Aşk mı , yanılsama mı? İnternette tanıştığım biriyle buluşmalı mıyım?
Merhaba İrem Hanım. Ben 25 yaşında bekar bir kadınım. Muhafazakar bir ailede büyüdüm ve çevrem de aynı şekilde. İnternette tanıştığım bir beyefendiye aşık oldum, ama henüz hiç yüz yüze görüşmedik. O biraz fazla ‘modern’ takılıyor; bana sürekli cinsel içerikli mesajlar gönderiyor ve bir an önce buluşup ‘hayatın keyiflerini’ beraber keşfetmek istiyor. Şimdi, düşününce, benim yetiştiriliş tarzımla, ailemin görüşleriyle hiç örtüşmüyor kendisi. Annemler duysa sinir krizi geçirir, ama ben ne yapayım? Çok aşık oldum! Sizce buluşsam mı? Yoksa annemlere mi söylesem? Yardım lütfen!
Değerli Okurum,
Ne demişler, “Aşk kapıyı çaldığında yüreğin konuşur, mantığın duvar dibinde oturur!” Ama şöyle bir bakıyorum da, kapının diğer tarafında “İlişkiye sonra bakarız, önce bir baş başa kalalım” diyen biri var. Şimdi sen aşık olsan da bu beyefendi sanırım aşkı değil, cinselliği biraz ön plana alan cinsten! Bir kere, daha karşı karşıya gelip bir çay içmeden “Haydi, aşka gidelim” diyen biri, belki de seninle aynı romantik filmde oynamıyor olabilir. Bunun muhafazakar olmanla değil, bir genç kız olarak ilişkiden beklentilerinle ilgisi var. Bu kadar hızlı hareket eden biri sağlıklı ve saygılı bir ilişki peşinde mi, yoksa kendisi ‘buluşmalar’ ve ‘mesajlaşmalar’ arası hızlı tren gibi mi, sorgulamak gerek. Bak, aşk güzel bir şey, ama annelerin öngörü yeteneği de hiç hafife alınmamalı! Anneni düşün; eğer onun sinirden saçlarını beyazlatmak gibi bir planın yoksa, biraz geri adım atmak iyi olabilir. Hem buluşmayı biraz ertele, biraz tanı. Romantik filmlerde aşk hızlı olur, ama gerçek hayatta yavaş yavaş tanımak daha sağlam ilişkiler yaratır.Unutma, aşk bir yolculuksa, hız limiti hep vardır. Şimdi yavaşça bir yol al, sonra belki o da seni gerçekten tanımak ister. Sonra da, eğer hala yıldızlar aynı hizadaysa, bir kahve içersiniz, tabi senin ailen ve çevrenin onayladığı şartlar dahilinde. Ama önce bu hız meraklısı beyefendiyi biraz frenle! Hadi bir de ters köşe yapayım sana.. Hızlı gidip sana toslaması ve acı bir frenle aşık olması da var. Kendine ben her şekilde aşık edecem diyorsan niye denemiyorsun..Ya da kendine güvenmiyor musun..
23 yıllık evlilik mi yeni bir kıvılcım mı?
Selamlar İrem Hanım. 45 yaşında, 23 yıllık evli bir erkeğim. Üniversiteden beri hayatımı paylaştığım bir eşim, iki de pırıl pırıl çocuğum var. İşler yolunda, iyi de para kazanıyorum, ama işte tam da orada problem başlıyor: Eşimle aramızda bir süredir romantik ya da cinsel bir kıvılcım kalmadı. Sanki eski dost olduk, akşam çayını içerken dost meclisinde muhabbet eder gibiyiz. Bir yandan evliliğimiz gayet güzel gidiyor ama o eski heyecan kalmadı. Bu arada, ofiste benden tam 20 yaş küçük bir iş arkadaşıma karşı… Nasıl desem… Bir takım ‘duygular’ belirmeye başladı. Şimdi, böyle giderse aldatma kapıda. Boşanmayı mı düşünsem? Çocuklar var, ama yoksa yeni bir aşka mı yelken açsam? Ne dersiniz, kurtaralım mı gemiyi, yoksa su alıp batmasını mı bekleyelim?
Değerli Okurum,
Ah canım, şimdi koca bir yelkenliyi ‘romantizm suları’na tekrar sokmaya çalışıyoruz, ama sen sanki bir yandan ‘yeni denizlere yelken açsam mı’ diye göz ucuyla bakıyorsun. Öncelikle, 23 yıllık bir evliliğin biraz “dost meclisine” dönmesi, yılların doğal getirisi. Hepimiz biliyoruz ki, aşk önce bir havai fişek, sonra sıcak bir soba gibi… Ama sen şimdiden dışarıda havai fişek arayışına girmişsin! Anladık, ofisteki genç hanımefendi etrafta parıldıyor, ama sen bir kere daha düşün: Gerçekten aradığın şey yeni bir aşk mı, yoksa eski aşkın biraz daha parlaması mı?
23 yıldır aynı limana demir atmışsınız. O limanı terk etmeden önce biraz bakım yapmayı düşünmez misin? Eşinle cinsel hayatın sönmüş olabilir, ama bu demek değil ki her şey bitmiş! Bazen küçük bir restorasyonla bile eski gemi yeniden denizlere döner.Hem çocuklar var, hem de ofisteki o genç hanımefendi, kim bilir, belki de seni “yakışıklı amca” olarak görüyordur? Yani, işleri daha da karıştırmadan önce eşinle oturup “Nereye gidiyoruz? Bu gemiyi tamir etsek mi?” diye konuşsan iyi olabilir. Sonuçta, denizler her zaman dalgalıdır, ama fırtınalar da geçer. Hem 23 yıllık gemiyi kolay kolay batırmamakta fayda var. Yeni bir aşka yelken açmadan önce, eskisini biraz cilala derim!
Düğün yaklaşıyor ben panik modundayım!
İrem Hanım Merhaba. 23 yaşında nişanlı bir kadınım. Ailem de nişanlımı çok beğeniyor, yani her şey harika gidiyor… Gidiyor da… Düğün tarihi yaklaştıkça ben resmen panik moduna geçiyorum! Şu ana kadar nişanlımla bir iki el tutuşma, hafif sarılma dışında pek fiziksel yakınlaşmamız olmadı, ama malum, o büyük gün yaklaşıyor. Ben de şimdiden heyecandan bayılacak gibi oluyorum. Özellikle de ilk geceyle ilgili duyduklarım beni iyice gerdi. Evli arkadaşlarım hep ‘Çok acıyor, hemen bitiyor’ gibi şeyler söylüyor. Nişanlıma bu konuda bir şey söylemem ise imkansız; hayatta konuşamam, çok utanırım. Ne yapayım ben? İlk gece korkusunu nasıl aşabilirim?
Değerli Okurum,
Sen düğün stresinden resmen ‘ilk gece sendromu’na yakalanmışsın! Hadi bir derin nefes alalım önce, çünkü işin özü şu: Herkes ilk gecesi hakkında konuşur ama çok azı doğruyu söyler! O acı hikayeleri anlatan arkadaşların biraz abartmış olabilir, unutma ki herkes kendini biraz drama kraliçesi yapar o konularda. Hem, kısa sürmesinden korkma, zamanla deneyim kazanılır; kısacık anlar, uzun tatlar yaratabilir. Bir kere ilk geceyi gözünde fazla büyütme. Hollywood filmleri gibi bir sahne bekleme. Çünkü gerçek hayatta işler biraz daha sakince ilerler. Heyecanlı ve biraz gergin olman çok normal, ama bu korkuyu kendine yük yapma. Ayrıca unutma, nişanlınla bir ömür boyu birliktesiniz, her şey bir gecede mükemmel olmak zorunda değil. Biraz eğlenceli ve rahat yaklaş: “İlk gece”, aslında evliliğinizin sadece ilk adımı. Ayakkabılarını ilk defa giydiğinde biraz rahatsız olabilir, ama sonra tam da ayağına göre oturur! Bunu da böyle düşün, zamanla daha da iyi olacak. O yüzden biraz sabırlı ve sakin ol. Ve en önemlisi, bu işin içinde bir sürü duygu var; sevgi, heyecan… Ama korku, hiç yok! Kendini hazır hissettiğinde her şey zaten akışına bırakılır! Nişanlına “nasıl söylerim” diye dertlenme, çünkü o da muhtemelen senin kadar heyecanlı. Her şeyin en güzel yanı da bu; birlikte öğrenip, birlikte deneyimleyeceksiniz!