Seksle ilgili en yaygın yanlış inançlar sağda solda uçuşuyor. Çoğu da arkadaş muhabbetlerinden, forumlardan, TikTok yorumlarından sızıyor.
The Wall Street Journal’ın ilişkiler üzerine yazan köşe yazarı Elizabeth Bernstein son yazılarından birinde bu konuyu ele alıyor.
İşte en çok konuşulan doğru bilinen yanlış; MİT 1: ‘Daha Çok Seks = Daha Çok Mutluluk’ Bu düşünce tamamen yanlış! Her çiftin cinsel ihtiyaçları birbirinden farklı. Bazıları daha sık seks ister, bazıları daha seyrek. Üstelik bir çift için “ideal sıklık” zamanla da değişiyor; yaş, ilişkinin süresi, hastalıklar ve stres bu ritmi etkiliyor.
Bu yıl Nature Reviews Psychology dergisinde yayımlanan ve 279 çalışmanın incelendiği geniş kapsamlı bir derlemede, haftada ortalama bir kez seks yapan çiftlerin hem ilişkilerinde hem yaşamlarında daha doyumlu olduğu görüldü. Daha az yapanlara göre daha mutlu oldukları gibi, şaşırtıcı şekilde, daha fazla fazla yapanların mutluluğu da artmıyor. Araştırmacılara göre bunun nedeni şöyle olabilir: Haftada bir seks, bağı ve yakınlığı korumak için yeterli. Daha fazlası ise rutinleşip yorucu hâle gelebiliyor.
Ayrıca “seks sonrası parıltı” diye bir kavram var. Araştırmalar, çiftlerin seks sonrası birkaç gün boyunca ilişkilerinden memnun olduklarını gösteriyor. Yani çift olarak yakın hissetmek için illa her gün seks yapmak gerekmiyor.
MİT 2: ‘Fanteziler Paylaşılmaz, İçinde Tut’ Aman aman! Toplum bizden “fantezi olarak sadece mum ışığında romantik banyo” bekliyor. Gerçek dünyada ise insanların %97’si bambaşka bir fantezi dünyası kuruyor.
Kinsey Enstitüsü’nün araştırmacısı Justin Lehmiller fanteziler üzerine en kapsamlı çalışmalardan birinin sonuçlarını “Tell me What you want” isimli kitabında yayımladı ve diyor ki: “Fantezini paylaşmak ilişkiyi bozmaz; çoğu zaman güçlendirir.”
Fanteziler gerçekleşmek zorunda değil; zaten çoğu sadece zihinsel bir oyun alanı. Ancak paylaşmak çiftin yakınlığını artırıyor, yatak odasını renklendiriyor, iletişimi kuvvetlendiriyor.
Yine de benden söylemesi , tabii ki her fantezi paylaşılmak zorunda değil. Mesela, partnerinin en yakın arkadaşıyla ilgili bir fantezin varsa… Eh, onu kalbine gömüp orada bırakmak ilişki sağlığı açısından daha mantıklı olabilir.
MİT 3: ‘En İyi Seks Spontane Olandır’
Filmlerdeki çılgın sahneleri bir düşünün: İki kişi bir anda tutuşur, duvarlara çarpar, düğmeler yırtılır… Peki gerçek hayat? İş, trafik, çocuk, kayınvalide, kredi kartı ekstresi…
Araştırmalar planlı seksin, spontane seks kadar hatta bazen daha iyi olduğunu gösteriyor. Planlamak, bekleyiş ve heyecan yaratıyor. Ayrıca ‘sen önceliğimsin’ mesajı veriyor.
Düşünün: Hayattaki tüm önemli şeyleri planlıyoruz. İlk buluşmalarınızı hatırlayın. Parfüm, iç çamaşırı, heyecan… Spontane değildi; müthiş planlanmıştı! Ama siz spontane zannetmiştiniz. Bu yüzden seksi planlamaktan utanmayın; ona ‘randevu’ deyin, ‘buluşma’ deyin, ‘kaçamak’ deyin.
Seks hayatı bir “yapılacaklar” listesi değildir. Doğrusu-yanlışı, normali-anormali, “haftada şu kadar”ı yoktur. İletişim, merak, birbirini anlamaya çalışma ve en önemlisi esneklik vardır. Unutmayın: Başkalarının yatak odası sizin standartlarınızı belirlemez.O oda sadece size özeldir.
