Süt üretimi sabit kalırken nüfusun ve turist sayısının artması, bir de ülkedeki sığınmacıların varlığı göz önünde bulundurulduğunda, önümüzdeki 3 yıl boyunca süt ve süt ürünleri fiyatlarının ucuzlamasını beklemek hayal olur.

Önümüzdeki ay Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesi ve geleceğe yönelik hedefleri TBMM’de ele alınacak. 2025 yılı merkezi bütçe kanun teklifi kapsamında bakanlık tarafından belirlenen birçok ileriye dönük hedef mevcut. Bu hedeflerden biri çiğ süt üretim miktarının artırılması.

2002 yılında 8,4 milyon ton olan süt üretimi 2020 yılında 23,5 milyon tona ulaştı. Ancak bu tarihten sonra üretim sürekli bir düşüş trendine girdi. Özellikle 2020’nin sonbaharında başlayan ve 2023 Temmuz ayına kadar devam eden düşük çiğ süt fiyatları sürecinde yüzbinlerce süt hayvanı kesime gitti. Bu durum karşısında bakanlık harekete geçmedi çünkü o dönemde süt hayvanlarının kesime gitmesi et fiyatlarındaki yükselmeyi engelliyordu. Ancak bu kısa vadeli çözüm şimdi büyük bir soruna dönüştü: Ana olmadan dana olmaz misali, Türkiye besi hayvanı ve et ithal etmek zorunda kaldı.

Dahası Tarım ve Orman Bakanlığı 2019’dan bu yana sağılan süt hayvanı sayısını açıklamıyor. Bunun sebebi yüz binlerce süt hayvanının kesime gitmiş olması. Hayvancılık Genel Müdürlüğü de bunu bilerek 2024 yılı için çiğ süt üretimini 22,1 milyon ton olarak tahmin etmiş. 2025 yılı için ise bu rakamın 21 milyon 917 bin tona, 2026’da 21 milyon 950 bin tona ve 2027 yılında ancak 22,2 milyon tona çıkabileceği öngörülmüş.

Yani 2020’de ulaşılan 23,5 milyon tonluk üretim seviyesine 7 yıl boyunca yaklaşamıyoruz. Peki, neden süt üretiminde bir artış hedeflenmiyor? Tarım ve Orman Bakanlığı, üretimin artmasıyla birlikte süt fiyatlarının düşmesinden endişe ediyor ve bu nedenle üretimi sınırlı tutmayı tercih ediyor gibi görünüyor. Üstelik bakanlık, sanayiye aktarılan sütün miktarının gelecek yıllarda artmasını öngörüyor.

Ancak bu tablo karşısında şu kritik soru ortaya çıkıyor: Süt üretimi artmıyorsa süt üreticisi gerçekten para kazanacak mı? Bakanlık çiğ süt-yem paritesini 2024-2027 yılları arasında 1,3 olarak öngörüyor. Bu, bakanlık yetkililerinin süt üreticilerinin yeterince kâr elde ettiğini düşündüğünü gösteriyor. Oysa yaz başından beri süt fiyatlarının maliyetleri karşılamadığı sıkça dile getiriliyor.

Diğer yandan süt üretimi sabit kalırken nüfusun ve turist sayısının artması, bir de ülkedeki sığınmacıların varlığı göz önünde bulundurulduğunda, süt ve süt ürünleri fiyatlarının ucuzlamasını beklemek hayal olur. Önümüzdeki 3 yıl boyunca süt ve süt ürünlerinde bir fiyat düşüşü öngörülmüyor. Fiyatların düşmesi için tek yol, maaşların artması gibi görünüyor. Ancak mevcut ekonomik kriz ve düşük maaş artışları düşünüldüğünde, toplum olarak bizi zor yıllar bekliyor.

Özetle, süt üretimi konusunda yapılan planlamalar ve hedefler üreticinin refahını artırmaktan çok fiyat istikrarını korumaya yönelik görünüyor. Ancak bu stratejinin uzun vadede ülke ekonomisine ve tüketiciye nasıl yansıyacağı ciddi bir soru işareti oluşturuyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, süt üretiminin artırılmasına yönelik cesur adımlar atmak yerine, mevcut koşulları korumayı tercih ediyor. Bu tercihin süt sektörünün geleceği açısından ne kadar sürdürülebilir olduğunu ise zaman gösterecek.

Üretici süt fiyatına zam isteyip ‘Aksi takdirde hayvanlar kesim gider’ dedi

Türkiye’nin ‘süt sorunu’ bir türlü çözülemiyor, üretici ineğini kesime göndermemek için zor direniyor

Türkiye’de süt krizi: Üretimden tüketime karmaşık dinamikler