Son günlerde sosyal medyadaki paylaşımlarda arkadan görünen çıplak bir kadın fotoğrafına taktım.
Bakmaya doyamıyorum…
Belki 77 yaşında bir erkek için aklınıza o musalla taşı sözü gelebilir ama ne yapayım bakmaya doyamıyorum.
Tek örgü yapılmış saçları sırtından aşağı inen bir kadının fotoğrafı bu…
ABD’nin eski başkanı Barack Obama’nın eşi geçen Çarşamba günü Demokrat Parti’nin Ulusal Kongresi’nde bir konuşma yaptı.
Onu izlerken işte bu fotoğrafı hatırladım.
Aslında pek ilgisi yok.
Neden derseniz cevabı şu:
Beyaz Saray’da First Lady’yken saçımı örmeye neden çekindim?
Biraz yakında bakınca şunu farkettim.
Michelle Obama’nın saçlarında çok ince Afro örgüler vardı.
O örgüleri gördüğüm an gerilere gittim ve eşi Obama başkanlıktan ayrıldıktan sonra ünlü televizyoncu Ellen DeGeneres’e verdiği bir mülakatı hatırladım.
Şöyle demişti:
“First leydi olduğum zaman Amerikan halkının henüz doğal siyah saç ve örgüye hazır olmadığı duygusuna sahiptim…”
Demek ki o duyguyu artık atmış.
Dahası demek ki artık Amerikan seçmeninin doğal siyah saçlı, saçı örgülü kadın siyasetçileri ve first leydileri kabul etmeye hazır görmüş.
Saç örgüsü siyah ve beyaz kadında neyi anlatır?
İki günden beri düşünüyordum.
Seçmen saçı örgülü kadına niye hazır olmaz ki…
Özellikle at kuyruğu şeklinde tek örgü saç benim gözümde kadının cazibesini çok arttıran bir tarz.
Geçenlerde bir sosyal medya paylaşımında gördüğüm fotoğraf işte o nedenle arşivime girmişti.
Saç örgüsü kölelikten kaçmaya çalışan kadının başındaki alfabe
Michelle Obama bunu söylerken hiç şüphesiz saç örgüsünün siyah kadının özgürleşmesinde oynadığı role de atıf yapıyordu.
Çünkü örgü saç plantasyonlarda çalışan siyah kadınların kölelikten kaçış planlarını anlatan bir tür şifreli özgürlük alfabesine dönüşmüştü.
Çift saç örgüsü ise bir önyargının kurbanıdır
Çift saç örgüsü insanda biraz Alman köylüsü izlenimi yaratsa da, tek örgü saç benim gözümde kadın için hep bir dik duruşun ve kişiliğin ifadesi gibi göründü.
Çok da çekici bulurum.
Michelle Obama Trump’ın karşına çıkan Kamala Harris’i desteklemek için yaptığı konuşmada ilk defa örgü saçın özgürleştirici dilini kullandı.
Sadece saçı değil.
Konuşma yaptığı sahnede giydiği elbise de çok özel bir dile sahipti.
Belki de bunun için New York Times gazetesi Ulusal Kongresi’nin başından beri dünyanın en ünlü moda ve giyim yazarlarından sayılan Vanessa Friedman’ı kongrenin üç kadını değerlendirmek üzere görevlendirdi.
O da medyada siyaset ve moda üzerine örnek gösterilecek analizler yayınlıyor.
Örülmüş saç ile Beyaz Saray’dan sonra özgürlüğün ilanı
Friedman örgü saçı “Beyaz Saray’dan ayrılışından sonra özgürlüğünün ilanı” olarak yorumladı.
Elbisesine gelince…
Koyu lacivert, kolsuz, zırh gibi duran iki düğmeli bir ceket ve Capri tarzı ama daha geniş paçalı bir pantolon vardı üzerinde.
Bu tarzı “militaristik” yani biraz askeri çizgilere sahip olarak değerlendirdi.
Küçük tasarımcılarla çok büyük işler yapmak
Elbise küçük bir tasarımcı markası olan ‘Morse’ tarafından yapılmıştı.
Fernando Garcia adlı Dominik kökenli bir Amerikalı tasarımcı ile aynı zamanda Oscar de La Renta’nın tasarımcılarından biri olan Laura Kim tarafından tasarlanmış bir takımdı.
Michelle Obama Beyaz Saray’dayken de hep küçük tasarımcılar tarafından giydiriliyordu.
Tabii bu kıyafet de anında Trump ve aşırı sağcı trollerinin diline düştü.
Ancak troller asıl mesailerini bir gün önce başkan adayı ilan edilmeyi bekleyen Kamala Harris’in elbisesi üzerinde yoğunlaştırdılar.
Ten rengi ceket pantolonla ABD Başkanı olunur mu?
Çünkü Harris Demokrat Parti kongre üyelerinin karşısına ten rengi bir ceket pantolon akımla çıktı.
“Olacak iş değildi…”
Hatta “Dehşet içinde kalmışlardı…”
Çünkü normal bir Amerikan siyasetçi ulusal kongre önüne vatanseverliği ve Amerikan bayrağını simgeleyen kırmızı, mavi beyaz renkli kumaştan yapılmış bir döpiyesle çıkmalıydı.
Cumhuriyetçi Kongre üyesi Peter King’e göre, bu elbise “Onun ciddiyetten yoksunluğunu gösteren bir metafordu…”
Başkan adaylığına hiç uygun değildi.
Kamala Harris’in elbisesini Kamali adlı tasarımcı yapmıştı
Onun elbisesini ise Chloe’nin bir tasarımcısı olan Chemena Kamali yapmıştı.
Kamala Harris Perşembe günü adaylığı kabul konuşmasını yapmayla çıkarken ise üstünde siyaha yakın koyu lacivert bir takım vardı.
Tabii yine ceket pantolon şeklindeydi.
Bu da Demokrat Partinin kadınlarının Trump’a karşı mücadeleyi onun anlayacağı dilden bir savaş havasına sokacağının işareti olarak görüldü.
Demokrat Partinin erkekleri Kamala Harris için ne dedi?
Eski Başkan Clinton gülüşü için “Bin vatlık gülüş” diyor.
Eski Başkan Obama’nın görüşü ise şu:
“Amerika’nın uzak ara gördüğü en güzel genel savcı.”
Belki de eşi alınmasın diye tarifte özenli bir daraltma yapmıştı.
Trump’tan beklenen hödük cevap anında geldi: ‘Ben ondan güzelim’
Peki Trump ne diyor bütün bunlara?
Tabii ki “Red Neck Trol ordusu” topuyla tüfeğiyle mizojin, kadın düşmanı bir taarruza geçti.
Trump ise şimdilik o bilinen narsiszmiyle konuşuyor.
Önceki gün verdiği cevap şuydu:
“Ben ondan daha güzelim…”
“O Hödük Amerika” yarışması yapılsa Simon Cowell’den tam not alacak bir cevap.
Cumhuriyetçi rakibine taktığı isim: Bidik Marco
Yine de şu an için kadınlar konusunda yine de ihtiyatlı gidiyor denebilir.
Çünkü kendi partisi içinde kendine karşı çıkan erkeklere karşı daha acımasız.
Florida senatörü Marco Rubio’ya kısa boyundan dolayı “Bidik Marco” adını takıvermişti.
New Jersey valisi Chris Christie için ise daha da insafsızdı:
“Şişko Domuz…”
Kendini eleştiren kadın yazara: ‘Tipim değilsin’
Kendisini eleştiren kadın yazar E. Jean Caroll için de aynen şöyle demişti:
“Tipim değilsin…”
Allah korumuş.
Tipi olsa başına gelebilecekleri düşünmek bile istemezdi..
Onun için üç güzel kadın var: Sophia, Ava ve İvanka
Kendi güzelliğine hayran olduğu biliniyor ama kadın güzelliğini tarif etmek için şahitliğe çağırdığı iki kadın da ilginçti.
“Benim için güzel kadın Sophia Loren’dir, Ava Gardner’dir.
Referanslarından birinin bugün 90’ını geçmiş olması, ötekinin ise artık hayatta olmaması insanın kafasına şu soruyu sokuyor:
“Acaba artık genç ve güzel kadın defterini kapattı mı?”
Eğer öyleyse, Amerikanın bütün kadınlarına “Müjde” diyorum.
Kendinden sonraki en güzel erkek ise İmran Han
Erkek güzelliği konusunda da fikirleri var.
Tabii ki Tanrının yeryüzünde yarattığı en güzel erkek onun için banko Donald Trump’tır.
Ya ikinci güzel erkek?
Pakistan’ın eski başbakanı İmran Han’ı dünyanın en güzel erkeği olarak ifade ediyor.
Dedim ya kendisini yarışma üstü gördüğü için on en yakışıklı diyebiliyor.
Sokağın dilini bilen saçı örgülü kadınlar mı?
Kasım ayına kadar ilginç ve renkli bir seçim kampanyası izleyeceğiz…
Geçen sefer karşısında WASP bir beyaz kadın olan Hillary Clinton vardı.
Onunla savaşmaya terbiyesi pek müsaade etmiyordu.
Ama bu defa karşısında dişli bir kadın savcı var. Sokağın dilini belki ondan da iyi biliyor.
Ve Michelle Obama gibi savaş giysilerini giymiş, saçlarına özgürlük örgülerini yapmış, geçen iki yıl boyunca Amerika’nın bütün taşra kasabalarını dolaşıp kitabını tanıtmak için konferanslar vermiş, insanlarla teke tek konuşmuş bir kadın.
Woody Woodpecker saçlı erkek mi?
Özenle boyanmış sarı saçını sabahları kuaför nezaretinde saatlerce uğraşıp ve uğraştırıp Woody Woodpecker kahkülüne benzeterek alnının üstüne düşüren, üstünden sarkan ceketin düğmelerini bir türlü ilikli tutmayan, bedeni New York’ta kafası Arizona’nın en red neck kovboy kasabalarında kalmış bir fake maço mu…
Burası Amerika…
Hiç belli olmaz.