Aslında bu yazıyı Can Yaman’ın katıldığı televizyon programında bir İspanyol kadın hayranına stüdyonun arka tarafını gösterip “Arka odaya geçelim mükemmelliğimi kanıtlayayım” dediği zaman yazacaktım. Ancak bugün yarın derken Yaman Sicilya’da arabasıyla yol alırken kendisini çeken bir hayranının telefonunu alıp yere atmasıyla tekrar gündeme geldi ve yeni bir açıklama yaptı. Daha önce bu konuda yorum yapanları sert bir şekilde eleştirip “Görüşmemek üzere” diye bitirmişti paylaşımını.
Bu kez açıklaması daha makuldu:
“Elimizden gelenin en iyisini yapmak için her gün çalışıyoruz ve bu nedenle sık sık strese giriyoruz. Set gece 1’de bitiyor ve dışarıda foto çektirmek için insanlar beni bekliyor. Yorgunum ve ertesi gün yine çok erken kalkıyorum, bu yüzden fotoğraf çektirmek için duramıyorum ve sadece ‘Merhaba’ diyorum. Bazıları beni kötü adam gibi gösteriyor. Gerçekten üzgünüm. Günün 24 saati enerji dolu bir çocuk olmadığımı ve yenilmez olmadığımı hatırlatmak isterim. Ara sıra bedenim acıdan titriyor ve sonraki günler için dinlenmeye ve konsantrasyona ihtiyaç duyuyor. Çünkü set bitince iş orada bitmiyor, geri dönüp ertesi gün için çalışıyorum ve gece 4’te yatıyorum. Varlığınızı ve sevginizi her zaman takdir ediyorum, ancak şunu anlamalısınız ki ‘Hayır’ dediğimde sebeplerim var.”
Sanırım akıl verenleri megalomanca tavır ve çıkışlarına bir nokta koyup profesyonel bir açıklama hazırlamış. Ancak bu açıklama bile yalnızca kendine odaklandığını, hayranlarından da onun düşünceleri, duyguları ve arzularıyla ilgilenmesini beklediğini gösteriyor. Leo DiCaprio’nun bu hayranlığı hissetmek için sürekli 25 yaş altı süper modellerle çıktığını düşünüyorum.
Can Yaman da aslında pek çok ıssız adamdan biri. Aşırı şişirilmiş bir benlik duygusu, empati eksikliği ve yoğun bir hayranlık ihtiyacı içinde olan bu erkekler çekicilikleri ile pek çok kadını etkilemeyi başarıyor. Dikkat ettiyseniz olumsuz veya eleştirel yorumları doğrudan bir saldırı gibi algılıyorlar. Çünkü her eleştiri dışarı yansıttıkları mükemmellik duvarında bir delik açıyor.
Issız adamların önemli bir özelliği size (ister hayranı, ister sevgilisi olun) bir nesne gibi davranmaları. Neden sevgiyi ve ilgiyi hak ettiğinizi anlayamıyorlar. Kendi ihtiyaçlarını ve isteklerini en önemli şey olarak gördükleri için, çoğu zaman sizin kendi arzularınızı tamamen görmezden geliyorlar.
2021’de yapılan bir araştırma, aslında ıssız adamların kendilerini bu kadar beğenmelerinin altında büyük bir güvensizliğin yattığını ortaya koyuyor. Anlayacağınız bir anlamda bu güvensizlikle bir başa çıkma mekanizması oluşturuyorlar. Bu güvensizlik özellikle kaçıngan bağlanma tarzı olan kişilerde kendini gösteriyor. Çocuğunu öpüp koklamayan anneler var ya, aslında birer ıssız adam yetiştiriyorlar. Tıpkı Afrika atasözünde olduğu gibi köyün sevmediği çocuk büyüdüğünde o sevgi ve sıcaklık için köyü yakıyor.
Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, yakınlığı bağımsızlık kaybıyla ilişkilendiriyor ve sonuç olarak, biri çok yaklaştığında geri çekilme eğilimindeler. Şimdi dikkat: bu kişileri duygusal yakınlık, duygularının kontrolünü kaybetme, eleştirilme ve kendilerini boğulmuş veya bağımlı hissetme gibi durumlar tetikliyor. Siz de bu çekici, sevgi dolu ve cömert adamın ne kadar bencil, çıkarcı ve kibirli olabildiğini görüp şaşırıyorsunuz. Kendinizi değersiz ve kafası karışmış hissediyorsunuz.
Böyle bir ıssız adamın cazibesine yakalanmak kolay. Ancak şunu bilmek lazım. Bu kişi kendi ihtiyaçlarının ve isteklerinin karşılandığından emin olmak için sıklıkla başta gaslighting olmak üzere çeşitli manipülasyon taktikleri kullanıyor. Önce müthiş bir aşk bombardımanı ile hızla yakınlık ve güven oluşturuyor. Artık istendiğinizden ve takdir edildiğinizden eminsiniz ve ona bağlanıyorsunuz. Ne de olsa “Hayatımda hiç yaşamadığım duyguları sen yaşattın, iyi ki sonunda karşıma çıktın” diyor. Issız Adam filmindeki Alper ile Ada’nın aşklarının başlangıcını düşünün. Sonrasında soğuk, bencil yüzü ortaya çıkıyor.
Gaslighting, ilişkilerinde sıklıkla kullandıkları ve onlara güç hissi veren bir psikolojik manipülasyon biçimi. Bunun kurbanı olduğunuzu anlamak genellikle zor çünkü genellikle kendi duygularınızı ve gerçekliğinizi sorgulamanıza neden oluyor. Sevgilinizin siz öyle olduğundan emin olduğunuz halde daha önceki bir konuşmanın gerçekleştiğini inkar etmesi veya sizi incitmek için yaptıkları bir şeye tepki verdiğinizde duygularınızı geçersiz kılması gibi. Kendinizi her şeye aşırı tepki verip vermediğinizi sorgularken, tartışmaya girdiğinizde her şeyin sizin hatanız olduğunu varsayarak veya nedenini tam olarak anlamadan her şey için özür dilerken bulabiliyorsunuz.
Farkında olmanız gereken en önemli nokta sürekli en baştaki ilişkiyi yakalamaya çalışmanın, o ilk tanıdığınız erkeği geri getirmeye uğraşmanın beyhude bir çaba olduğu. Bunun geçici bir dönem olduğunu düşünmeyin. Bir ıssız adamla ilişkiyi sürdürmek, aşırı hayranlık duyma ihtiyaçları, sert eleştirileri, empati eksikliği ve derin güvensizlikleri nedeniyle zor olabiliyor. Eğer kendi psikolojiniz bozuluyorsa zorlamaya gerek yok. Zaten size hiçbir zaman gerçekten yatırım yapmamış biri mutlulukla sizi bırakıp bir sonraki parlak nesneye geçiyor. Tabii ayrılığı kendileri istemiş gibi gösteren bir hikaye yazarak. Size de belki sadece “he he” diyerek onu ıssızlığına terketmenin mutluluğunu yaşamak düşüyor. Kimbilir.