Kıbrıs Türkiye’nin milli davasıdır. Çünkü orada kardeşlerimiz Türkler yaşar ve onların geleceğini sağlam temellere oturtturmak bizim görevimizdir. Ve çünkü o ada Türkiye ana karasının güvenliği için hayati önem taşır. Ve Türkiye’nin büyük özverilerle yaptığı maddi ve manevi yardımlar bu amaçla yapılmaktadır.
O adanın Türklerinin kendi devletleri, kendilerine has demokrasileri, kültürleri ve gelenekleri vardır. Ama son yıllarda Kıbrıs Türklerinin demokratik, siyasal, sosyal ve kültürel dokuları dış müdahalelerle çok zarar gördü. İşte Türkiye’nin yoğun çabalarına rağmen Kıbrıs Türk halkının Ankara’nın sıcak bakmadığı Tufan Erhürman’ın yüzde 63 gibi ezici bir çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilmesinin altında yatan gerçek de bu…
Bizler rahmetli Rauf Denktaş’ın ellerinde yetiştik. Rauf bey Ankara’da sürgündeyken biz de rahmetli oğlu Raif Denktaş’la Ankara Koleji Lisesinde beraber okuduk. Rauf bey bizlere babalık etti. İlişkilerimiz vefat edene kadar da mükemmel bir seviyedeydi. Yani kimse bize Denktaş ve Kıbrıs davamız konusunda ahkam kesmesin.
Ankara’da bazıları bu seçim neticelerini Türkiye’ye vurulan büyük bir darbe olarak gördüler. Hatta Devlet Bahçeli KKTC Parlamentosunun seçimleri iptal edip Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye katılmasını istedi… Ama Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kapıları kapatmadığı gibi Ankara’nın Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz ve Erhürman ile dayanışma içinde olacağını açıkladı. Kaliteli bir siyasetçi ve lider olduğunu bildiğimiz Erhürman ise kendisine yakışanı yaptı ve Türkiye’ye yönelik gayet olumlu açıklamalar yaptı.
Bu seçim neticesi ile Kıbrıslı Türk kardeşlerimiz Ankara’ya kırmızı değil sarı kart gösterdi. İşlerin er geç bu safhaya geleceği yıllardır belliydi. Kıbrıs’a atanan Türkiye Büyükelçilerinin KKTC valisi gibi hareket etmesinden tutun siyaset üzerine Ankara’dan uygulanan baskılar çok ciddi kızgınlık ve dargınlık yaratıyordu. Hele hele yolsuzluklara karışmış ve Kıbrıs uyuşturucu mafyası ile ilintili bir kişinin Lefkoşeye Türkiye büyükelçisi olarak atanması gerçekten Ankara’ya Kıbrıslı gözünde çok puan kaybettirmiş. Bunları neden kimse Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a söylemedi? Başbakan olmadan önce Faiz Sucuoğlu beni Külliyede ziyaret etmiş ve bu konuları onunla enine boyuna tartışmıştık. Sonra benim KKTC’de yakın arkadaşlarımın çabaları ile Faiz bey önce Ulusal Birlik Partisi (UBP) başkanı sonra da başbakan oldu. Faiz bey yine benimle buluştu ve Kıbrıs’ın sorunlarını gerçekçi bir şekilde masaya yatırdık. Ama birileri Faiz beyi al aşağı etti ve Ankara’nın sıcak baktığı kişiler göreve getirildi. İşte o andan itibaren Denktaşımızın kurduğu UBP tepe taklak oldu.
Bu seçimlerde Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz, devletin bazı birimleri, milletvekilleri, belediye başkanları hatta sendika liderleri adaya akın ettiler. Türkiye kökenli (yanı adaya ihraç ettiğimiz) Türkleri etkilemeye ve seçimleri Ersin Tatar’a kazandırmaya çalıştılar. Ama görülüyor ki Türkiyeli Kıbrıslıların bir kısmı bile “artık yeter” dedi.
Türkiye’nin ağır ekonomik krizi de KKTC’ye yansıyınca ve halk perişan olunca Erhürman zaferi kaçınılmaz oldu.
Şimdi ne olacak? Kimse dramatik bir şey beklemesin. Federasyon sevdalıları bunun bir çıkmaz sokak olduğunu biliyorlar. Federasyon lafları laf olarak kalacaktır. Biraz zaman gerek.
Erhürman’ın bundan sonra yönetimini oluştururken atacağı adımlar çok önemli. Alt kademelerinde bulunan açıkça Türkiye düşmanlığı yapan kişilerden uzak durması herkesin hayrına.
Ama bu seçimler KKTC’de erken parlamento seçimlerini getirecektir. Bu da UBP için çok kötü haber.
