Benim gecelerimde ve duyduğuma göre başkalarının gecelerinde de popüler olmaya başlayan ve yaygın oynanan yeni bir oyun var.
Oyunun adı ‘fenomen avcılığı’.
Anladığım kadarıyla hemen herkesin Engin-Dilan Polat ve ‘Bahar-Nihal kardeşlerden sonra sıranın kimlere geleceği konusunda bir fikri var.
Ve çoğu insan bu fikri üzerine iddiaya girmeye bile hazır. Yani anlayacağınız şu anda tutuklu olanlardan sonra hakkında soruşturma açılacak fenomenin hangisi olacağı üzerine bir tür şans oyunu oynanmaya başlandı İstanbul gecelerinde.
Sonuçta fazla bilinçli ve fazla akılı olmadıkları her hallerinden belli ve bence tuzağa düşürülmüş olan genç insanların geleceği hakkında olduğu için bu oyundan fazla hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Ama yine de arkadaşlarımla bahse tutuşmaktan kendimi alamadım. Bundan sonra suçlanacak ismin hangisi olacağı oyununa ben de katıldım. Bu bahis oyununda kaybedenler doğru ismi bilip de kazanana bir şeyler ısmarlayacak.
Neredeyse bütün arkadaşlar yaklaşık bir aydır Polat çifti dedikodularıyla yatıp kalkıyordu. Bu nedenle şimdi de bu fenomen avcılığı oyunu bana şaşırtıcı gelmedi.
Bahse tutuşmaya katılan özelikle kız arkadaşlarımın çoğunun amatör bir özel dedektifmiş gibi davranması dikkatimi çekti.
Sadece bazı fenomenleri dikkatle izlemekle kalmamışlar. Hayatlarında bu işe girmelerine yol açabilecek gelişmeler, bağlantılar varsa onları da bulup çıkarmışlar.
Burada yeri geldiği için benim de çok ciddi bir cinayet ve polisiye roman tutkum olduğunu açıklamalıyım. Bu türü okuma tutku ve hobisi bende tasarım konusunda master yapmak üzere Parson’s School of Design’a gittiğim yıl New York’ta oluşmuştu. Şehirde polisiye roman üzerine uzmanlaşmış kitap dükkanlarına gittiğimde müşterilerin çoğunun benim gibi kadın olduğunu görüp şaşırmıştım. Daha sonra özellikle orta yaş kadınların polisiye türünün asıl kitlesi olduğunu da bir dergiden okumuştum.
Yani anlayacağınız benimle fenomen avcılığı oyununda bahse girecekler özellikle okuduğum kitaplardan kapmış olabileceğim özel dedektiflik sezgilerimden korkmalı.
Zaten soruşturulan 600 fenomen olduğu da biliniyor. Bunlardan hangisinin sırada olduğunu ve bahse tutuşurken öne sürdüğüm ismi burada açıklamayacağım. Çünkü bu bir suçsuzun suçlanması ihtimalini de içerdiğinden etik olmaz. Ama tutuştuğum bahsi benim kazanacağıma eminim.