Dün Ankara’da çeşitli kaynaklardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında hapis cezası kararı çıktığı ve önümüzdeki günlerde açıklanacağı söylentileri geliyordu.

Umarım doğru değildir.

Aynı saatlerde Dışişleri Bakanlığı resmi internet sitesinde dolaşıyordum.

Çok şaşırtıcı bir değişiklikliği farkettim.

Ben yeni farkettim ama değişikliğin ne zaman gerçekleştiğini çıkaramadım.

Dışişleri resmi sitesinin ‘Bölgeler’ başlıklı bölümünde bir sayfa

Gazetecilik yıllarımdan bir alışkanlık.

Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri ve Milli Savunma bakanlıklarının internet sitelerine en az haftada bir defa girer bakarım.

Sitede zaman zaman öteki ülkelerle ilişkilere ayrılan sayfaları okurum.

Dışişleri internet sitesinin açılış sayfasında ‘Bölgeler’ diye bir sayfa var.

Bunlardan biri “Orta Doğu ve Kuzey Afrika…”

İşte o sayfada Mısır’a ayrılan yazıları okudum.

Çukurambar’a göre Mısır’ın siyasi görünümü nasıl

Bunlardan ikisi benim açımdan özellikle önemliydi.

Biri “Türkiye-Mısır siyasi ilişkileri.”

Öteki ‘Mısır’ın siyasi görünümü…”

“İşte benim açımdan en ilginç sayfa” dedim kendi kendime.

Özellikle de 3 Temmuz 2013 askeri darbesini nasıl görüyor?

Dışişleri Bakanlığımız Mısır’ın şu anki rejimini nasıl görüyor?

Nasıl gördüğünü sayfadan aynen aktarıyorum:

Tahrir Devrimi ve Mursi iktidarına tam destek

“Ülkemiz 25 Ocak 2011 ‘Tahrir Devrimi’ sonrasındaki demokratik siyasi dönüşümü desteklemiştir. Cumhurbaşkanı Mursi’nin iktidarda olduğu bir yıl zarfında Mısır’la ilişkilerde ilave gelişmeler kaydedilmiştir…”

Önce şunu bir kenara kaydedelim.

Tahrir meydanı olayı bir ‘Devrim’ hareketi olarak niteleniyor ve destekleniyor.

Asıl önemlisi bakanlığın bundan sonraki gelişmelere bakışı…

Bizim bildiğimiz ondan sonra geçen bir yılın sonunda ne oldu?

Aynı Tahrir Meydanı’nda bu defa Mursi’ye karşı ayaklanmalar başladı.

Bakanlığın metninde bununla ilgili herhangi bir ifade yok.

Orada olmayan cümleyi ben yazayım.

Seçimle gelen Mursi 2013 yılında askeri bir ‘darbe’ ile devrildi.

Yerine bir general olan Sisi geçti.

‘Askeri darbe’ ifadesi bir anda ‘askeri müdahale’ oldu

Dışişleri internet sitesinin aynı sayfasında bu olay geçen yıllarda ‘askeri darbe’ olarak niteleniyordu.

Dün bu sayfaya girdiğinde karşıma çıkan cümle ise şuydu:

“2012 seçimleriyle iktidara gelen Cumhurbaşkanı Mohamed Mursi’nin yönetimine 3 Temmuz 2013’te askeri müdahaleyle son verilmiştir.”

Farkettiniz mi…

Türkiye’de miting meydanlarında Rabia işareti ile lanetlenen ‘askeri darbe’ adeta masumlaştırılmış ve bir “askeri müdahale” düzeyine indirgenmiş.

Bir anlamda bizdeki 12 Mart gibi bir şeye yani…

Ama bitmiyor.

Bir sayfa ileride askeri müdahale ‘yönetime son verilme’ye iniyor

Dışişleri sitesinin bir sonraki “Türkiye-Mısır siyasi ilişkileri” adlı sayfasında ise aynı 3 Temmuz darbesi ile ilgili şu ifadeyi okuyoruz:

“23 Temmuz 2013’te Cumhurbaşkanı Mursi yönetimine ‘son verilmesinin’ ardından….”

2013 yıllarından sonra Dışişleri ve devlet diline ‘askeri darbe’ olarak giren, seçim meydanlarında Rabia işareti eşliğinde defalarca kanlı darbe olarak nitelenen 3 Temmuz darbesi bir önceki sayfada “askeri müdahaleye” indirgenmiş, bu sayfada da “yönetime son verilme” noktasına getirilerek Türk devletinin gözünde ve resmi dilinde adeta “meşrulaştırılmış…”

Erdoğan’ın Mısır’ı ziyaret ettiği 14 Şubatta mı, yoksa daha önce mi?

Geriye dönüp düşündüm.

Acaba darbe kelimesi Dışişleri sözlüğünden ne zaman çıkarıldı.

Bulamadım.

Bulamayınca da olsa olsa yöntemiyle yürüdüm..

İki ülke arasındaki ilişkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır’ı resmen ziyareti ile düzelmeye başladı.

Erdogan Mısır’ı 14 Şubat 2024 günü ziyaret etti.

Yani ‘ Sevgililer Günü’nde…

Acaba diyorum “askeri darbe” kelimesi Dışişleri lügatından ve resmi sitesinden o Sevgililer Günü mü çıkarıldı…

Veya daha önce MİT Müsteşarı ve üst düzey bürokratların ziyaretleri sırasında mı…

Sakın eleştiriyorum sanmayın, tam aksine destekliyorum

Peki nedir internet sitesindeki devlet sözlüğündeki bu değişikliğin anlamı?

Çok basit…

“Reel Politik…”

Yani gerçekçi dış politika…

Sakın ola bunları eleştiri olarak yazdığımı düşünmeyin.

Tam aksine bu yeni politikayı gönülden destekleyenler arasındayım.

Ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ta MİT Müsteşarlığı döneminde başlayan çabalarının ürünüdür.

15 Temmuz darbe girişimi 15 yıl sonra askeri müdahale girişimi olabilir mi?

Söylemek istediğim asıl şey şu.

Başka ülkelerin iç meselelerinde tutarlılık istiyorsanız kendi iç meselelerinizde de tutarlı olmalısınız.

Tahrir’de İhvancı Mursi’yi iktidara getiren olaylara “Devrim” derken kendi ülkenizde ağaçlar için gösteri yapan insanların başlattığı Gezi’ye ‘kalkışma’ deyip insanları hapislerde süründürürseniz,
başka ülkelerin dışişleri sayfalarındaki dil sürprizlerine de hazırlıklı olmalısınız.

Mesela hiç düşündünüz mü bugün köprüye adını verdiğimiz “15 Temmuz darbe girişimi” başka ülkelerin dışişleri sayfalarında hangi kelimelerle anlatılıyor, bundan 10 yıl sonra başka ülkelerin lügatlarında ne olacak?

Ülkemize demokrasi gelirse yine ‘15 temmuz askeri dabe girişimi’ olarak kalır.

Ama bugünkü gibi İnsan Hakları ihlalleri, adaletsizlikler, baskıcı medya politikaları, seçimle işbaşına gelen insanları temelsiz iddianamelerle cezalandırıp görevlerinden uzaklaştırma girişimleri devam ederse…

Bir gün bir bakarsınız çevrenizdeki dost ülkelerin resmi lügatında “15 Darbe girişimi” yerine bambaşka ifadeler kullanılmış.

Oysa benim için de milyonlarca insan için de tam anlamıyla vicdansız bir askeri darbe girişimidir.

Anladınız herhalde dilimin altındaki bakla nedir

Gelmek istediğim yer şu.

Bazı kimselerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu karşısında iki seçim yenilip şimdi onu adalet oyunuyla koltuğundan uzaklaştırmak gibi bir gayret varsa…

Dışişleri Bakanlığının internet sitesindeki bu resmi dil değişikliği çok şeyler anlatıyor…

Yakın tarihimiz bize çok acı örneklerle gösterdi. Bir ülkede darbeler sadece asker eliyle yapılmıyor.

FETÖ çetesinin bize asıl darbenin polis ve savcılık kumpaslarıyla yapıldığını acı bir tecrübeyle öğretmiş olması gerekir.

Sadece bunu anlatmak istedim.