İster evli olun ister bekar, seks mutluluğunuz için tek yol değil, eğlenceli bir alternatif. Seks aşurenin içindeki ceviz ya da kuru üzüm gibidir. Olmazsa tabak eksik değil sadece farklıdır. Bazı insanlar bu tadı aramaz, bazıları için vazgeçilmezdir.

Cumartesi günü sizlerden gelen soruları yanıtlarken önüme gelen bir soru dikkatimi çekti ve biraz daha ayrıntılı bir cevabı hak ettiğinden konuyu bugüne bıraktım. On yıldır mutlu bir evlilik sürdüren bir çift, birbirleri olmadan hayatlarını hayal bile edemiyor. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, iki yıldan uzun süredir sevişmiyorlar. Bana yazan 42 yaşındaki kadın, 55 yaşındaki kocasının diğer kadınlara ilgi duyduğu için kendisiyle sevişmek istemediğinden endişelenerek aylar geçiriyor. Kocası iş stresi nedeniyle artık seks yapmak istemediğini söylüyor. Şimdi kadın bana soruyor: Evlilik için seks şart mı?

Öncelikle kabul edelim. Seks, insan beyninde adeta bir serotonin ve dopamin festivali yaratıyor. Mutluluk hormonları fışkırıyor, stres azalıyor ve kendinizi sanki hayatın zirvesindeymişiz gibi hissediyorsunuz. Ama dikkat edin, bu bir şart değil; aynı tatmin duygusunu leziz bir tatlı yerken de yaşayabilirsiniz. Çikolata fondü, yanlış sevgiliyle seksten çok daha tatmin edici olabilir!

Vücudumuz biyolojik olarak üremeye programlanmış. Seks türümüzün devamı için önemli bir araç. Ama günümüz dünyasında, üreme dışında da bir sürü şey yapıyoruz. Netflix izliyoruz, kariyer peşinde koşuyoruz, kedilerimizle konuşuyoruz. Seks, biyolojik olarak faydalı olabilir, evet. Kan dolaşımını artırır, bağışıklık sistemini destekler, hatta uyku düzeninizi bile düzeltir. Ancak haftada üç kez yoga yapmak veya açık havada yürüyüş yapmak da benzer faydalar sağlayabilir. Bu arada sadece ilişkisi olanlar için konuşmuyorum. Bekar biriyseniz de , “Ama hayatımda seks yok, ben eksik miyim” diye düşünmeyin. Hayır, eksik değilsiniz. Meditasyon, egzersiz, ya da sadece sevdiğiniz bir diziye kahkaha atmak bile beyninizde benzer mutluluk hormonlarını tetikleyebiliyor. Yani seks, mutluluğunuz için tek yol değil, ama eğlenceli bir alternatif olabilir.

Tabi ilişkiniz varsa veya evli biriyseniz, seksi ilişkinizin “yapıştırıcısı” olarak görmeniz gerekebilir. Ancak burada kritik nokta, sıklık değil, kalitedir. Yani yılda bir ama çok heyecan yüklü bir an mı, yoksa haftada üç ama tamamen sıkıcı bir rutin mi? Seçim sizin.

Bir ilişkiyi bir tabak aşureye benzetebiliriz. İçinde sevgi, saygı, güven, iletişim ve tabii ki tutku gibi birçok malzeme var. Ama bu malzemelerden biri eksik olursa bu mutlaka tabağı “yarım” yapar mı? Belki tadı biraz değişir, ama aşure hâlâ aşuredir. Seks, bu aşurenin içindeki tatlı bir ceviz ya da kuru üzüm gibi olabilir. Olmazsa, tabak eksik değil; sadece farklıdır. Bazı insanlar bu tadı aramazken, bazıları için o malzeme vazgeçilmezdir. Bu tamamen çifte ve onların ihtiyaçlarına bağlı.

Seks birçok çift için sadece fiziksel bir eylem değil, duygusal bir bağ kurma şeklidir. Ancak bu herkes için geçerli bir formül değil. Bazı insanlar için seks bir ilişkinin merkezindeyken; diğerleri için sevgi dolu bir dokunuş, derin bir sohbet ya da birlikte geçirilen kaliteli zaman daha anlamlıdır.

Burada önemli olan, her iki tarafın da aynı “ihtiyaç haritasında” buluşmasıdır. Eğer taraflardan biri için seks bir bağ kurma aracıysa ve diğeri için pek de önemli değilse işte o zaman çatışmalar ortaya çıkabilir. Seksin olmaması bir ilişkiyi yarım yapmaz; ama tarafların bu konuda açık iletişim kurmaması ilişkiyi “çatlak” yapabilir.

Cinsellik, vücutlarımızın hem biyolojik hem de hormonal ihtiyaçlarına cevap verebilir. Ancak bu ihtiyaçlar, kişiler arasında değişiklik gösterir. Örneğin, libido düzeyleri ya da cinselliğe bakış açısı tamamen bireyseldir. Seks olmadan da mutlu, sağlıklı bir ilişki mümkün olabilir; çünkü fiziksel yakınlık illa ki seksle sınırlı değildir. El ele tutuşmak, sarılmak, yanağa bir öpücük kondurmak da bir o kadar anlamlıdır.

Bir ilişkinin “yarım” olup olmadığını seksle değerlendirmek, sevginin çok boyutlu doğasını basite indirgemek olur. Eğer seks olmadan bir ilişkide kendinizi mutlu, tamamlanmış ve sevgi dolu hissediyorsanız o ilişki sizin için tamdır. Ancak seks sizin için olmazsa olmaz bir bağ kurma biçimiyse ve bu ihtiyaç karşılanmıyorsa, o zaman ilişkinin “yarım” olduğunu hissetmeniz doğaldır.

Buradaki temel mesele şu: İlişkinin eksikliği seksin yokluğu değil, bu konuda açık ve dürüst bir iletişimin olmamasıdır. Eğer iki taraf da bu eksiklikten rahatsız değilse ilişki yarım değil tamdır. Ama bir taraf için seks önemliyken diğeri bunu görmezden geliyorsa işte o zaman sorun başlar.

Seks, bir ilişkinin tamamlayıcı bir parçası olabilir; ama ilişkinin tüm hikayesini yazmaz. İlişkide seksin olmaması o ilişkiyi eksik ya da değersiz yapmaz. Eksiklik hissi, beklentiler ve ihtiyaçlar arasında bir uyumsuzluk olduğunda ortaya çıkar.

Unutmayın, aşk ve ilişkiler bir matematik problemi değil; bir sanat eseridir. Her çift, kendi renk paletini oluşturur. Eğer sizin tablonuzda seks yoksa ama sevgi, güven ve mutluluk varsa kim diyebilir ki bu tablo eksik? Yani, ilişki yarım mı tam mı, bunu ancak siz ve partneriniz belirleyebilirsiniz.

Seks bir “şart” mı? Hayır. İnsan, seks olmadan da yaşayabilir. Seks, mutluluğun, sevginin veya sağlığın tek kaynağı değildir. Ama aynı zamanda insan ilişkilerinin güzel, karmaşık ve bazen komik bir parçasıdır.

Şart olup olmaması size, değerlerinize ve hayatınızın dönemine bağlıdır. Eğer seks sizin için bir keyif ve bağ kurma aracıysa harika! Ama bu keyfi hiç aramıyorsanız ya da hayatınızda başka öncelikler varsa, bu da bir o kadar normal.

Sonuç olarak, ister bekar ister evli olun, hayatınızın “şartlarını” siz belirlersiniz. Seks yaşam menünüzde isteğe bağlı bir garnitür gibidir. Onu yemeğinize eklemek isterseniz, afiyet olsun.