Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün  İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı ve Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısında şöyle dedi:

“Gazze’yi ve Kudüs’ü savunmak  Mekke’yi, Medine’yi, İstanbul’u, Şam’ı, Beyrut’u, Bağdat’ı savunmaktır.”

Onun bu konuşmayı yaptığı günün akşamı TRT ekranlarında “Kudüs’ün Fethi: Selahattin Eyyubi” adlı dizinin dördüncü haftası yayınlanıyordu.

Kudüs’ün Fethi nasıl bir dünyada yayına girdi

TRT bu diziyi daha  önce hazırlatmıştı, ancak İsrail’in Gazze saldırısının aynı günlerinde yayına soktu.

Yani konjonktür işlerine yaradı.

Türkiye’nin her tarafında billboardlarda bu dizinin afişleri var.

Cumhurbaşkanı Kudüs’ün fethinden söz ediyor.

İsrail’in insafsız bombalamaları ve yaptığı katliam bütün dünyada kınanıyor.

“Kudüs’ün Fethi” işte böyle bir konjonktürde yayına girdi.

Kudüs’ün Fethi böyle bir havada bir Diriliş mi oldu?

Peki böyle bir konjonktürde Türk halkının “Kudüs’ün Fethine” ilgisi nasıl oldu?

Bir “Kuruluş” dizisi heyecanı mı…

Halkın neredeyse yarısının seyrettiği bir “Diriliş mi…”

İlk haftadan itibaren bu dizinin aldığı reytingleri dikkatle izliyorum.

Şimdi size 4 hafta boyunca bu dizinin reytinglerini aktacağım.

İsrail’in hastaneyi vurduğu hafta bütün Türkiye’de birinci

Dizinin yayınlandığı ilk hafta İsrail’in hastaneyi bombalayıp 500 kişiyi öldürdüğü günlere rastladı.  

Yayınlandığı ilk hafta, yani 13 Kasımda  AB, ABC1 ve bütün Türkiye kesimlerinde gecenin 1 numarası “Kudüs’ün Fethiydi…”

Gecenin birincisi Kudüsün Fethi: Selahaddin Eyyubi reytingi 6.57, share’i 16.69

Gecenin ikincisi Ömer, reytingi  5.24, share’i 13.67

Üçüncü Esra Erol, reytingi 5.10, share’i 21.39

Türkiye’nin okumuş ve geliri yüksek kesimi olan ABve ABC1’de de Kudüs dizisi ilk hafta birinci.

İkinci hafta Kudüs’ün Fethi yine birinci ancak 3. hafta…

İkinci hafta, yani 20 Kasım akşamı Kudüs dizisi üç kategoride bütün Türkiye’de yine bir numara.

Ancak üçüncü haftaya geldİğimizde durum değişmeye başlıyor.

27 Kasım’da bütün Türkiye’de Kudüs’ün Fethi yine 1 numara.

Ancak AB ve ABC1 gruplarında Star TV’nin Ömer adlı dizisi 1 numarayla çıkmış.

Ömer, Star TV’nin genç bir erkeğin iki çocuklu dul bir kadınla aşkını anlatan bir dizi.

En okumuş ve geliri iyi bu kesimde 2 numaraya Masterchef programı girmiş.

Yani okumuş ve ve varlıklı Türkler Kudüs’ün Fethini bırakmaya başlamış.

Dördüncü hafta Ömer ve Esra Türkiye’yi fethediyor

Ve geliyoruz dördüncü haftaya…

Yani önceki akşama …

Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi artık bütün Türkiye’yi fethedemiyor.

Bir numarayı fetheden Esra Erol olmuş.

Onun reytingi 5.49 ve share’i 23.98.

Yani o saatte televizyonunun başında bulunan her 100 Türk’ten 24’ü Esra Erol’u seyretmiş.

İkinciliğe düşen Selahaddin Eyyubi’yi seyreden sayı ise 100 kişiden 15’i…

Okumuş ve varlıklı Türkiye’de Selahattin Eyyubi 3 numaraya düştü

Türkiye’nin okumuş ve varlıklı kesimine gelince…

Her ikisinde de de Kudüs’ün Fethi üçüncü sıraya düşmüş.

En okumuş ve en varlık kesimde bir numarada Masterchef var.

Daha yaygın okumuş ve varlıklı kesimde ise 1 numarada Ömer dizisi var.

Siyasi belagatta Kudüs, gecelerin dilinde farklı

Bunun anlamı şu.

Siyasi düzeyde ve belagatta Gazze ve Kudüs giderek daha keskin bir dile dönüşürken halkta o motivasyon düşüyor.

Ben bunun yorumuna girmiyorum.

Ama söylemek istediğim bir şey var.

Türkiye İsrail- Hamas savaşına giderek dini havası daha ağır basan bir üslupla yaklaşıyor.

Hamas’a mücahid, sonra Mekke üslubu

Önce Hamas için “Mücahid” dendi.

Mücahid’in tanımı şöyle:

“Cihad eden” yani “İslam Devleti adına savaşan Müslüman asker.”

Ve sonunda bu belagat, “Kudüs’ü savunmak Mekke’yi Medine’yi savunmaktır” noktasına geldi.

Orada verilen gerçek mücadele ne?

Gazze değil mi…Orada büyük  bir insanlık dramı yaşanıyor.

Dünyanın her yerinde insanlar buna tepki gösteriyor, büyük gösteriler yapıyor.

Dünyada yürüyen yüzbinler Filistin’in din davasını mı savunuyor?

İyi de bu yüzbinlerce insan Filistin’in din davası için mi sokaklara dökülüyor?  Orada bir “Din savaşına mı destek veriyor…

Yoksa bir insanlık dramına karşı mı gösteriyor…

İyi de siz bu mücadeleye  bir din savaşı, bir Cihad görüntüsü verirseniz, Filistin halkına yardım mı etmiş olursunuz…

Yoksa bu katliama karşı çıkan dünyanın kafasına tereddütler mi düşürürsünüz…

Filistin müslümanlardan ibaret bir yer değil

Unutmayalım.

Filistin halkı Müslümanlaran ibaret değil.

Orada camilerin yayında kiliseler de bombalanıyor ve o kiliselerde Hristiyan Filistinliler de ölüyor.

Oysa aynı Erdoğan 11 Aralık 2021’de “Kudüs’ü savunmak insanlığı savunmaktır” demişti.

Bence de o üslup doğruydu.

Biz müslümanlar buna din savaşı havası vermeli miyiz?

Kanaatim şudur.

Bütün dünya gibi biz de Müslümanlar zorlanarak, orada yaşanan insanlık dramına karşı çıkarsak, Kudüs’ü fethetmek yerine Filistin halkının insan olarak varlığını savunsak hem kendimiz daha güçlü oluruz hem de daha çok yardım ederiz.

“Kudüs’ün Fethi” tarihte kalmış bir kavram.

Bir Haçlı Seferleri kavramı.

Bu olayda Davud Yıldızı veya Haç’ın karşısına Hilal’i koymak Filistin halkına mutluluk ve refah getirecek, bu zulmün durmasını sağlayacak, oraya kalıcı  ve adil barışı getirecek bir üslup değil diye düşünüyorum.

Bir kere daha düşünmekte yarar var…