Güneydoğu Asya’nın yerli bitkisi olan ve ülkemizde 1994 yılından itibaren hayatımıza giren kivinin üretiminde son iki yıldır bir durgunluk yaşanıyor. Yıllarca ithalatçı olduğumuz bir üründe üretim artışı ile 2019 yılından beri ihracatçı bir ülke konumuna geldiğimiz bir üründe bu yıl ihracatın düşmesi ithalatın artmasını, üretimin neden sabit kaldığını ve ağaç sayısındaki düşüşü inceleyeceğiz.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 1970 yılından itibaren dünyada kivi üretim verilerine baktığımızda 1970 ile 1987 yılları arasında Yeni Zelanda, 1988 ile 1999 yılları arasında İtalya ve 2000 yılından günümüze Çin en yüksek üretim yapan ülkeler. Ülkemizde ilk olarak 1994 yılında bin meyve ağacından elde edilen 7 bin tonla başlayan kivi üretimi 2022 yılında 101 bin ton rekolte ile rekor kırdı. 2023 yılında ülkemizde 89 bin 831 bin ton kivi üretimi yapıldı. Bu üretimin %22,1’i Yalova, %17,9’u Bursa, %13,4’ü Mersin, %13,1’i Samsun ve %8,5’i Sakarya ilimizdeydi. Bu beş ilimiz toplam üretimin %75’ini karşılıyor. Başka bir açıdan baktığımızda Türkiye’de üretilen kivinin yarısından fazlası Marmara Bölgesi’nde üretiliyor.
Komşu ülkelerimizden Yunanistan 1980 yılında bir ton ile başladığı üretimi 320 bin tona ve 1989 yılında bir ton ile başlayan İran üretimini 295 bin tona çıkardı. Bu örnekleri niye verdim. Çünkü bizim kivi üretimimiz de her yıl artış içinde iken son iki yıldır durağanlığa girdi. Bu yıl açıklanan bitkisel üretim 1’inci tahminlerine göre 91 bin ton kivi üretimi bekleniyor. 2022 yılından sonra kivi üretiminde 10 tonluk bir azalma var. Bunun nedeni Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine baktığımızda ilk göze çarpan ağaç başına verim kaybı olarak gözüküyor. 2022 yılında ağaç başına 47 kilo ile en yüksek verimi yakalayan Türkiye’nin, 2023 yılında genel ortalaması 41 kiloya düşüyor. Bu yıl da geçen yıl ile aynı verimin yakalanacağı düşünüldüğünde üretimin yine 90 bin tonlarda olması şaşırtıcı olmayacak.
Ancak asıl sorun başka yerde. 2022 yılında kivi ağacı sayısı 2 milyon 932 bin 218 iken 2023 yılında 8 bin 448 azalarak 2 milyon 923 bin 770 ağaca düşüyor. Toplam kivi ağaç sayısı düşerken meyve veren kivi ağacı sayısı ise bu sürede arttı.
Bildiğiniz gibi meyvecilikte meyve üretimi, meyve veren ağaçların sayısının artmasına bağlı. Kivi üretiminde meyve verme çağına gelen ağaçların üretime katılması ile meyve veren ağaçların artmasına rağmen üretim stabil halde kalıyor. O zaman şu soruyu sormak gerekiyor? Meyve veren ağaç sayısı artmasına rağmen üretim nasıl oldu da sabit kaldı? Çiftçiler neden ağaçlarını söktüler? Çiftçiler neden yeni bahçe tesis etmedi? Kaldı ki tüm üretimi yurt içinde tüketsek kişi başına en çok bir kilo düşüyor. Ülkede gelir dağılımı eşit olmadığı için herkes kiviyi aynı oranda tüketmiyor. Hatta kivinin tadını bilmeyen birçok yurttaşımız olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Demek ki kivi üretimini artırmak gerekir. Ama görünen o ki tam tersi yaşanıyor.
Tüm bunları neden yazdım. Konunun başında biraz bahsetsem de şimdi biraz daha açacağım.
Evet, kivi sonradan ülkemize gelmiş, üretimine başlanmış ve hatta üretim son iki yıla kadar sürekli artış halinde ilerlemiş. Bunlar önemli gelişmeler. İşin önemli kısmı üretimin yetmediği yerde ithalat yapılan bir üründen ihracatçı konumuna geçmiş iken neden 2024 yılının ilk dört ayında ihracatımız %35 azalırken ithalatımız %321 arttı?
Türkiye, 2000 ile 2024 Nisan ayında 54 bin ton kivi ihracatı karşısında 49 milyon dolar döviz kazanırken, aynı dönemde 127 bin ton kivi ithalatına 55 milyon dolar ödedi. İşte bu süreçte 2000 ile 2018 yılları arasında net ithalatçı ülke konumunda olan ülkemiz 2019 yılından itibaren net ihracatçı oldu. 2022 yılında 12,2 bin ton, 2023 yılında 12,5 bin ton ile ihracat rekorları kırdı. İhracatı en çok Rusya, Libya, Romanya, Ukrayna ve İspanya’ya yaptı. Bunlar ülkemiz adına olumlu gelişmeler. Ancak bu yılın ilk dört ayının dış ticaret verilerine baktığımızda durum değişiyor. Bu yılın ilk dört ayında kivi ihracatımız 5,4 bin tondan 3,5 bin tona düşerken, ithalatımız ise 607 tondan 2 bin 555 bin tona çıktı. Bu yılın ilk dört ayında ithalatın tamamı İran’dan oldu. İthalat rakamları ülkemizin kivi ihtiyacını gösteriyor.
38 ülkeye ihracat yapan Türkiye’nin hem yurt içi ihtiyacını hem ihracatını artırmak için üretimini artırması gerekiyor. Komşularımız üretimlerini artırırken bizim yerinde saymamız olmaz. Yoksa ihracatçı pozisyonumuzu kaybederiz. Türkiye’nin önemli kivi ihracatı yapan firmanın yetkilisi ile yaptığım görüşmede ihracatı azalttıklarını ifade etti. Nedeni ise yurt içindeki kâr marjı ile ihracat kâr marjının aynı orana gelmesi ve komşu ülkelerle fiyatta rekabet edememeleriymiş. Fiyatta rekabet edememelerinin en büyük nedeni ise artan maliyetler. Buraya kısa bir parantez açmak isterim. Maliyette artık ürün yetiştirmekten çok, can yakan ambalaj, depolama, nakliye ve işçilik maliyetlerinin çok yükseldiğini ifade etti. Artık sadece ucuza üretmek yetmiyor. Tarla ile sofra arasındaki maliyetleri de düşürmek gerek.
Bunun için çiftçinin bahçe tesisinde hibeler ve sıfır faizle kredilerle desteklenmesi gerekir. Üretim aşamalarında ise desteklerin artırılarak kivi üretiminin maliyetlerini düşürmeliyiz. Aksi takdirde bugüne kadar verilen emeklerle dünya kivi üretiminde 7’nciliğimizi kaptırdığımız gibi her geçen yıl da sıralamadan geriye düşeriz. Benden uyarması.