Instagram’da beden olumlama hareketi hızla büyüyor. Ama bu hız treni her an kazalara sebebiyet verme potansiyeli taşıyor. Artık aşırı obez kadınlar popüler kültürde yeni bir yer buluyor. Bu kadınlar özgüvenleri ve bedenlerini sevmeleriyle birçok insanın hayatına dokunuyor. Ama ne dokunma; ortalama 2-4 milyon Instagram takipçisiyle değme influencerlara taş çıkartıyorlar.
Beden olumlama hareketi insanların bedenleriyle barışık olmasını ve toplumsal güzellik standartlarına uymayan bedenlerin de kabul edilmesini amaçlıyor. Bu hareketin başlarda pozitif bir amaçla, insanların bedenleriyle daha sağlıklı ve mutlu bir ilişki kurmalarına olanak tanımak için ortaya çıktığı bir gerçek. Bu anlamda toplumda genellikle zayıflıkla eşleşen ‘ideal beden’ algısının değişimi sevindirici. Obez kadınların kendilerini oldukları gibi kabul edip bunu sosyal medyada milyonlarla paylaşması birçok insanda cinsellik algısının da dönüşmesine yol açıyor. Farklı bedenlerin de cinsellikte sağlıklı, tatmin edici ve çekici olabileceğini artık daha çok insan fark ediyor. Bu kadınlar cinsel özgüvenleriyle bedeni nasıl algıladığımızın cinsel yaşamımızda ne kadar etkili olduğunu takipçilerine gösteriyor. Kendine güvenin ve bedeni olduğu gibi kabul etmenin bir sonucu olarak cçinsellik daha sağlıklı bir hal alıyor. Tabii ki bedenini sevmek ve cinsel çekiciliğini keşfetmek her beden tipinde mümkün ve değerli bir yolculuk.
Ancak benim üstünde durduğum bunlardan daha uç örnekler. Bu hareket son yıllarda hızlı bir şekilde genişleyerek ve popülerleşerek aşırı obez bedenleri dahi “ideal” olarak yüceltmeye başladı. Sosyal medyada karşımıza çıkan öyle örnekler var ki durum “beden olumlama” değil, “beden gerçeklerinden kaçınma.”
“Beden gerçekçiliği” (body realism) veya “beden nötrlüğü” (body neutrality) yaklaşımları insanların bedenlerine karşı daha nötr veya gerçekçi bir bakış açısı geliştirmesini savunuyor. Beden nötrlüğü kişinin bedenine daha az odaklanarak sağlıklı olmayı ve iyi hissetmeyi ön plana çıkarıyor. Beden gerçekçiliği ise beden olumlamanın sağlık risklerini zaman zaman göz ardı etmesinden dolayı eleştiriler getiriyor.
Beden gerçekçiliği kişinin sağlığını ön planda tutuyor ve fiziksel görünümden bağımsız olarak sağlıklı yaşam sürdürmeyi savunuyor. Bilindiği gibi aşırı obezite ciddi sağlık riskleriyle birlikte geliyor. Kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, diyabet gibi kronik hastalıklar aşırı kiloyla doğrudan ilişkili.
Beden olumlama hareketinin bu tür sağlık riskleri olan beden tiplerini yüceltmesi beden olumlama hareketinin temel amacından sapmasına neden oluyor. Burada sorun sağlıksız bedenlerin “normalleştirilmesi” ve hatta bazı durumlarda “yüceltilmesi.”
Elbette ki herkesin kendi bedenine saygı duyması gerektiği savunulabilir; fakat bu saygı sağlıksız alışkanlıkların özendirilmesine dönüşmemelidir.
Bu beden gerçeklerinden kaçınan kadınların takipçi sayılarını gördükçe çekici bulunmalarında başka psikolojik bir durum olabilir mi diye düşünmeden edemiyorum doğrusu artık. Bazı erkekler için aşırı obez kadınlara duyulan çekim sadece yüzeyde görülen bir estetik beğeninin ötesine geçiyor; bu tercih derinlerde yatan psikolojik ihtiyaçlarla şekillenen bir bağlanma biçimini işaret edebiliyor.
Kişilik yapısının temel taşları olan çocukluk deneyimleri, aile yapısı ve geçmiş ilişkiler, insanların ilişkilere ve beğenilere dair gelişen algılarında büyük bir rol oynar. Bu anlamda şişman kadınları çekici bulan bazı erkekler aslında zihinsel düzeyde daha derin bir güvenlik ve korunma arayışında olabilir.
Psikolojide bazı teoriler, bedensel formun duyusal deneyimler ve bilinçaltı algılarla sıkı sıkıya ilişkili olduğunu öne sürer. Bu bağlamda dolgun bir bedenin sıcaklık, besleyicilik ve şefkat gibi niteliklerle özdeşleştirildiği düşünülür. Dolgun bedenler, bilinçaltında anne figürüyle ve onun sunduğu güvenli sığınakla bağlantılı olabilir. Çocukluktan itibaren zihinsel ve duygusal anlamda gelişen bu algılar, erkeklerin şişman kadınlara olan çekimlerinde de kendini gösterebilir. Zira beden formu burada yalnızca fiziksel bir tercih olmaktan çıkar ve bireyin kendini daha emniyette, daha huzurlu hissetmesini sağlayan bir güven kaynağı haline gelir. Dolgun bedene sahip kadınlar erkek için yalnızca fiziksel bir çekim değil, aynı zamanda derin bir duygusal bağ kurma fırsatı olarak anlam kazanmasına yol açabilir. Bu durum, şişman kadınlara duyulan çekimin yüzeysel bir estetik tercihten çok daha fazlası olduğunu gözler önüne seriyor. Çekim hisleri ve estetik algılar aslında yalnızca yüzeyde gözlemlenebilecek kadar basit değil.
Sonuç olarak, beden olumlama hareketi, insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine katkı sunabilirken, aşırıya kaçıldığında ciddi sağlık riskleri içeren beden tiplerinin “moda” haline gelmesine de yol açabiliyor. 60’ların ikonik ismi Twiggy’nin incecik bedeni ve maskülen tarzı o dönemin güzellik anlayışını şekillendirirken, 2000’lerin sonunda Kim Kardashian ile birlikte bambaşka bir bedensel ideal popüler hale geldi. İnce bir bel ve belirgin geniş kalçalarla tanımlanan bu figür, kadın bedeninde yeni bir standardın habercisi oldu. Bugün ise tablo daha da ilginç; sosyal medya platformlarında milyonlarca takipçisi olan ve büyük beden bedenlerini gururla sergileyen kadınlar var.
Bu noktada denge sağlıklı bir beden algısı yaratmaktan geçiyor. 10Haber’de yer alan bir haberde 24 yaşındaki Fransız öğrenci Mathieu’nun sakal ekimi sonrası sonuçtan memnun kalmayınca hayatına son verdiği yer aldı. Yani dismorfofobisi hayatına mal oldu.
Dismorfofobi bir kişinin bazı duygusal ihtiyaçlarıyla başa çıkmak için fiziksel görünüşüyle ilgili abartılı veya hayali kusurlara yoğun şekilde odaklanması durumu. Bu bozukluk sıklıkla estetik kaygılar veya kusurları gizlemek için aşırı uğraş, cerrahi müdahalelere başvurma, sosyal ortamlardan kaçınma gibi davranışlarla kendini gösterebiliyor. Bu genç gibi aşırı şişman kadınlar da dismorfofobi sahibi diye düşünüyorum. Ancak vücutlarını fetiş haline getirerek bu rahatsızlıklarını saklamaya çalışıyorlar. Sağlıklarını hiç düşünmeden! Oysa önemli olan “gerçekçi beden farkındalığı.” Özellikle de söz konusu sağlıksa. Yoksa yakında bir dirhem et bin ayıp değil bin hastalık örter günlerine geri döneceğiz.