Önce size bu fotoğrafı anlatacağım.

Bu kare Pazartesi günü bomboş Paris’te bomboş Saint Germain Bulvarında çekildi.

Arkamdaki panoda bir film afişi var.

Şu sıralarda bütün dünyada çok tutulan “Despicable Me” serisinin son filmin afişi.

Türkçeye “Aşağılık Ben” diye çevirebilirsiniz.

Nedense Türkçeye “Çılgın Hırsız” diye çevrildi.

Galiba “aşağılık” kelimesini pek sevmiyorlardı..

Bence filmin en iyi adını Fransızlar koymuş: “Ben; Çirkin ve Kötü…”

Ünlülerin cenaze töreninin yapıldığı kilisenin önüne konmuş

Paris’in her tarafı bu afişle doluydu…

Hatta Fransız ünlülerinin cenaze törenlerinin yapıldığı Madeleine Klisesinin önünde bile bu afiş vardı.

Film çok iyi iş yapıyor…

Demek ki insanlar “Çirkin” ve “Kötü” karekterleri seviyor artık.

Amerikan halkının yarısının Trump’ı sevmesini başka türlü nasıl açıklayabilirdik zaten…

Bu afişe bakarken içimden bir ses şunu söyledi:

“Hafızamda çok yer etmiş bir cümle bu ama eksik bir kelime var…”

Çünkü hafıza kayıtlarımda 55 yıl önce gösterime çıkan bir film var.

Bir İtalyan kovboy filmi.

Eminim sizin de aklınıza gelmiştir. Çünkü kuşaktan kuşağı aktarıldı o üç kelime…

“İyi, Kötü, Çirkin…”

Hani hepimize Clint Eastwood’u tanıtan film…

Çünkü o filmde “İyi”yi temsil ediyordu.

55 yıl sonra o ilk kelime afişlerden kayboldu

Şimdi başka bir filmin afişinde o kelime gitmiş.

Geriye sadece “Çirkin ve Kötü” kalmış.

“Acaba” dedim, “21. yüzyılın popülist liderleri bize sadece bu iki kelimeyi mi bıraktı…”

Dünyayı savaşların ve acıların kapısına getiren, insan haklarını ve demokrasileri darmadağın eden bu adamlar acaba “İyi” kelimesini 21. yüzyılın sözlüklerinden attı mı…

Evimizdeki bir köpek ve sekiz kedi her gün hatırlatıyor bana

Üç gündür Paris’teyim ve Türkiye BüyüK Millet Meclisi’nde sokak hayvanları ile ilgili kanun üzerindeki tartışmaları izliyorum.

Aslında izlemek istemiyorum. Kaçmak istiyorum “ülkemin bu meselesinden…”

Ömrümün geniye kalan kısa dönemini öldürülecek hayvanların çığlıklarını bugünden dinleyerek ızdırapla tüketmek istemiyorum.

Ama mümkün mü kaçmak…

Evde Tansu ile benden sonra iki nesil daha var.

Kızım ve torunlarım.

Her gün canhıraş çığlıklarla hatırlatıyorlar bana…

Evimizde bir köpek sekiz kedi var.

Hepsi sokaktan gelme…

Sokaktan gelen o köpek hiçbir eğitim merkezine gitmedi.

Dünyanın en munis hayvanı.

Onlara her baktığımda popülist siyasetçilerin hayatımızdan çaldığı “İyilik” kelimesini görüyorum.

Bu kanuna evet diyecek sayın milletvekilleri size sesleniyorum

Şimdi bu kanuna evet diyecek milletvekillerine seslenmek istiyorum.

Şu afişe iyi bakın lütfen. Siz de bizim gibi içinizden gelecek bir vicdan sesiyle o eksik kelimeyi tamamlamaya çalışın.

Kendi vicdanınız değilse bile çocuklarınızın gözlerine bakın.

Ve şunu düşünün…

Farkında mısınız, şu son 10 yıl ülkemizin bütün dünyadaki imajını belki de tarihinin en dip noktasına indirdi.

Rahmetli Özal’dan itibaren 2010’lu yıllara kadar dünyanın gözünde yükselen bir ülkeydik.
Yıldız gibi parlıyorduk.

Ama sonra aydınlarımıza, muhaliflere, hak arayan insanlara, Gezi’deki çocuklara yaptıklarımız bizi kötü bir yere getirdi maalesef.

Dünyanın gözünde belki de tek güzel yanımız sokak hayvanlarına olan sevgimiz

Ama yine de milletçe bizi bütün dünyanın gözünde sempatik hale getiren bir tarafımız var.

Sokak kedilerine ve sokak köpeklerine olan sevgimiz.

İnstagram, X bunu anlatan yüzlerce video ile dolu.

İstanbul sokak kedilerini anlatan bir film bütün dünyada çok sevildi.

İnanın şimdi atacağınız hayvan öldürme oyuyla yüzümüzde kalan son tebessümü de öldürecek, sileceksiniz.

O sempati videolarının yerini sokak köpeklerini öldürmek için toplamaya çalışırken devlet görevlilerine direnen insanların çığlıkları, muhtemelen görevliler tarafından yerlerde sürüklenmeleri alacak.

Ve çocuklarınız da seyredecek o sahneleri…

Bilmiyorum geceleri başınızı yastığa koyduğunuzda nasıl huzur içinde uyuyacaksınız…

Gidin anlatın size bu kanunu çıkaracaksınız emrini verenlere…

CHP bizim belediyelerimiz bunu uygulamayacak dedi

Bir de şunu düşündünüz mü?

CHP kendi yönetiminde olan şehir ve kasabalarda hayvan öldürme işlemlerini uygulamayacağını açıkladı.

Uygulamazlarsa ne yapacaksınız?

Devlet gücüyle, polisinizle, jandarmanızla, milislerinizle yaka paça götürecek misiniz?

Yoksa son günlerde Türk siyasetinde de kendilerini göstermeye başlayan o “Milli Suriye Ordusu” denen paralı askerlerle mi üzerine gideceksiniz…

Veya…

CHP”li belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine hayvan öldüren kayyumlar mı tayin edeceksiniz…

Bunları da bir düşünün…

Oylarınızla sadece sokak köpeklerini öldürmeyeceksiniz.

Bu milletin çoğunluğunun içindeki vicdanı da katledeceksiniz…