Saraçhane'den Taksim'e yürüyüşten neden bir saat beklenip vazgeçildi? Saat 10.00 ile 10.50 arasında nasıl bir mesajlaşma trafiği oldu? Soruların yanıtı ayrı. Kesin olan şu: İlk düğme yanlış iliklenince CHP Saraçhane'de bocaladı.

Saraçhane, saat 09.30…

Yenikapı metro istasyonundan Saraçhane’ye binlerce kişi yürüyor. 1 Mayıs’ı kutlamak dışında akıllarında bir soru daha var. Taksim’e yürünebilecek mi?

Bazıları Özgür Özel’in yürüyüşüne engel olunmayacağını düşünüyor. Bu görüş genelde Tayyip Erdoğan’ın diyalog zeminini pekiştirmek için barikatı kaldırtacağı fikrine dayanıyor. Özel’in önünün açılacağını, böylece Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın geri plana itileceğini dillendiren de var.

Bir o kadar da yürüyüşe izin verilmeyeceğini düşünenler var. “Birinci partinin liderinin içinde bulunduğu kortej nasıl bir müdahaleyle durdurulacak” sorusuna odaklanmışlar.

Saat 10.00… Saraçhane meydanındayız, kalabalık 7-8 bin kişi. CHP bayraklıların çok az olması dikkat çekici. “CHP kafaya koysaydı bu meydan kalabalığı almazdı” diye geçiyor aklımdan; bu yetersizlik değil tercih olmalı.

Özel ve İmamoğlu alana geliyor. İnsanlar yürüyüşe ne zaman başlanacağını merak ediyor. Düzenleyiciler de öyle düşünüyor olmalı. DİSK’in otobüsünden kortej düzenine geçilmesi için anonslar yapılıyor.

Saat 10.50… Özgür Özel, yanında Ekrem İmamoğlu ile alanda açıklama yapıyor. Uzun açıklamasında “Taksim bugün özgürleşmezse yarın özgürleşir” cümlesi dikkat çekiyor. Taksim’e yürümeyeceğini üstü kapalı ilan etmiş oluyor. Araca binip gidiyor.

Kalabalık bir şeyin farkında değil. Tanıyanlar “Hakan bey ne zaman yürünecekmiş” diye soruyor. “Sanmam, gitti” diyorum, anlam veremiyorlar.

Bir saattir resmen devam eden mitingde otobüsten kortej oluşturma komutları dışında tek bir konuşma yapılmamış, slogan atılmamış. Alana DEM Parti otobüsünden kesintisiz yapılan Kürtçe türkü yayınının ezgileri hakim. Düzenleme komitesi de belli ki miting değil, yürüyüş organize edeceğini düşünmüş. “Yürüyüşten neden bir saat beklenip vazgeçildi, saat 10.00 ile 10.50 arasında nasıl bir mesajlaşma trafiği oldu” sorusunun yanıtını öğrenmek mümkün olmuyor…

Saat 11.10… Polis barikatının önüne bir grup geliyor.

Saat 11.20… DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu kalkan duvarının önüne gidip polislerle konuştuktan sonra dönüyor.

Saat 11.30… O ilk grup polis kalkanlarına bayrak sopalarıyla hücum ediyor. Gazla karşılık veriliyor. Sonrası malum…

Şimdi öncesine dönelim.

Yeni siyasetin iki taraf için ilk sınavı

Bir 10 yıl var ki sendika ve partiler çok eleştirseler de Taksim’deki hukuksuz 1 Mayıs yasağını zorlamıyordu. 31 Mart seçiminden sonra Arzu Çerkezoğlu 1 Mayıs için Taksim’de yasağa uymama işareti verdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer DİSK’e destek verdi. Güçlü destek ise Özgür Özel’den geldi. CHP’lilerde yıllardır sineye çekilen yasağı zorlamakla ilgili bir beklenti yoktu. Genel başkan bir mesaj yayınlar, parti örgütü yasaklanmamış bir gösteriye eklemlenebilirdi her zamanki gibi. Pekala geçer giderdi. Kılıçdaroğlu hep öyle yapardı.
Özel riskli yolu seçti.

Erdoğan izin vermezse ortamdaki bazı grupların barikatı zorlayacağı tartışılmazdı ve oldu. AK Partili medya “provokasyon” diyerek Özel’i asıl diyalog kurmak istediği muhafazakar seçmen önüne atabilirdi; akşamki yayınlara bakın, bu da oldu.

Saraçhane mitinginden önce doğal olarak, hassas bir dengede yeni bir siyaset kuranların bir planı vardır diye düşünülüyordu. Yazının girişinde görüşlerini aktardığım miting katılımcılarının kurduğu mantığın altı boş değildi.

Ben de Saraçhane’ye yeni siyaset zemininin ilk testine tanık olmaya gitmiştim. Sonuçta bir lider uzlaşmacı görünürken hukuksuzlukta ısrar etti: Diğeri sözünü havada bırakarak yapamayacağı işe kolları sıvadığını, dolayısıyla blöf yaptığını göstermiş oldu. İlk sınav iki taraf açısından da olumlu geçti. Yolun sonu demek için ise henüz çok erken.

Anlamsız bir kaygı

Yeni siyaset CHP açısından riskli, her an çatlamaya aday, ama doğru bir tercih. Ezber bozmuyorsanız oyun kuramazsınız, karşı tarafa oy verenlerin dikkatini de çekemezsiniz, iletişim kuramazsınız. Yüzde 25 cam tavan böyle oluştu. Özel’in tercihi tam isabet.

Bununla birlikte Erdoğan-Özel arasındaki görüşmeden bir gün önce politikanın çökme ihtimali var. Risk sadece Erdoğan’ın olası tavrında da değil. Asıl parti içinden yeni siyasete gelen basınç etkili. Nitekim Canan Kaftancıoğlu’nun Taksim’e yürünememesi üzerine yaptığı açıklama tam olarak kaygılanılan o basınca iklim yarattı bile.

Bizim eski rijit solcu ortamlarda diyaloğa girmeme tavrı “Dik durduk” diye izah edilirdi. Negatif kalma konforunun havalı mazeretidir bu. Oysa 31 Mart’ın iki süper starı İmamoğlu ve Yavaş’ın karşı tarafla kurduğu angajmansız iletişimden ders almak gerekiyor. “Yeterince solcu görünmüyorum” kaygısının anlamı yok. İletişim gücü solculukla çelişmez.

Hukuk dışı 1 Mayıs yasağına karşı diretmek yanlış değildir, haktır.

1 Mayıs duruşunu erteleyecekseniz ertelersiniz. Yürüyecekseniz de yürürsünüz.

Burada sorun, deneyimlerle kurgulanan siyaseti barikata hücum edenlerin yarattığı inisiyatife teslim etmek. Saraçhane’de olayları yukarıdan izleyen kalabalığın o barikata hücum etmek ya da onaylamakla ilgisi yoktu.

Sayıları 100’ü bile bulmuyordu. Ama ortamda CHP genel başkanı olduğu için yaratılan algı ülke çapında oldu. Oysa aralarında tek CHP’li genç yoktu. CHP yönetiminin de belli ki bir planı yoktu. Yine de teselli niyetine tekrarlamak gerekiyor: Ana siyaset yolları büyümek hedefli olarak doğru seçilmiş.