Hürriyet İnternet sitesinde Fatih Çekirge’nin yönetmen olduğu yıllarda “Yarını Bekleyemedim” diye bir sayfa yaratmıştım.
Bazı olaylar hakkında o an hissettiğim duygu ve görüşlerimi yazıyordum.
Çok tutmuştu o sayfa…
Bu sabah uyandım ve kendimi aynı duygular içinde buldum.
*
Türkiye Büyük Millet Meclisi İsveç’in NATO üyeliğini onayladı…
Bir vatandaş olarak;
Bu ülkenin Batı kurumları içinde kalmasını savunan bir vatandaş olarak TBMM’nin bu kararından büyük mutluluk duydum.
Çünkü bunun reddi Türkiye’yi Batı’dan artık tamamen kopmaya götürecek yolu açacaktı.
TBMM’nin buna evet oyu veren bütün milletvekillerini kutluyorum ve kendilerine teşekkür ediyorum.
*
Ama o ne…
Bu sabah bazı muhalif kişilerin tepkilerini okuyorum…
Neredeyse tamamı bu kararı eleştiriyor.
Neymiş, “U dönüşü yapmışız…”
Neymiş, “Rahip Bronson olayında ne yapmışsak yine onu yapmışız…”
Neymiş, “İktidar tükürdüğünü yalamış…”
*
Ne kadar acımasız..
Ne kadar düşüncesiz yorumlar bunlar…
*
Arkadaşlar bir gün olsun, yahu bir gün olsun…
Tepkilerinizi, öfkelerinizi dizginleyip akıl penceresinde bakın bu karara…
İsterseniz sizin düşünemediğiniz o akıl penceresinden ben bakıp ben yazayım bunları…
*
Bana göre İsveç’in NATO’ya kabuüu konusu Türk dış politikasının bugüne kadarki en başarılı politikalarından biri…
Tıpkı Rusya Ukrayna Savaşındaki tutumu gibi…
Evet Türkiye bunu pazarlık meselesi yaptı.
En doğal hakkıdır…
Evet Türkiye bunu uzun süre sürüncemede bıraktı…
Bu da politikanın meşru bir yoludur…
*
Ama bir de şunu düşünün…
İktidar sizlerden destek alıp İsveç meselesini Batı’dan tamamen kopmaya götürecek bir yola girmek için bahane olarak kullanabilirdi…
Bu ülkenin milliyetçisi, dincisi, ulusalcısı ruhen hazırdı bunu kabul etmeye…
*
Ama böyle yapmadı iktidar.
Türkiye’yi Batı’nın en etkili kurumu NATO içinde tutmayı tercih etti…
Aksini yapsaydı kimin işine yarardı, hiç düşündünüz mü?
Otoriterliği diktatörlük haline dönüştürmek isteyenlerin ekmeğine bal sürmez miydi?
Yani, hazır artık Batı’nın hiçbir demokratik değeri kalmamışken pusuda bekleyen tam despotluğun…
*
Ama sırf muhalefet yapmak için şu söylenenlere, şu yazılanlara bir bakın…
Ne diyordunuz ne yaptınız?
Hiç farkında değil misiniz dış politikada, hele hele artık hiçbir evrensel değeri kalmamış, hepsi Gazze’de çiğnenmiş uluslararası ilişkilerde bunun en masum davranış olabileceğinin…
*
Bu ülkenin aklı yerinde vatandaşları…
Dinlemeyin bu sözleri.
Türkiye’nin Batı kurumlarına yakın durması milliyetçisi, dincisi, ulusalcısı hepimiz için hayırlı bir karardır.
Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve TBMM doğru olanı yapmıştır.
*
Size gelince…
Siz akıllı muhalefet yapın…
Bunu eleştireceğinize çıkıp deyin ki;
Madem Batı’yla ilişkilerimizi sürdürme kararı aldık…
Osman Kavala için de aynı şeyi yapın.
Selahattin Demirtaş için de aynı şeyi yapın.
Can Atalay’ı Meclis’e kabul ederek de aynı şeyi yapın.
Adaletimizi, Yargımızı, İnsan Haklarımızı aynı çizgiye çekin…
*
Ve tabi ki şunu da sorun:
Madem böyle çok önemli uluslararası kararlar TBMM’de alınıyor…
İstanbul Sözleşmesi’ni neden tek imzayla iptal ettiniz…
*
Bunları söylemek varken…
Siz Türkiye’nin aldığı en doğru kararı yerden yere vuruyorsunuz…
Bir kere daha düşünün lütfen.