Daha önce birkaç kez yazdığım için biliyor olmalısınız, benim evim İstinye Park’ta.
Şu an burada kiralar o kadar yüksek ki ev babamdan kalmamış olsa kolay kiralayabilmek artık mümkün değil. Bu yüzden sitemize bitişik AVM’deki dükkanlar da daha çok lüks peşinde olan müşteriye hitap ediyor. Ben canım biraz sıkkın olduğunda AVM içinde dolaşmayı çok severim. Lüks kavramına alışık bir kadın olmama rağmen dükkanlardaki fiyatlar da akıl alır gibi değil.
Cumhuriyet gazetesinde Faik Erdemli 1 milyon 370 milyon liraya satılan kabanı yazmadan önce onu dükkanında görmüştüm. Gerçekten harika kesimi olan dokununca bile insana harika duygular veren bir kabandı. Ama gayet tabii ki bu kadar parayı verecek halim yok.
Kabanı gördükten sonra ve haberi çıkmadan önce lüks tanımının nasıl değişmekte olduğunu düşündüm. artık markasını bağıran, ben pahalıyım sloganını gözümüze sokan mallar lüksün bilinçli tüketicisi tarafından tercih edilmiyor.
Zenginler artık sessiz lüksten yana gibiler. Yani gösterişli olmayan zarif ve kalitenin sade ve incelikli ifadesi olan kıyafet ve mallar tercih edilmeye başlandı.
Böyle ürünler gayet tabii ki büyük ustalık eseri oluyor. Bu kaban da vikunya yününden üretilmiş. Daha önce incelediğimden artık biliyorum vikunya (vicugna vicugna) Güney Amerika’ya özgü, ormansız ve yüksek rakımlı bölgelerde yaşayan bir otlayan hayvan türüymüş.
Ender bulunan bir hayvanın tüyü olduğundan, gördüğüm kadarıyla dikimi de ustalık gerektirdiğinden belki bu parayı hak ediyor olabilir. Ama bu sadece çok özel insanların almaya yeltenebileceği bir ürün.
Sadece zengin olmak yetmeyebilir bunu arzulamak için. Ayrıca galiba benim eski zengin diye tanımladığım sınıftan olmak da gerekiyor olabilir. Yeni zengin hak etmediği paraları hızla ve kolay kazanan yeni tür insanlara deniyor, dolayısıyla eski zenginle neyi kastettiğimi anlamışsınızdır.
Bu tür insanlar dünyadaki gelişmeleri, trendleri yakından takip eden rafine zevkleri olan insanlar olmalı. Lüks tüketimleri gayet tabii ki var ama onlar görgüsüz zenginler gibi pahalıyım diye bağırıp markasını teşhir edenin değil daha ince daha rafine daha kaliteli lüksün peşine düşüyor artık. Bu sınıf artık bağıran markayı teşhir eden kişileri aralarında görmek dahi istemiyor olabilir.
Ben bu yüzden mağazada bir tane satılan ve ikisinin de alıcı beklediği söylenen bu kabanları kimlerin almak isteyebileceğini gerçekten merak ediyorum. Benim anlayışıma uyan bu rafine zevkli sessiz lüksün ve kaliteli hayatın peşindeki insanların kimler olduğunu siz de merak etmiyor musunuz? Ama o insanlar burada tarif ettiğim anlayışa sahip olduklarından büyük ihtimalle kendilerini de tanıtmayacaktır sanıyorum. Açıkçası tanıtırlarsa hayal kırıklığı yaşarım.