Ülkemizde EYT’nin (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) hayatımıza girmesini bir fırsat olarak gören işverenler 45+ yaşındaki çalışanları yeni kuşak “genç” çalışanlara tercih etmeye başladı. Peki, bu kararlarından pişman oldular mı?
Sadece ülkemizde değil, dünyanın çeşitli yerlerinde de 50+ çalışanların istihdamı düşerken, işverenlerin aldığı bu karar hızla revize olmaya başladı. Özellikle beyaz yaka’da genç kuşağa bel bağlayan işverenler onların sabırsız, iş beğenmeme, zora gelememe, öğrenmeye kapalı, sadakat duygusundan uzak, fazlasıyla yüksek beklentileri olan ve kendilerini vazgeçilmez gören kişilikleri nedeniyle görece “yaşlı” diye tanımlanan eski ama deneyimli ve sadık çalışanlarını mumla arar oldular.
“Yaş” kavramının göreceli bir anlam taşıdığını düşünüyorum. Evet, yıllar geçiyor ve hepimiz her yıl yeni bir yaş alıyor, bu paralelde deneyim kazanıyoruz. Ama kişinin yaşına değil, o kişinin bilgi ve birikimine odaklanılsa, sadakati ve çalışkanlığı takdir edilse, yaşına rağmen meraklı olması ve gündemi takip edip, kendini geliştirilmesinin işverene faydası görülse hayat herkes için daha kolay olacak.
Hadi gelin 50+ yaş grubunun sahip olduğu değerlere daha yakından bakalım
Genç kuşaklara göre 50 yaş ve üzeri çalışanlar, genellikle daha sabırlı, dayanıklı, çözüm odaklı, bilgili ve liderlik yetkinlikleri gelişmiş bireyler. Ayrıca, hızlı karar alabilme, odaklanabilme, ekibini geliştirebilme ve ilişkileri yönetme becerilerine sahipler. Yıllar içinde karşılaştıkları zorluklar ve krizlerden aldıkları dersler, onları daha güçlü, daha dirençli ve stratejik düşünme kapasitesine sahip hale getiriyor. Üstelik bu çalışanlar, organizasyonları daha ileriye taşıyacak birikimde.
Birçok şirket, 50+ çalışanlarının sağladığı bu değerleri yeniden farkına varmaya başladı ve iş akitlerini sona erdirdikleri çalışanlarını geri çağırma aşamasındalar. Deneyim, hızla gelişen iş dünyasında hala kritik ve önemli bir konu. Ancak işverenlerin daha genç nesilleri tercih etmeleri, bu deneyimi göz ardı etmelerine yol açıyor ve sistemde bir eksiklik doğuyor. Genç çalışanlar, teknolojik gelişmeleri hızla takip edebilen ve yenilikçi yaklaşımlar sunabilen bireyler olsa da yaşanmışlık ve deneyim, iş süreçlerinde fark yaratacak kadar önemli oluyor.
Birlikte daha güçlü olabiliriz: Gençler ve 50+ çalışanlar birlikte verimli olabilir
Genç kuşaklar ile birlikte, deneyimli 50+ çalışanlarının bir arada çalıştığı ekipler, genellikle daha yaratıcı, üretken ve verimli olabiliyor. Araştırmalar, farklı yaş gruplarından oluşan ekiplerin, aynı yaş grubundaki çalışanlardan oluşan ekiplerden daha başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Farklı bakış açılarının ve deneyimlerin harmanlanmasının, inovasyon ve problem çözme süreçlerinde büyük fayda sağladığı net. Örneğin, genç çalışanlar hızlı adaptasyon yetenekleri ve teknolojiye hâkimiyetleriyle yeni çözümler üretebilirken, deneyimli çalışanlar derin bilgi birikimleri ve uzun vadeli stratejik düşünme becerileriyle bu çözümleri hayata geçirebilirler. Böylece, her iki grup da birbirini tamamlayarak daha güçlü, verimli ve uyumlu bir çalışma ortamı yaratabilir.
Sonuç olarak, işverenlerin 50+ yaş grubunun değerini tekrar keşfetmeleri, sadece şirketler için değil, tüm çalışma dünyası için olumlu bir gelişme olabilir. Farklı kuşaklardan gelen çalışanlar arasında kurulan güçlü işbirlikleri, başarıyı beraberinde getirirken, kurum kültürünü de zenginleştirir.
İş yerinde yaş farklılıklarının, verimlilik artışı için bir engel değil, aksine bir fırsat olduğunun kabul edilmesiyle birlikte, gelecekte çok daha güçlü ve uyumlu bir iş gücü ortaya çıkacağı kesin. Üstelik bu iki grubun birbirlerine mentor ve menti desteği vereceğini de düşünürsek nasıl bir değerin ortaya çıkacağını siz düşünün.
“Yaş” gençken de ilerleyen yaşlarda da işverenler için sorun olmamalı. Aksine farklı yaşların birbirine katacağı değer, yaratacağı güç ve sinerji düşünülmeli ve değerlendirilmeli. Ve yaştan bağımsız çalışanların kurum için yaratacağı değer öncelik olmalı.
Yaşam uzuyor, orta yaş kavramı değişiyor. İşverenlerin de bu değişime uyum sağlamasının önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.