Son bir aydır Türkiye genelinde domatesten bibere, kavundan karpuza, soğandan patatese, antepfıstığından çaya kadar birçok ürünün fiyatlarının düşmesi farklı illerde çiftçi eylemlerine yol açtı. Eylemlerden biri 17 Ağustos’ta Kahramanmaraş’taydı. Domates ve biber üreticileri maliyetlerinin altında satış yapmak zorunda kaldıkları için Kahramanmaraş-Gaziantep kara yolunu kapatarak seslerini duyurmaya çalıştı. Domatesteki sorun artık herkesin malumu; peki biber üreticileri neden sokağa döküldü?
Türkiye’de pul biber denince akla Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Hatay ve Kilis gelir. Her il, kendi baharatlık biberlerinin en iyi olduğunu iddia eder ve bununla ilgili etkinlikler düzenler. Özellikle Maraş ile Gaziantep arasındaki rekabet tatlı bir atışma olarak bilinir. Ancak sofralarımıza lezzet katan bu pul biberlerin yetiştiricisi çiftçiler bugünlerde ciddi sıkıntılarla boğuşuyor.
Ekmeklerini acıdan kazanan bu çiftçiler bir dönüm biber için tarlaya 25 bin ile 30 bin lira arasında masraf yapıyor. Geçen yıl kilosunu 18 ile 20 liraya sattıkları biberi, bu yıl tüccarlar aynı fiyata almak istiyor. Ancak maliyet artışları ve çiftçilerin de artan yaşam maliyetleri göz önüne alındığında, bu fiyatlar çiftçiyi eyleme sürükledi. Görüştüğüm Nurdağı Ziraat Odası Başkanı Kemal Belpınar çiftçilerin ürününü alacak kimsenin kalmadığını söyledi. Düşünebiliyor musunuz? Bir yıl boyunca verilen emekler, milli servet göz göre göre çürüyecek. Çiftçi zararına mı yansın, tarlada kalan ürününe mi?
Çözüm konusunda ne yapılabilir diye sorduğumda, Kemal Bey, “Nasıl ki Tarım Kredi Kooperatifi salçalık domates üreticilerinin ürününü alıyorsa, bizim biberlerimizi de almalı” dedi. Tarım Kredi Kooperatifi’ne bağlı Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış Tarım Kredi Marketleri’nin 4 bin 300 mağazasında bu biberler satılabilir. Bu adım, çiftçilerin fiyatlarını yukarı çekmede ve rekabet yaratmada önemli bir rol oynayacaktır.
Aksi takdirde ne oluyor? Örneğin, Nisan 2020’de, Nurdağı ilçesinde jandarmanın yaptığı bir operasyonda, faturasız olduğu belirlenen yaklaşık 3 ton pul biber ele geçirildi. Aynı yılın ekim ayında yine 3 ton sahte pul biber yakalandı. Yakın zamanda ise Nurdağı’nda bir depoda bozulmuş 60 ton domates ve 15 ton havuç posası bulundu. Tüm bunlar, ürünün hak ettiği değerden pazarlanmadığı için gıda teröristlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Durumu fırsat bilen bu kişiler bizi zehirlemeye çalışıyor.
Bu sadece bir Google aramasıyla elde edilen haberlerden alınmış bilgiler. Daha derinlemesine bir araştırma yapılsa kim bilir neler çıkacak. Bu durum, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün ülke genelinde yapacağı denetimlerle önlenebilir.
Bu konuda atılacak bir diğer adım ise pul biber ihracatına sınırlama getirilmesi. Dünyanın en çok biber üreten üçüncü ülkesine pul biber ithal etmek zaten yakışmazdı. Denetimler kadar, kaçak yollarla ülkeye sokulmaya çalışılan ürünlerin de yol denetimleriyle kontrol altına alınması şart. Ancak en önemlisi, dekara 30 bin lira masraf yapıp zarar eden çiftçinin ürününü yerde bırakmamak için derhal müdahale edilmesi. Bugün çiftçimize sahip çıkmazsak yarın bir gün pul biber ithal etmek zorunda kalırsak şaşırmayalım.
Son olarak, ben yemeğime Hindistan veya Çin pul biberi koymak istemiyorum. Ülkemin çiftçisinin yetiştirdiği yerli ve milli pul biber bana yeter de artar.
Pul biberin acısı çiftçinin cebini yakıyor
Ekmeklerini acıdan kazanan çiftçiler bir dönüm biber için tarlaya 25-30 bin lira masraf yapıyor. Geçen yıl kilosunu 18 ile 20 liraya sattıkları biberi bu yıl tüccarlar aynı fiyata almak istiyor. Bu durum da çiftçileri eyleme yöneltiyor.