Bugünkü yazımda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ziraat Bankası tarafından cuma günü İstanbul’da düzenlenen “Tarım ve Ekosistemi Buluşması” toplantısında Ziraat Bankası’nın bankanın çiftçilere kullandırdığı kredilere yönelik açıklamasını değerlendireceğim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada “Çiftçilerimizin finansman ihtiyacını karşılamak üzere Ziraat Bankamızın kullandırdığı tarım kredilerinin tutarı 480 milyar lirayı aşmış durumdadır. Bu kredi miktarıyla Ziraat Bankası, sektörün kredi ihtiyacının yüzde 75’ini tek başına omuzlamıştır. Bu kredilerden yararlanan çiftçilerimizin sayısı 1,2 milyonu aştı. Ziraat Bankası’nın kullandırdığı tarım kredilerinin yüzde 91’i, yani 435 milyar liralık kısmı, faiz desteği verilen kredilerden oluşuyor. Bu kapsamda 587 binin üzerinde çiftçimizin 110 milyar lira tutarındaki tarım kredisinin faizinin tamamı, devletimiz tarafından ödeniyor. Sübvansiyonlu tarım kredisi kullanan çiftçilerimizin faizlerinin ortalama yüzde 69’luk kısmını yine devletimiz karşılıyor” dedi.
Açıklamayı değerlendirdiğimizde Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 2,3 milyon çiftçinin yarısından fazlasının sadece Ziraat Bankası’ndan kredi kullandığı görülüyor. Bu durum, Türkiye’de her iki çiftçiden birinin borç olmadan üretim yapamadığını gösteriyor.
Ancak kafamı karıştıran diğer unsur ise verilen kredilerin yüzde 91’inin sübvansiyonlu ve bunu kullanan yaklaşık 600 bin çiftçinin olması. Geriye kalan 600 bin çiftçi ise 45 milyar lira kredi mi kullanmış? Çiftçi sayısının çok yüksek olmasına rağmen kullandırılan kredi miktarının çok düşük olması bir çelişki değil mi?
O gün bir diğer konuşmacı ekonominin dümenini elinde tutan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı açıklamada, “Son 20 yıla da bakarsak bu finansman desteğinden yararlanan çiftçi sayımız yaklaşık 6,5 kat arttı ama verilen kredi miktarı da 38 kattan fazla artmıştır” dedi. İşte asıl düğüm burası: Açıklamalar, borçlanan çiftçi sayısının artmasının yanı sıra daha fazla borçlanmadan ülkede üretim yapmanın mümkün olmadığını gösteriyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Mart 2024 tarihli verilerine baktığımızda bugün çiftçilerin bankalara borcunun 644 milyara ulaştığını görüyoruz. Bu borç geçen yılın aralık ayına göre yüzde 10,3, aynı ayına göre yüzde 64,8 artmış. Çiftçinin 20 yıl önce 5,1 milyar lira olan toplam borcu 126 kat artarak 644 milyar liraya çıkmış.
BDDK verilerinde tarımsal kredilerin sektörel dağılımına baktığımızda yerli özel bankaların oranının yüzde 7,3, yabancı bankalar yüzde 10,4 ve kamu bankalarının yüzde 82,3 olduğu görülüyor.
2004 yılında yerli bankaların oranı yüzde 19,3, yabancı bankaların oranı yüzde 0,6, kamu bankalarının oranın yüzde 80,1 idi. Geçen son 20 senede yerli bankaların oranının her geçen yıl azaldığını ve ondan boşalan yeri yabancı bankaların aldığını görüyoruz. Kamu bankalarında önemli bir değişiklik olmamış.
Şu anda ekonomik kriz nedeniyle Ziraat Bankası’ndan kredi kullanım talebi artıyor. Ancak ekonomi rayına girdiğinde yabancı bankaların kredi kullanım payı arttığında ülke toprakları üzerinde bu kadar paya sahip olması sorun yaratmaz mı?
Son 20 senede borçlanan çiftçi sayısının ve borç miktarının her geçen gün artması gelecekteki bir krizin göstergesi. Bugün halı altına süpürdüğümüz bu sorun zaten mevcutların yaş ortalaması 58’i bulmuş çiftçilerin tamamen üretimden kopmasına neden olacaktır.
Sonuç olarak tarımsal hasılanın üçte birini oluşturan bu borç, çiftçinin sırtındaki kambur olarak her geçen gün büyüyor. Bu borcun azalması için çiftçinin para kazanması, daha çok desteklenmesi ve kullandırılan kredilerin yatırıma yönlendirilmesi gerekiyor. Borçlandırarak üretim modelinden vazgeçmeliyiz. Bunu yapmadığımız takdirde ortada ne küçük aile çiftçisi kalacak ne de tüketici ucuza gıda tüketebilecek. Benden söylemesi.
Son bir önemli not:
Ziraat Bankası (büyük ihtimalle) Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kredi kullandırmaya sınırlama getirmesini de gerekçe göstererek, şu anda çiftçilere kredi vermemek için her yolu deniyor.
Verdiği kredinin de yüzde 70’ini kendisine ait kredi kartına yükleyerek çiftçinin mazot, gübre, ilaç vb. harcamalarında kullanmasını istiyor.
Her ne kadar çiftçinin önemli giderlerini mazot, gübre, ilaç, tohum gibi girdiler oluştursa da bu sistemin ciddi sorunları var.
Birincisi, çiftçilerin en büyük girdilerinden biri işçi ücretleri. Verilen krediler bu anlamda işe yaramıyor.
İkinci sorun; mazot, gübre, ilaç vb. harcamaları kredi kartlarıyla yapmak isteyen çiftçilere bayiler ciddi oranda kesinti yapıyor. Bayiler “Ziraat Bankası ödemeleri geç yapıyor” diyerek çiftçilerden yüzde 17’lere varan oranda kesinti yapıyor.
Özetle; bu kredi kullandırma şekli çiftçileri mağdur ediyor. Bu uygulama devam ederse, yüksek faiz uygulamalarına rağmen çiftçiler özel bankalara özellikle de yabancı özel bankalara yönelecek demektir.