İngiliz kralı Charles’ın eşi Camilla ile birlikte, İngiliz basının yazdığına göre ‘kanser tedavisini bile yarıda kesip’ Avusturalya’yı da kapsayan bir geziye çıkacağını 12 Ekim tarihinde ‘Meğer kralın prostatı bile asilmiş’ başlıklı yazımda söylemiştim.

Kraliyet ailesinin yaşamını benim kadar yakından ve ciddi takip eden bir yazara sahip olduğunuz için çok şanslısınız, işi o yazıda  bırakmadım, gezide neler yaşandığını da yakından takip ediyorum.

Açıkça söylemem gerekse ben kralın bu gezisinde bazı olaylar olacağını bekliyordum, ama bunların daha çok kralla eşi kraliçe Camilla arasında yaşanacağını düşünmekteydim. İngiliz kraliyet muhabirlerinin umudu da bu yöndeydi. Eğer bu olursa her türlü kraliyet skandalını çok seven bu gazeteciler için her şey çok güzel olacaktı.

Gezinin Avusturalya ayağında bazı olaylar  oldu ama kraliyet ailesi içinde işler normaldi, yani Camilla ile Charles arasında görünürde bir sorun yok gibi.

Ama Kral’ın Avusturalya’da beklendiği gibi karşılandığını söylemek pek mümkün değil.

Ülkenin Aborjin halkının haklarını savunan bazı aktivistler kral ve kraliçeye hayli sert protesto gösterileri yaptı. Hatta bir senatör Kral Charles’ı jenositle bile suçladı. Kraliyet çifti ülkeye geldiklerinde onların suratına gülümseyen bir Aborjin temsilcisinin bile Charles’e ‘Seni kralım  olarak istemiyorum’ diye bağırdığı, bu tür olayları büyütmeyi  pek seven Avusturalya tabloid gazeteleri tarafından iyice vurgulandı.

Toplum içinde terbiyeli  hatta utangaç davranışlarıyla bilinen kralın durup dururken soykırımla suçlanmayı nasıl karşıladığı resmen bilinmiyor ama gezinin fotoğraflarından kralın bu işten pek hoşnut olmadığı net görülebiliyordu.

Avusturalya’nın monarşi yönetiminden ayrılıp cumhuriyet olması yönünde ciddi bir eğilim olduğu zaten biliniyordu ama yine de İngiliz kralının ülkeyi bu ilk ziyaretinde olay olabileceğini nedense kimse pek düşünmemişti.

Kral için nedense sanki olay çıksın diye özel seçilmiş gibi Sydney’deki ‘Aborjin mükemmelliği ulusal merkezi’nde düzenlenen törende daha önce ülkenin parlamentosunda yaptıkları etkin protestoyu da hatırlatan Aborjin hakları savunucuları törene kısa konuşma yapmak için katılmış olan kralı hayli yüksek sesle protesto etti.

Kraliyet ailesinin halkla ilişkilerini düzenleyen kişiler ellerinden geldiğince ‘bazı protestolara rağmen’ kralın bu ziyaretinin Avusturalya halkının krallarına olan sevgisini gösterdiğini söylediler ama bu protesto keyifleri oldukça bozdu.

Daha sonra meşhur Opera binasının önünde yapılan ve diğerinin aksine sakin ve nazik havalı, yüksek katılımlı geçen törenin kralın ziyaretinin daha güzel bir özeti olduğunu söylüyor kraliyetin adamları. Protesto edilmekten fazla hoşlanmayan ve bu gibi durumlarda ne yapacaklarını pek bilemeyen kraliyet ailesinin daha sonraki gezilerini daha dikkatli, daha kontrollü  planlatacağına eminim ben. Gezide yaşanan bu ‘aksamanın’ kraliyet personeli içinde bir değişime yol açıp açmayacağı ise henüz beli değil.

Türk medyasının ilk ve tek ve de büyük ihtimalle de sonuncu İngiliz kraliyet muhabiri olarak bu gelişmeyi de yakından takip edeceğime inanabilirsiniz.