“100, 500 ya da 1000 başlık damızlık etçi ırk işletmeleri kurun” çağrısı yapan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı'nın önceliği mevcut çiftçiyi nasıl koruyacağını ve geliştireceğini planlamak olmalı.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genişletilmiş Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı’nda yaptığı konuşmada üyelere “100, 500 ya da 1000 başlık damızlık etçi ırk işletmeleri kurun” çağrısı tarım politikalarımızın uzun süredir yanlış eksende döndüğünün bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu yaklaşım, küçük aile işletmelerinin sırtında yükselen Türk tarımını görmezden gelip, zengin yatırımcılara teşvik sağlamayı hedefliyor. Bugüne kadar verilen hibelerin çoğunlukla parası olana yönelmiş olması, bu çağrının da aynı sınıfsal tercihi devam ettirdiğini gösteriyor.
Katıldığı özel bir televizyon yayınında hayvancılık yatırımları için ucuz kredi vadeden Yumaklı’nın bu açıklamalarının aslında zenginleri hayvancılığa teşvik etmek için bir strateji olduğu şimdi daha net anlaşılıyor. Küçük çiftçiler bu planlarda yine figüran, büyük sermaye ise başrolde yer alıyor.

Küçük üreticiler nerede?

Türkiye tarımının bel kemiği olan küçük aile işletmeleri yıllardır göz ardı ediliyor. Girdi maliyetlerinin her geçen gün arttığı bir ortamda, bu işletmeler ayakta kalmak için yoğun mücadele verirken, hükümetin politikaları zengin yatırımcıların iştahını kabartmaya odaklanıyor. Halbuki yerel ekonomiyi canlandıracak, köyden kente göçü durduracak ve tarımda sürdürülebilirliği sağlayacak çözümler tam da bu küçük aile işletmelerine destek olmaktan geçiyor.
Sayın Bakan, damızlık etçi ırk işletmeleri için kaynak ayırmak istiyorsa, bu kaynaklar neden küçük üreticilere yönlendirilmesin? 10-20 başlık işletmelerle başlayan projeler, doğru bir planlama ve destek mekanizmasıyla kırsaldaki binlerce üreticiyi güçlendirebilir. Ancak görünen o ki, zengin yatırımcılara yönelik bu çağrı, tarım politikalarımızın sınıfsal bir tercih yaptığını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Faruk Çelik dönemindeki çağrının ısıtılmış hali

Yumaklı’nın bu çağrısı eski Tarım Bakanı Faruk Çelik döneminde gündeme gelen ve hedeflerine ulaşamayan damızlık üretim merkez projelerini hatırlatıyor. O dönemde büyük umutlarla açıklanan bu projeler için Bakan Çelik “38 ilimizde damızlık düve merkezi, 31 ilimizde damızlık koç ve teke merkezi, 13 ilimizde de damızlık manda üretim merkezleri oluşturduk. Amacımız, hayvancılık yapan üreticilerimizin, bu merkezlerden aracısız olarak ‘kültür ırk’ değimiz verimli ırklardan uygun fiyatla alması ve hayvancılığı bu şekilde devam ettirmesi. Bu merkezler Türkiye’nin her yerinde oluşmaya başladı. Çok ciddi destekler var. Böylece ucuz mal temin edip hayvancılıkla uğraşan kardeşimiz inanıyorum ki daha hevesle ve şevkle çalışıp daha çok kazanacak. İşte biz üreticimizin daha çok kazanacağı bir hayvancılığı geliştireceğiz” demişti. Ne oldu o projelere? Ya başlamadı ya da yarım kaldı. Neden mi? Gerçek üreticiyi, köydeki çiftçiyi sürece dahil etmeyen bir proje, ne yazık ki kağıt üzerinde kalmaya mahkum.

İthalat mı, üretim mi?

Damızlık etçi ırk işletmelerine yönelik bu teşvik çağrısı yapılırken, hükümetin aynı anda et ve canlı hayvan ithalatına milyarlarca lira kaynak ayırıyor olması ciddi bir çelişki. İthalat politikaları, yerli üreticiyi adeta yok sayarken, dışa bağımlılığı artırıyor. Bugüne kadar 6,9 milyon büyükbaş, 3,2 milyon küçükbaş ve 400 bin ton et ithalatına 11 milyar 750 milyon dolar ödenmesi rağmen Bakan Yumaklı’nın önceliği zenginlere destek çağrısı yapmak değil, mevcut çiftçiyi nasıl koruyacağını ve geliştireceğini planlamak olmalıdır. Gerçi o konuda bir yılın başında bir proje açıkladı ama kendi bile inanmadı demek ki böyle bir çağrı yaptı.

Üreten çiftçi desteklenmeli

Türkiye tarımının geleceği, büyük sermaye gruplarında değil, üretim yapan çiftçilerde yatıyor. Hükümetin zenginlere teşvik sunmaktan vazgeçip, köyde üretim yapan, toprağı işleyen, hayvan yetiştiren küçük aile işletmelerine yönelmesi gerekiyor. Tarım politikalarının temel hedefi, bu kesimi desteklemek ve güçlendirmek olmalıdır. Aksi halde, tarımdaki sorunların ithalatla çözülmeye çalışılması, dışa bağımlılığı artıracak ve çiftçilerimizi tamamen üretim dışına itecektir.
Sayın Bakan’a bir çağrı da biz yapalım: Zenginlere değil, köylüye destek olun. Hibeler parası olana değil, alın teri dökene gitsin. Damızlık etçi ırk işletmesi gibi projeler için kaynak ayırırken, önce küçük aile çiftçilerinin öncelik alması gerektiğini unutmayın. Çünkü bu ülkenin tarımını kurtaracak olan, 1000 başlık işletmeler değil, her köyde üretime devam eden küçük aile işletmeleridir.