Dün sabah keyifli bir havada uyandım, cep telefonunu açtım…
Veeee…
Karşıma o haber düştü.
Kars’ta bir İmam Hatip okulunda bir uygulama başlamış.
Sınıfa maket mezar koyup anneniz öldüğünde kabrinin başında nasıl ağıt yakacaksınız uygulaması…
Dehşete düştüm…
Ve bir anda kendi kendime söylenmeye başladım.
Yahu imam efendi sen hiç çocuk olmadın mı be kardeşim
Yahu bu nasıl bir kafadır?
Nasıl bir zihni çarpıklık, saplantıdır…
Be adam sen hiç çocuk olmadın mı?
Çocuğun yok mu senin…
O yaşlarda bir çocuğun en büyük travmasının, korkusunun anne babayı kaybetmek olduğunu sana bir tek Allahın kulu söylemedi mi…
İnsani hiçbir duygu yok mudur senin içinde…
Ne demek bu yahu?
Okulun öğretmenler odasında bir anne öğretmen sormadı mı?
Hadi o imamın kafasını bir kenara koydum.
O İmam Hatip Okulunda yok mudur aklı başında bir yönetici…
Öğretmenler odasında çocuğu olan bir anne öğretmen demedi mi o adama, “İmam efendi sen neyin uygulamasını yaptırıyorsun benim çocuğuma…”
Ben öldüm de çocuğum arkamdan ağıt yakıyor, bunun kostümlü provasını mı…
Batsın senin uygulaman…
Demedi mi, diyemedi mi bunu…
Ee Milli Eğitim Bakanı tarikatı okula sokacağım demişse eğer
Diyememiştir…
Senin Milli Eğitim Bakanın ben okullara tarikatları sokacağım demişse..
İmamları okullara gönderip çocuklara ahlak dersi verdireceğim demişse…
Pedagoji, psikoloji eğitimi almış öğretmenleri devre dışı bırakıp…
Kafayı çocuklara matematik, kimya, fizik, sosyal bilimler öğretmek yerine tarikatlara, imamlara takmışsa…
Olacağı buydu…
Durun, bu daha başlangıç…
Daha ne sivri akıllı adamlar çıkacak göreceğiz o okullarda…
Çocuklar, gelin bahçeye çıkalım o imamla bir uygulama yapalım
Ama ben, imam hatip okulları da olsa, kendilerine o maket mezar eğitimi yaptıran imam var ya, çocukların işte onu ti’ye aldığından eminim.
Ama onlara mütevazı bir önerim var…
O maketçi imam hoca var ya…
Çocuklar işte o imama şu harika öneriyi götürün hemen…
İmam efendi, çok mu meraklısın bu ahiret “app’lerine…”
Hadi bahçede bir uygulamalı ders de biz yapalım…
Çıkar bizi bahçeye…
Kazalım her birlikte önünde bir maket mezar…
Bir de maket tabut…
Maketçi hocam, gir o tabuta…
Hep birlikte koyalım seni o mezara…
(Desek hiç merak etme sığarsın, sana bol bile gelir…)
Örtelim üstünü kara toprakla…
Al sana uygulamalı bir “kabir azabı” dersi…
Sen değil misin bize maket mezar başında ağıt yakmayı öğreten
Nasıl olsa maket mezar başında ağıt yakmayı öğrettin bize…
Yakarız her türlü ağıtı senin mezarının başında.
Sonra çıkarırız seni o mezardan, açarız tabutunun kapağını…
Sen de bu harika uygulamada öğrendiğin ahret uygulamasını bize anlatırsın…
Nasıl? Harika bir fikir değil mi sayın hocam…
App harika…
Ah bir de o tabuta girecek yürekli bir eğitimci imam bulabilsek.
Küçücük çocuğu maket mezar başında ağlatmayı bilir de…
O kabirde kendisi için ağlamaya gelince…
Bu uygulamalı dersi verecek bir imam bulabilir miyiz bakalım.
Sayın Milli Eğitim Bakanı bu kafaları görünce hala tarikatta ısrarlı mısınız?
Sayın milli eğitim bakanı…
Hala tarikatları okullara sokmakta ısrarlı mısınız?
Hala ısrarlı mısınız imamları okullara gönderip çocuklara ahlak ve din eğitimi verdirmeye…
Bu haberi okurken yanımda Dubai’de çalışan bir dostum vardı.
Ondan öğrendim…
Meğer Dubai’de “mutluluk bakanlığı” varmış.
İyi mi…
Bizim çocuklarımıza her gün “şehadet”in, “şehit olma”nın, ölmenin erdemleri anlatılırken…
Okullarda çocukların yeni yıl kutlaması bile yasaklanıp sınıfta mezar başında ağıt yakma dersleri verilirken…
Bizdeki Milli Eğitim Bakanlığı hayatta nasıl acı çekeriz bakanlığına dönüşmüşken bir başka Müslüman ülkede insanlarımızı nasıl mutlu ederiz, hayatı nasıl güzel yaşarlar, bu anlatılıyor…
Farkında mısınız, gözümüzün önünde yeni bir cemaat tehlikesi doğuyor
Bu arada şurama kadar gelen bir şeyi de söyleyeyim.
Farkında mısınız, gözümüzün önünde yeni bir cemaat “devletleşmeye” başladı…
Geçen gün sosyal medyada Menzil Cemaati şeyhini Audi 8 arabanın içinde bir yere giderken izledim.
Etrafında inanılmaz bir mürit kalabalığı…
Her gün önümüze Menzil’in girdiği bir bakanlıkla ilgili haberler geliyor.
Yetmiş altı yaşıma geldim.
1970’lerin sonundan itibaren FETÖ’nün devlete ve topluma nasıl sızdığını ve sonra devletin kendisi haline geldiğini gözlerimizle gördük.
Alnı secdeye varıyor dediğimiz insanlar
“Alnı secdeye varıyor” diye hep desteklenen FETÖ’nün adaleti, polisi, ekonomiyi, maliyeyi, devleti ele geçirmesine kimse ses çıkartmadı. Çıkaranları da Silivri’ye tıktılar.
Sonunda geldiğimiz yer belli.
Bütün bunlar kolektif hafızamızda capcanlı duruyor.
Ama bakıyorum…
FETÖ hareketinin başlarındaki kolektif aymazlık aynen Menzil ve başka tarikatlar için de var bugün.
Üstelik bunun gideceği yerin de aynı olduğu konusunda hiçbirimizin şüphesi yok.
Alın yazımız mı bizim bu aymazlık…
Bir de bunları Milli Eğitim müfredatına sokmaya hazırlanıyoruz…
Allah bize doğru yolu göstersin…
Başka ne diyebilirim ki…