptığı iş patchwork, yani bizim “kırk yama” dediğimiz sanata yakın bir şey.

Hiç fırça ve boya kullanmıyor.

Tek malzemesi denim kumaşı ve makas.

O kumaşla inanılmaz şeyler yapmış.

Sadece jean kumaşıyla bir yüzme havuzundaki suyun yansıması nasıl bu kadar güzel yapılabilir

Los Angeles’ta bir otelin yüzme havuzunu canlandırmak için yaptığı tabloya uzaktan baktığınızda suyun yansımasını nasıl verdiğine inanmanız güç.

Eserin yakınına gelip baktığınızda gerçekten kesilmiş denim parçalarıyla yapıldığını çok net biçimde görüyorsunuz.

İki mesafeli bir sanat: Uzaktan tablo, yakından kırk yama

Kısaca iki mesafeli bir sanat bu.

Bir yakından, bir uzaktan…

Önünüzde iki ayrı sanat eseri var.

Uzaktan bakınca tablo.

Yakından bakınca kırk yama…

Dünyadaki tek rakibi Türk sanatçısı Deniz Sağdıç

Sanatçının adı Ian Berry.

İtiraf edeyim, bugüne kadar adını hiç duymamıştım.

Yaptığı sanatın dünyada tek rakibi varmış. Türk sanatçı Deniz Sağdıç.

Ancak onun rakipten çok taklitçi olduğunu ima ediyor.

“Taklit bir sanat olamaz” diye tamamlıyor sözünü.

Türkiye’deki ilk kişisel sergisini açıyormuş.

Sergi Nişantaşı’daki Kalyon Kültür’de açıldı.

Denim kumaş giyim malzemesi olmaktan çıkıp sanat haline gelmiş

Ian Berry aksanıyla, kıyafetiyle, duruşuyla tam bir İngiliz.

Dolayısıyla popüler kültürü içinde taşıyan bir karakter.

Denim kumaş 100 yıldan uzun süredir hepimizin hayatındaki en önemli giyim malzemesi.

Öyle bir malzeme ki pantolon ve ceket olmaktan çıkıp artık neredeyse karakterimizin derisi haline geldi.

Sgt Pepper’s albümü kapağını hatırlatan denim kolaj tablo

Berry eserlerine denimin bu kültürel özelliğini de fazlasıyla işliyor.

Yaptığı bir tablo çok dikkatimi çekti.

“Denim efsanelerini” çizmiş ve Beatles’ın efsane Sgt. Pepper’s Lonely Hearts Club Band albümünün kapağı gibi bir patchwork kolaj haline getirmiş.

Bu tablonun önünde uzun uzun durdum. Kaçını tanıdığımı çıkarmaya çalıştım.

Bu 32 denim efsanesinden adını hatırladıklarım şunlar

Sinema, müzik ve sanattan tanıdığımız 32 insanın yüzleri vardı.

Uzaktan bakınca birer portre, ama yakına girince sadece kesik denim kumaşlarından ibaret kolaj.

Tablodaki bütün karakterleri sima olarak tanıyorum.

Ama bazılarının ismini hatırlayamadım.

İsmini hemen çıkardıklarım şunlardı:

Andy Warhol, Gary Cooper, John Lennon, Marlon Brando, Clint Eastwood, Jimi Hendrix, Madonna, Jane Birkin, John Wayne, Steve McQueen, Bob Dylan, Paul Newman, Bruce Springsteen, Bob Marley, Montgomery Clift, Marvin Gaye, Denis Hopper…

Siz bu 32 kişiye hangi jean efsanesini eklerdiniz?

Berry bu portrelerin sayısını 75’e tamamlayacakmış.

Bize “Siz bunlara hangi blujean efsanesini eklerdiniz” diye sordu.

Tabii ilk aklımıza gelen kişi James Dean oldu.

Özellikle Giants filminde jean pantolon giydiği ayaklarını uzatmış fotoğrafı tam bir külttür.

Benim gözümde Robert Redford da var.

Justin Timberlake…

Meghan Markle, Kendal Jenner, Freddy Mercury, Michael Jackson

Çok ilgi çekici bir sergi.

Bence pop-art kategorisinin iyi örneklerinden biri.

Nedense bana graffiti sanatını hatırlattı.

Kalyoncu ailesinin kadınları kültür ve sokak hayvanı konusuna el koymuş

Serginin açılışı nedeniyle Kalyon Holding Yönetim Kurulu Başkan Cemal Kalyoncu küçük bir gazeteci grubuna yemek verdi.

Bu sergi sayesinde eşi Reyhan Kalyoncu ile de tanıştık.

Anladığım kadarıyla ailenin kültür alanındaki çalışmalarını o yönetiyor.

Sergiyi gezdikten sonra küçük bir salonda yemek yedik.

Yemekte Reyhan Kalyoncu bulunduğumuz binanın hikayesini anlattı.

“Taş Konak” II’nci Abdülhamid tarafından yaptırılmış.

Padişah binayı 1889 yılında valilik, nazırlık, vezirlik ve Şura-yı Devlet reisliği yapmış Mehmet Raif Paşa’ya tahsis etmiş.

Reyhan Kalyoncu ilk kadın şairimizin kaçırılma hikayesini anlatıyor

Mehmet Raif Paşa’nın kızı Osmanlı döneminin hece vezniyle yazan ilk kadın şairi İhsan Raif Hanım’mış.

O da 13 yaşına kadar bu konakta yaşamış.

İhsan Raif “kimseye etmem şikayet” adlı şarkının sözlerini yazan şair.

Şarkının bestesi Kemani Sarkis Efendi’ye ait.

Reyhan Kalyoncu İhsan Raif Hanım’ın hayatından çok etkilenmiş.

13 yaşındayken evlerinde görevli bir memur kapısını zorlayarak içeri girmeye ve kaçırmaya çalışmış.

O şarkıda kullanılan şiiri işte o dönemde yazmış.

Reyhan Kamyoncu şarkının dizelerini ezbere okuyor.

Elimi öp diyen ikinci eşinden o gece ayrılıyor

Dokuz yıllık evlilikten sonra boşanmış..

İkinci eşiyle evliliği ise sadece bir gün sürmüş.

Çünkü evlendikleri akşam eşi “Elimi öpeceksin” deyince İhsan Arif “niye öpeceğim, sen benim ikinci eşimsen ben de senin ikinci eşinim” deyip reddetmiş ve ertesi gün boşanmış.

Reyhan Kalyoncu “Çok dirençli kadınmış” diyor.

İhsan Arif daha sonra iki evlilik daha yapmış ve 48 yaşında Paris’te ölmüş.

Bee Gees ve Phil Collins’in yapımcısı da o evde yaşamış

Bu binada yaşayan iki başka ünlü daha var.

Betül Mardin ve Arif Mardin de bir süre bu evde yaşamışlar.

Betül Mardin Türkiye’nin ilk nesil iletişimcilerinden ve Haldun Dormen’in eşi.

Arif Mardin ise Amerikan müzik sektörünün en başarılı yapımcılarından.

Bee Gees, Aretha Franklin, Barbra Streisand, Phill Collins, Bette Middler, Diana Ross, David Bowie, Norah Jones, Ringo Starr, Culture Club, Queen gibi dev sanatçılar ve grupların albümlerini yapmış, 12 Grammy sahibi bir müzik insanı.

İki üniversite bitirmiş: Kimya ve Davranış Bilimleri

Reyhan Kalyoncu kendine güvenen, rahat konuşan bir kadın.

Ege Üniversitesi’nde kimya bölümünde okumuş.

Üniversiteye giderken başı açıkmış.

“Evlendikten sonra mı örtündünüz” diye sorduğumuzda “Hayır üniversitenin son sınıfında kendi arzum ve kararımla örtündüm” cevabını verdi.

“Ege Üniversitesi’nde pek baskı görmedik” diyor.

Evlendikten sonra ikinci bir üniversite eğitimi daha yapmak istemiş.

“Ancak o sırada İstanbul’daki üniversitelerde başörtüsü baskısı başladığı için buradaki yabancı bir üniversitede ‘Davranış Bilimleri’ eğitimi yapmış.

Açtıkları sergilerde ziyaretçi rekorunu bir Fransız sokak sanatçısı kırmış

Evlendikten sonra bir süre çalışmamış, ancak sonra grubun kültür ve vakıf işlerine girmiş.

6 Şubat depreminden sonra grubun çalışmalarını anlatan videonun çok kısa bir anında onu depremzedelere yemek dağıtırken gördük.

Kalyon Kültür’le ilgili bilgileri ayrıntılarıyla anlatıyor.

Bugüne kadar 12 sergi açmışlar.

İlki “Burdan Bak” sergisiymiş. Sadece 654 kişi gezmiş sergiyi.

Sonra ziyaretçi sayısı giderek yükselen bir grafik çizmiş.

Ressam Kenan Işık’ın sergisini 11.436 kişi gezmiş.

Rekor Jispar adlı bir Fransız sokak sanatçısının.

24.700 kişi ziyaret etmiş.

Kalyon çöl santralının altında otlayan koyunlar

Yemekte Cemal Kalyoncu ile de sohbet ettik.

Karapınar Güneş Enerjisi Santralının Türkiye’nin enerjisinin yüzde 2’sini ürettiğini söyledi.

Onunla ilgili videoyu seyrederken bir şey dikkatimi çekti.

Santralin güneş panelleri yerden yüksekte duruyordu.

Altında ise çok sayıda koyun otluyordu.

Onun hikayesini anlattı.

Orası eskiden gölmüş ve kurumuş.

Kuruyunca çatlamış toprak haline gelmiş.

Yani toprak çöl kategorisine geçmiş.

Ancak panelleri yerleştirdikten bir süre sonra görmüşler ki o çatlak çöl zemininde otlar çıkmaya başlamış.

Bu otların temizlenmesi gerekiyormuş.

Bu yapmak yerine 1500 kadar koyun getirtip orada otlamasını sağlamışlar.

Böylece santral bir anda çok amaçlı hale gelmiş.

Aldığımız bir bilgi de şu oluyor:

Kalyon Holding güneş paneli üretiminde Çin’ten sonra ikinci sıraya yerleşmiş.

Kızımın altı kedisi bize barınak yolunu açtı

Gösterdikleri videoda bir de sokak köpekleri için yapılmış barınaklar dikkatimizi çekti.

Bunlar İstanbul Havaalanı çevresindeki başıboş köpekleri için kurulmuş. Havaalanının pist sahasına girip tehlike yaratıyormuş.

Bir de otoyol kenarındaki köpekleri topluyorlarmış.

Çünkü bunlar da yollara çıkıyormuş.

İşte bu köpekler için özel barınaklar yapılmış.

Orada aşıları yapılıyor, besleniyor ve kısırlaştırılıyorlarmış.

“Kızım hayvanları çok seviyor. Evde altı kedisi var. Gönüllü olarak barınak konusuyla o ilgileniyor” diyor.

Böylece ailede tam bir iş bölümü oluyormuş.

“Kılıçdaroğlu’na karşı davada 400 bin lira kazandım, ama icraya gitmedim”

Cemal Kalyoncu’nun en rahatsız olduğu kendisine yapılan “Beşli çete” suçlaması. “Biz çok eski şirketleriz” diyor.

Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesi yaptığı beşli çere suçlamalarına karşı dava açmış.

“Davaları kazandık” diyor.

Ne kadar tazminat kazandığını sorunca “400 bin lira kadar. Ama icraya gitmedim” diyor.

Otoyollarda yabancı plakalı araçlara 20 milyon dolar para kaptırdık

Bir arkadaşımız Cemal Kalyoncu’ya yaptıkları bazı otoyollarda üç ayrı yerde üç ayrı fiyat ödenmesinin yarattığı sıkıntıyı anlatıyor.

“Evet, biz de farkındayız ama bu bizden kaynaklanan bir durum değil. Yolun bazı yerlerini başka şirketler yapıp işletiyor. Dolayısıyla her şirket ayrı ödeme çıkışı yaptırıyor. Çünkü her aracın giriş ve çıkış yerleri çok farklı, bunları ortak fiyatlandırmak kolay değil” diye açıklıyor.

Ancak asıl sıkıntıları yabancı plakalı araçlarmış.

Onlar bariyer olmayan açık gişelerden geçiyormuş.

“Plaka numaralarını tespit ediyoruz. Ama yurt dışına gidiyorlar ve parayı tahsil edemiyoruz” diyor.

Bu araçlar nedeniyle kayıpları 20 milyon doları bulmuş.