Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) ‘Hububat ve Bakliyatta Yağış ve Gelişim Analizi’ başlıklı Kasım 2024 değerlendirme raporu, tarımsal kuraklık nedeniyle tarımsal üretimin geleceğiyle ilgili oldukça endişe verici sonuçlar ortaya koyuyor.

Her yıl biraz daha fazla etkisini gösteren küresel ısınma ve iklim değişikliği bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarımsal üretimi etkiliyor. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yayınladığı son raporunda, ülkemizde azalan yağışların ülke tarımına etkileri aktarılıyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) “Hububat ve Bakliyatta Yağış ve Gelişim Analizi” başlıklı Kasım 2024 değerlendirme raporu, tarımsal üretimin geleceği açısından oldukça endişe verici sonuçlar ortaya koyuyor. Raporu incelediğimizde, tarımsal kuraklığa karşı önlem alınmadığı takdirde uzak olmayan gelecekte ciddi sorunlarla karşılaşacağımız anlaşılıyor.

Raporda, ülke genelindeki yağışların normallerin ve geçen yılın altında kaldığı belirtiliyor. Bu durum, kışlık hububat ekilişlerinden bitki gelişimine kadar birçok alanda olumsuz etkiler yaratıyor. Acaba bizi bu yıl ciddi bir kuraklık tehlikesi mi bekliyor?

Türkiye kasımda geçen yıldakinin yarısı kadar yağış alabildi

TMO’nun verilerine göre, Kasım 2024’te Türkiye genelindeki ortalama yağış miktarı 54,8 mm olarak kaydedildi. Bu rakam, normallerin yüzde 6, geçen yılın kasım ayının ise yüzde 50 altında. Trakya’nın batısı, Kuzey Ege, İç Anadolu’nun orta kesimleri, Muğla, Antalya, Burdur, Isparta, Uşak, Afyonkarahisar, Sivas, Hatay, Şanlıurfa ve Mardin gibi bölgelerde yağışlar yüzde 40’a varan oranlarda azaldı. Özellikle Edirne’de yağışlar, normaline göre yüzde 71 azalarak çiftçiler için ciddi bir alarm durumu yarattı. Buna karşın, Karadeniz ve Akdeniz’de yer yer yüzde 80’e varan artışlar gözlendi. Samsun yüzde 73 artışla yağış oranında lider olurken, bu artışın bölge üreticileri için önemli bir nefes olduğu söylenebilir.

1 Ekim-30 Kasım dönemini kapsayan iki aylık süreçte ise toplam yağış miktarı 81,6 mm oldu. Bu, geçen yıla göre yüzde 44, normallere göre yüzde24’ük bir azalma demek. Özellikle Trakya, İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, yağışların en belirgin şekilde azaldığı yerler olarak dikkat çekiyor.

Güneydoğu Anadolu’da yağış eksikliği, ekimlerin geciktirdi

Yağış eksikliği, kışlık hububat ekilişlerinde gecikmelere yol açtı. İç Anadolu ve Marmara gibi kıraç tarım alanlarının yoğun olduğu bölgelerde, çimlenme oranlarının düşük seviyelerde kaldığı gözlemlendi. Ankara, Konya ve Kırıkkale gibi illerde, kıraç alanlarda bitki çıkışları yüzde 30 seviyelerinde kalırken, sulama yapılan alanlarda bu oran daha iyi bir tablo çizdi.

Doğu Anadolu’da yağışlar normallerde seyrederken, geçen yıla göre yüzde 52 azalma olmasına rağmen bitki çıkışlarında ciddi bir problem görülmedi. Ancak Güneydoğu Anadolu’da yağış eksikliği, ekimlerin gecikmesine ve bitki çıkışlarının yetersiz kalmasına neden oldu. Şanlıurfa ve Mardin’de mercimek ekilişlerinin sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 30 seviyelerinde kalması, bölge çiftçileri için endişe verici bir durum.

Alternatif ürün arayışı hububat üretimini olumsuz etkileyebilir

Kuraklık tehdidi altındaki çiftçiler, alternatif ürünlere yöneliyor. Denizli’de hububat yerine tütün ekimi artış gösterirken, Uşak’ta çerezlik ayçiçeği ekimine geçiş planlanıyor. Ancak bu değişiklikler, bölge bazında hububat üretimini olumsuz etkileyebilir. Konya’da, geçen yıl mısırdan buğday ve arpa ekiliş alanlarına geçişin bu yıl tam tersine döndüğü, Balıkesir’de ayçiçeği ve domates ekili alanlardan hububata, Edirne’de kanoladan buğday ve ayçiçeğine geçişlerin yaşandığı belirtiliyor.

Bu arada, tarlalarda baş belası olan tarla faresinin etkileri de raporda yer buluyor. Konya ve Kırşehir’de yer yer görülen tarla fareleri, Denizli’de çiftçiyi daha fazla zorluyor. Özellikle Denizli’de tarla fareleriyle mücadelede istenen sonuç alınamıyor ve bu durum üretim miktarını olumsuz etkileyebilir.

İklim değişikiğine uyum için planlı ve bilinçli adımlar şart

Raporda, bu yıl mısır ve buğday ekiliş alanlarında artış, arpa ekiliş alanlarında ise azalma bekleniyor. Ancak yağış eksikliğine rağmen çiftçinin, daha maliyetli olmasına ve su kaynaklarını zorlamasına rağmen mısır ve buğday ekimine devam etmesi dikkat çekiyor.

TMO’nun bu değerlendirmesi, tarımsal üretimde sürdürülebilirlik için yağış ve iklim değişikliği etkilerinin daha fazla dikkate alınması gerektiğini vurguluyor. Özellikle bölgesel farklılıkları ve yerel koşulları ön plana çıkaran bir üretim stratejisinin şart olduğu açıkça ortaya konuyor. Yaşanan iklimsel değişikliklere uyum sağlamak için daha planlı, bilinçli ve etkili adımlar atılmalı.

Tarım Bakanı’na soruyorum: Tarım Bakanlığı rakamları ve gerçeklik arasında uçurum var mı?

OVP’de tarım bütçesine büyük darbe: Çiftçiyi daha zor günler bekliyor