Mevcut hayvan sayımızla 2,4 milyon tonluk üretim hedefine ulaşmamız mümkün değil. Aradaki bu farkın ithalatla kapatılacağı aşikâr. Tüm şartlar yolunda gitse bile ithalatın en erken 2030 yılında sonlanabileceğini öngörebiliriz.

Son yıllarda tarımsal üretimin önemli bir parçası olan hayvansal üretimde ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Hayvan sayısındaki düşüş, çiğ süt fiyatlarının yetersizliği ve besi hayvanı sayısındaki eksiklik, sektörü sürekli olarak ithalata bağımlı hale getiriyor. İnsanların protein ihtiyacının büyük bölümünü karşıladığı et ve süt ürünlerine ulaşmak giderek zorlaşıyor. Ancak kamu yönetiminin et üretim ve tüketimine ilişkin açıkladığı veriler, ülkemizdeki vatandaşların özellikle kırmızı et tüketiminde rekor kırdığını söylüyor. Peki, gerçekte durum ne? Gelin, kırmızı etteki durumu birlikte inceleyelim ve kararı siz verin…
Geçen yazıda süt üretimindeki sorunlara değinmiştim. Bugün sofralarımızdan eksik olmaması gereken kırmızı et üretimi ve kişi başına düşen tüketim miktarını ele alacağım. Yazının sonunda kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum: Gerçekten bu kadar et tüketiyor muyuz?

Kırmızı et üretim verileri neler söylüyor?

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine dayanarak Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), en son 2023 yılına ait kırmızı et üretimini 2 milyon 384 bin 47 ton olarak açıkladı. Ayrıca 2024 yılı ve sonraki yıllara dair tahmini veriler Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 yılı bütçe gerekçesinde yer alıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2024-2028 Stratejik Planı’nda belirtilen kırmızı et üretim hedefleri ile 2025 bütçesindeki gerekçesindeki rakamlar arasında önemli bir uyumsuzluk var. Bu 600 bin tonluk fark, önümüzdeki dönemde canlı hayvan ve et ithalatının devam edeceğine gösteriyor.

İthalatla geçici çözüm: Maliyet ve etkiler

İthalata dayalı bu artış politikası, 2010 yılından bu yana 6,9 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş hayvan ve 395 bin ton kırmızı et ithalatına 11,7 milyar dolar harcanmasına neden oldu. Ancak bu kadar yüksek ithalata rağmen hayvan sayısında beklenen artış sağlanabilmiş değil. Üstelik Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı “İddialar ve Gerçekler” bülteninde, kırmızı ette yeterlilik oranı 2021’de %98, 2022’de ise %95,2 olarak açıklanıyor. Bu oranlara bakarsak, aslında ciddi bir üretim sorunumuz yokmuş gibi gözüküyor. Peki, %2-5’lik eksiklik için mi bu kadar çaba sarf ediliyor?

Hedefler ve gerçekler: Planlanan üretim rakamları

Bakanlığın 2024-2028 Stratejik Planı’na ve bütçe gerekçesine göre belirlenen kırmızı et üretim hedeflerine göz attığımızda, mevcut hayvan sayımızla 2,4 milyon tonluk üretim hedefine ulaşmamız mümkün değil. Aradaki bu farkın ithalatla kapatılacağı aşikâr. Tüm şartlar yolunda gitse bile ithalatın en erken 2030 yılında sonlanabileceğini öngörebiliriz.

Tüketim verileri: Gerçekten bu kadar et tüketiyor muyuz?

Kişi başına düşen kırmızı et tüketim verilerine baktığımızda, bu hesaplamalarda sığınmacılar ve turistler hariç tutularak hesaplandığında 2023 yılında kişi başına düşen et tüketimi 28,3 kilo ile rekor kırmış durumda.
Örneğin, 2024 yılında üç kişilik bir asgari ücretli aile yılda 71,4 kilo et tüketiyorsa, ayda 6,0 kilo et satın alıyor demektir. Ortalama et fiyatı 500 lira olarak kabul edilirse, bu aile ayda 3 bin lirayı sadece ete harcamış oluyor. Geriye kalan 14 bin lira ile diğer ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Asgari ücretle geçinen birinin bu kadar ete para ayırabilmesi oldukça zor. Veriler de maaşların et fiyatları karşısında eridiğini ortaya koyuyor. Yılın ilk ayında bir asgari ücretli maaşı ile 43 kilo et alabiliyor iken yılın dokuzuncu ayınca 34 kilo alabiliyor. Son 9 ayda sofrasından 9 kilo et zaten gitti. Bir de önceki yıldan kaybedilen 4,5 kiloyu da eklediğinizde kriz daha da derinleşiyor. Siz bu eti yemiyorsanız birilerinin yediği kesin.

O halde, siz bu eti tüketmiyorsanız kim tüketiyor?

Size sunulan bu rakamlara bakarak, gerçek durumu gözden kaçırmayın. Bütçe verilerini baz aldığımızda halkımızın et tüketiminden bıkmış olması gerekiyor! Ancak gerçek hayatta et kuyruğunda bekleyen insanlar var. Bu tablo, bizlere sunulan verilerden farklı bir yaşam olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Başta sormuştum, gerçekten bu kadar et tüketiyor musunuz?

Kırmızı etin fiyatı 1000 lira olur mu?