Ah, ten uyumu! İlişkilerde en çok konuşulan, ama bir o kadar az anlaşılan kavramlardan biri. “O elektrik ya vardır ya yoktur” derler. Birbirinize bakıp duruyorsunuz ama yıldırım düşmüyor, gök gürlemiyor. Peki bu durumda hemen bavulları toplamalı mı?

Ten uyumu, partnerlerin arasındaki fiziksel ve duygusal çekimin birleşimidir. Yani sadece teninizin birbirine değdiğinde verdiği his değil, aynı zamanda bu temasın sizi nasıl hissettirdiğidir. Gözlerinize baktığında kalbinizin hızlanması, dokunduğunda zihninizdeki “Bu doğru kişi” hissi… İşte bunların toplamına ten uyumu diyoruz.

Ama dikkat! Ten uyumu sadece “ilk bakışta aşk” değildir. Bazen yavaş yavaş gelişebilir, bazen de biraz “bakım” gerektirebilir.

Bir ilişkide ten uyumunun eksik olduğunu hissediyorsanız hemen panik yapmayın. Bu, ilişkinizin “öleceği” anlamına gelmez.
Ten uyumunun çoğu zaman duygusal bağ ile de ilgisi vardır. Partnerinizle duygularınızı, beklentilerinizi ve ihtiyaçlarınızı açıkça konuşmanız gerekir. Ten uyumu, bazen fiziksel ya da psikolojik sorunlar nedeniyle eksik hissedilebilir. Bazı çiftler, fiziksel temas konusunda yeterince bilgiye veya pratiğe sahip olmayabilir. Uzmanlar, bu konuda çiftlere rehberlik edebilir. Bu arada biriniz “hızlı ve tutkulu” diğeriniz “yavaş ve romantik” seviyor olabilir. Bu, uyum eksikliği değil, sadece bir “ritim farkı”dır.

İlk birkaç denemede işler beklediğiniz gibi gitmediyse hemen panik yapmayın. İnsan vücut dili bir Google Maps değil, bazen yolunu kaybedebilir. Birkaç kez deneyip hâlâ “yanlış yola giriyorsa” o zaman düşünmek lazım: Acaba aranızda çekim yerine statik elektrik mi var?

Ten uyumu, herkes için farklıdır. Kimi için bu, elektrik çarpmış gibi bir histir; kimisi için ise sabah birlikte kahve yaparken çıkan küçük dokunuşlarda hissedilir. Ama eğer partnerinizle aynı radyo kanalında değilseniz, sinyal aramak bir süre sonra yorucu olabilir. Belki de siz Türk Sanat Müziği, o ise Metallica frekansında yayın yapıyordur!

Şimdi gelelim şu can alıcı soruya: Ten uyumu olmadan ilişki yürür mü? Eğer birlikte Harry Potter maratonu yaparken gözleriniz doluyorsa, aynı anda pizzanın kenarını yemeyi seviyorsanız, belki de bir şansınız daha vardır. Ancak fiziksel uyum, o ilişkinin “mayasıdır.” Maya tutmadıysa ekmek kabarmaz derler.

Eğer her temasınızda “kardeşimsi” bir hisse kapılıyorsanız, ilişkiniz sadece “arkadaşlarla maç keyfi” modunda ilerliyorsa, sürekli “ne o ya yoksa terapidemiyiz” düşüncesiyle yaşıyorsanız durum pek de iyi değil demektir.

İstifa dilekçesi yazmadan önce son bir test yapayım içim rahat etsin diyorsanız beraber bir hafta sonu kaçamağı planlayın. (Sabah yataktan kalkarken içinizden “yine mi bu” demiyorsanız umut var demektir.)

Espriler yapın, küçük flörtleşmeler yaratın. Hatta partnerinizle bir tango kursuna yazılın. Eğer sürekli birbirinizin ayağına basıp sinirleniyorsanız “ritim” eksik olabilir. Ama dans bittiğinde hâlâ el ele yürüyorsanız, bir şans daha hak edebilir. Ya da bir sabah birlikte uzun bir kahvaltı yapın. Göz göze gelince ne hissettiğinize bakın. Hâlâ tostunuza Çokokrem sürmek yerine birbirinize mi bakıyorsunuz, yoksa gözleriniz telefona mı kayıyor?Hâlâ içinizden “Bu kişiyle her şey eğlenceli” diyorsanız, uyum potansiyeli var demektir. Ama sıradan şeyler bile tahammül edilemez oluyorsa, tehlike çanları çalıyor olabilir.

Bir akşam tüm teknolojiden uzak kalın (TV, telefon, internet yok). Sadece konuşarak ve birlikte vakit geçirerek bir geceyi doldurabiliyor musunuz? Eğer sıkıntıdan saat sayıyorsanız, belki de “enerji” eksikliği var. Ama derin bir sohbet size zamanın nasıl geçtiğini unutturuyorsa, işler yolunda demektir. İstifa dilekçesini yazmadan önce tüm bu testleri uygulayın. Belki de düşündüğünüzden daha uyumlusunuzdur ya da belki bu testler sizi o kapıdan “nazikçe” çıkmaya ikna edecektir. Eğer o kıvılcım dönmüyorsa, belki de doğru kişi değildir.

Ten uyumu, bir ilişkiyi “Netflix orijinali” gibi heyecanlı kılar. Ama eksikse, ilişki “TRT belgeseli” tadında ilerleyebilir. Partnerinizin dokunuşları, bakışları ve sesi size huzur ve heyecan verebilmeli. İlk başta yokmuş gibi görünse bile, zamanla dokunarak, konuşarak ve paylaşarak uyumu geliştirebilirsiniz. Ten uyumunun temelinde, partnerinizle olan duygusal güveniniz yatar. Kendinizi tamamen rahat hissettiğinizde, fiziksel çekim de güçlenebilir.

Ten uyumu, çalışılabilir bir kavramdır ama zorlamayla inşa edilemez. Belki o “elektriği” bulamayabilirsiniz, ama bu sizin veya partnerinizin “eksik” olduğu anlamına gelmez. Doğru partnerle, doğru çabayla ten uyumu çok daha gerçek ve güçlü bir bağa dönüşebilir. Ama olmuyorsa da bazen vedalaşmak en doğru seçenektir. Unutmayın, aşk bir yolculuktur; durağınızı iyi seçin! Eğer hâlâ iç sesiniz “Bu uyumsuzluğu görmezden gel” diyorsa kendinizi kandırmayın. Hayat kısa, aşk ise biraz kıvılcım ister! Kısacası o dokunuşlar bir şey ifade etmiyorsa belki de vedalaşma vaktidir. Çünkü unutmayın, “sözleşmeyi feshetmek” de bir özgürlüktür!