Biraz önce Ortaköy’de arkadaşlarla sohbetteydim. Yazıyı yetiştirmek için erken kalktım. Aslında sohbet çok da güzeldi. Arkadaşlar yazar olarak gizli yaşamımı bilmediklerinden erken kalkmam onlara benimle biraz dalga geçme fırsatı verdi. Yok onlardan gizlemeye çalıştığım gizli bir ilişkim varmış yok görüştüğüm adam evli olduğundan onlardan saklıyormuşum gibi geyikler yaptılar.
Ortamımız çok güzel olduğundan ve üstümüzde biraz rakının getirdiği rahatlık da olduğundan onlara sadece gülümsemekle yetindim. Bu rahat tavrımın ben ayrıldıktan sonra hakkımda daha fazla dedikodu yapmalarına sebep olacağından emindim ama onu da kafaya takacak değilim herhalde. İçki içileceğini bildiğim için arabamı almamıştım. Taksiyi İstanbul’da o saatte, üstelik Ortaköy’ de mucizevi denecek kadar çabuk buldum. Eve gelmeden önce yakınlarda bir kafeden double shot bir espresso da aldım. Kahvemi alırken de bir arkadaşın ‘Biliyor musunuz bu fenomenler güzellik salonlarından sonra kafelere de el atmış’ lafını hatırladım.
Bu ne iş ya, artık kahve alırken bile acaba para aklanmasına yardımcı mı oluyoruz diye de mi düşüneceğiz yani. Pes artık vallahi. Bu cahil tiplerin bizleri düşürdüğü hale bakar mısınız?
Eve gelir gelmez rahat kıyafetler giydim ve soft caz eşliğinde espressomu yudumlayarak yazıya oturdum. Kedim rahatsız olmasa canım sigarillo da çekiyordu ama onu sinirlendirmeye de gerek yoktu.
Aslında Ortaköy’deki geceyi Amerika’dan business eğitimini tamamlayıp yeni dönen Serap arkadaşımız için düzenlemiştik. Serap kara para aklanma süreçleri üzerine bir master tezi de hazırlanmıştı ve bu konuda bize çok ilginç şeyler anlattı gece boyunca. ‘Arkadaşlar bilmem duydunuz mu Arjantin’e yeni devlet başkanı seçilen Javier Milei Merkez Bankasını kapatmak istiyor. Philadelphia’daki okuldan arkadaşlarla benim için düzenledikleri veda yemeğinde bu konuyu konuştuk. Kara para aklama süreçleriyle ilgili benim gibi inceleme yapmış bir arkadaş ‘aslında bunu Türkiye de yapabilir’ dedi.
Serap ‘Arjantin’deki delinin yapacağıyla Türkiye’nin ne alası var ki’ diye sorduğunda, o gece arkadaşı ‘Vallahi öyle görünüyor ki Türkiye’de şu an ortada döndüğü söylenen kara para miktarı yüzünden Merkez Bankası aslında asıl işleri arasında olan para arzını kontrol etme gücünü neredeyse elinden kaçırma sınırına geliyor. Sana bir şey söyleyeyim mi Serap, bunu şaka sanabilirsin ama şu anda Türkiye’de kara para aklamak için özel mekanizmalara ihtiyaç yok gibi, sadece ülkenin normal vatandaşı olmanız yetiyor neredeyse. Yani insanlar gündelik hayatlarında normal para harcadığında bile aslında kara para aklıyor gibiler’ cevabı vermiş.
Serap konuşmayı aktardıktan sonra ‘Evet arkadaşım birkaç gün önce orada bana bunu söylemişti. Onunla konuştuktan sonra ben de rakamlara baktım. Resmi rakamlarda bile Merkez Bankası’nın kontrolü dışında olabilecek para miktarı çok büyük gibi görünüyor. Merkez Bankası’nın kapatılması tabii ki bir şaka, ama böyle giderse merkezi otorite ekonomi üzerindeki kontrolü tamamen kaybedebilir’ dedi.
Birkaç yıl önce iç mimar olarak çalıştığım şirkette bana verilen şoför arkadaş ile konuştuğumda, bana her defasında ‘Etrafta dolaşan herkes fakirleşiyor lafına siz hiç kanmayın. Herkeste para var ve bunu da rahat harcıyorlar’ derdi.
Serap’ın anlattıkları ile şoför arkadaşın söylediği bir arada düşünüldüğünde kayıtlara geçen, devletin kontrolü koruması altında yaşanan hayatlar dışında buna paralel ve kaynağının ne olduğu belli olmayan bir hayat da yaşanıyormuş izlenimi doğuyor.
Bu köşenin başlığından da anlaşılacağı gibi ben geceleri bol gezen bir kadınım. Ben ve arkadaşlarımın hepsi profesyonel yaşamı olan insanlarız ve Türkiye şartlarında hiç de kötü sayılmayacak paralar kazanıyoruz. Bazılarımızın aileden gelen parası da var. Bizler bu duruma rağmen artık gece çıktığımızda dikkatli seçimler yapmaya başladık, çünkü etraf inanılmaz derecede pahalı. Ama buna rağmen gittiğimiz her yerde çok genç insanların kalabalık gruplar olarak bile çok düşünmeden bolca paralar harcayabildiğini görüyoruz.
Bu etrafta dolaşmakta olan ve kaynağı da meçhul olması gereken paraların kime ait olduğu ve nasıl piyasaya sürüldüğü ortaya çıkarılmadan ne devletin ne de bizler gibi işi gücü belli insanların rahat olabilme imkanı var.
Şimdi fenomenler için açılan davalara baktığımda onlara bazı cezalar verileceğini görmekte birlikte o oynadıkları paraların aslında kime veya kimlere ait olduğu da kolay ortaya çıkacak gibi gözükmüyor maalesef.
Affedin beni, biliyorum biraz karamsar oldu bu yazı ve aslında rahatlatıcı olması beklenen bir köşeye de yakışmamış olabilir. Ama ben de bu gece dinlediklerimden sonra çok dolmuş durumdaydım, bunu sizinle biraz sohbet olarak kabul edin, ne olur bu defalık.