Geceleri çıktığımızda birçok mekanda arkadaşlarla karşılaşıyoruz. hele bir de uzun süredir görüşmediklerimizle rastlaşırsak sohbet sohbeti açıyor. Siz isterseniz İstanbul’un fenomeni deyin, ister kişiliği, birçok insan hakkında aramızda kaynatıyoruz. Sohbetler bu şekilde geliştiğinde konu ne yapıp edip daima bir şekilde Deniz Akkaya’ya geliyor.

Çoğumuz onun bir türlü sakinleşemeyen bir huzursuzluğu olduğunu düşünmekteyiz. Sanki attığı her adımla, söylediği her lafla skandalların sınırında dolaşmasa rahat edemeyecekmiş gibi bir tavrı var. 

Ha şu da var, konuşulmak arzusunu anlarım tabii ki, Deniz Akkaya da yaptıklarını sadece bu kaygıyla yapıyor olsaydı bunu da anlardım. Ama ortada bunu aşan bir durum var galiba.

Sanki başına gelen her tatsız olayı daha da tahammül edilmesi zor bir düzeye çekmek için özel uğraşıyormuş, bundan da zevk alıyormuş gibi davranıyor kadın.

Kendi açtığı bu kadar çok cephede aynı anda çarpışmaktan nasıl yorulmuyor, bitkin düşmüyor, bunu anlamak benim için çok zor.

Örneğin biliyorsunuz geçen mayıs ayında Deniz Akkaya’nın 16 yaşındaki kızı A.Ö.’ye şiddet uyguladığı iddiası ortaya atılmıştı. İddialar sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı. Deniz Akkaya hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. Düzenlenen iddianamede Deniz Akkaya’nın kızı A.Ö.’yü silahla kasten yaralama’ suçundan 1 yıl 6 aydan 4 yıl 6 aya kadar hapsi talep edildi. İddianamede Akkaya’nın kızı A.Ö. hakkındaki şikayetinden vazgeçtiği aktarıldı. Dosyanın kamu davasına dönüşmesinden dolayı Akkaya hakkında iddianame düzenlediği ve İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği belirtildi. İddianame kabul edilirse Deniz Akkaya’nın önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkması bekleniyor.

Bu olup biteni bilin dedim de Akkaya ile kızı arasında neler yaşandığını da bir hatırlayın. Deniz Akkaya mayıs ayında evde tartıştığı kızı tarafından balkona kilitlendiği için polis çağırmıştı. Akkaya karakolluk olduğu kızını “Burnu sürtsün” diyerek devlet korumasına verdiğini açıklamıştı. Bu süreçte yaşanan her şeyi tabii ki kaçınılmaz biçimde X hesabından paylaşan Akkaya kızının odasında ikinci bir cep telefonu bulduğunu söyleyerek sitem etmişti. Peşpeşe paylaşımlar yapan Akkaya eski eşini de hedef alarak kızıyla zaman geçirmediğini ve ihtiyaçlarını karşılamadığını ileri sürmüştü. Ünlü isim geçenlerde de kendi izniyle devlet korumasındaki kızını baba Efe Önbilgin’in yanına göndermişti. 

Yani demek istediğim işte bu. Diyelim ki aile  içinde bir tatsızlık oldu. Normal insan ne yapar, daha da büyütmeden bir şekilde tatlıya bağlamak için uğraş verir değil mi. Ama Deniz Akkaya katiyen bunu istemiyor. Ne olduysa oldu bir şekilde tatlıya bağlansın da ben de biraz  kafamı dinliyeyim demesi filan hiç yok. 

Aksine o sosyal medyayı var gücüyle kullanarak, paylaşımlarına hız kesmeden devam ederek kızıyla özel mesajlarını filan ifşa ediyor. Hatta bir mesajda Akkaya’nın kızını zorla spora göndermeye çalışarak küfrettiği de görülebiliyor. Acaba kadın tartışmadan kavgadan özel zevk mi alıyor, bunun için mi böyle büyütüyor her konuyu diye düşünüyorum. Biraz tanıyanlar bile onun bu durumuna, öfkesine mantıki bir açıklama getiremiyor ama hemen hepsi Akkaya’nın mücadelelerini okumanın bile kendilerini yorabildiğini söylüyor.

Son olayda aile içinde bütün bunlar yaşanırken Deniz Akkaya kendisine durup dururken yeni bir cephe daha açtı sanki özellikle arayıp bulmuş gibi. 

Ben seyretmedim ama Fatih Portakal galiba Sözcü televizyonunda Akkaya hakkında bazı yorumlarda bulunmuş. Akkaya şimdi sosyal kavgalarının radarına bunu da hemen aldı. Onun yaptığı yorumlara sinirlenmiş olabilir, bu çok da normal ama o bunu ifade etmekle yetinemiyor. Birçok isimle ilgili kara defteri olduğunu söyledikten sonra ‘Ben de şimdi Fatih’in eşini nasıl aldattığını mı anlatayım’ diye bir mesaj da attı. Şimdi aslında üzerinde fazla durulmasa belki unutulup gidecek bir konunun inanılmaz stresli asap bozucu yeni bir kavgaya dönüştürülmesi anlamına gelmiyor mu bu. Şimdi Fatih Portakal da susmayacağına göre yeni konular açılacak ve de Akkaya belki de kendini yepyeni bir kavganın içinde bulacak.

Bu benim anlamama imkan olmayan bir hayat tarzı. Ben bir kavganın bir tartışmanın içine girsem de bir süre sonra içimi bir şekilde rahatlatmak  ve stresimi atmak, unutup rahatlamak isterim, bu olmazsa yaşayamam, ama Deniz Akkaya ise stres olmazsa, kavgaları büyümezse sanki yaşayamayacakmış gibi davranıp duruyor. Onun birçok insan hakkında geçmişten tuttuğu kara kaplı defterleri olduğuna ben gerçekten inanıyorum ve bunları yeri geldiğinde ortaya çıkarıp kendini kavganın içine hemen atabiliyor.

Hatırlayın, bir süre önce Dilan Polat olayı patladığında da böyle olmuş ve Deniz Akkaya o olayın içine de bir şekilde enteresan sözlerle katmıştı kendini. İstanbul’da geceleri bir yerde karşılaşsak kızı sakinleştirmeye ve hayata yeni bir bakış açısına davet etmeye uğraşacağım, o kadar üzülüyorum kadının bu ağır stresli yaşamına. 

Bundan hoşlanıyor gibi olsa da bunun kendisini çok yıpratacağını da bence unutmamalı.