Bir yanda Esra Ezmeci’nin programına bağlanıp “Kocam seks sırasında ‘En Büyük Fenerbahçe’ diye bağırınca konsantrasyonum kaçıyor” diyen bir kadın (gerçek olduğunu varsayıyoruz), diğer yanda eşiyle bir türlü beraber olamayan bir erkeğe düzinelerce fındıkla tarif veren sarıklı bir hoca. Medya ilişki sorunları ile cukkalanıyor pardon çalkalanıyor:)
Çok da yeni bir şey değil tarihsel olarak moderni, muhafazakarı, kadını, erkeği herkesin aklındaki en önemli mesele bu ilişki meselesi..
Cinsel sıkıntılar, medya tarafından bayağı sıkça işlenen bir konu, çünkü oldukça iyi “müşterisi” var. Haydar Dümenler, Güzin Ablalar hatta ben bu kitlenin ürünüyüz. Okur/izleyici bu haberlere maruz kalıyor ama bir yandan da toplumda cinselliğe dair normlar, beklentiler ve tabular, bireylerin cinsel sorunlarını nasıl algıladıklarını ve bu sorunlara çözüm arama davranışlarını derinden etkileniyor.
Bizimki gibi geleneksel toplumlarda erkekler genellikle cinsel performansın bir güç ve erkeklik sembolü olarak görülmesi nedeniyle cinsel sıkıntılarını ifade etmekte zorlanıyor.
Kadınlar ise cinselliğin mahrem ve özel bir konu olarak görülmesi nedeniyle sorunlarını dile getirme konusunda daha çekingenler.
Medya bu normları yansıtarak veya bu normları sorgulayarak, bireylerin cinsel sıkıntılarına dair çözüm arama yollarını açığa çıkarıp bir de şekillendiriyor. Sonuçta ihtiyaç sahipleri de isim vs bilgileri olmadan, belki sahte bir kimlikle ya da gerçek kimliği ile bir TV canlı yayınında ya da bir mail yoluyla sorunlarını istediği gibi anlatmaktan çekinmiyor. Cinsel sıkıntılar, bireylerin benlik saygısı, kimlik algısı ve duygusal sağlıkları üzerinde derin etkiler bırakabiliyor. Cinsellik, bireylerin kendilerini ve eşlerini nasıl algıladıklarıyla doğrudan bağlantılı. Medyada cinsel sıkıntılarına çare arayan bireyler, genellikle kendi kimliklerini ve değerlerini koruma veya iyileştirme çabası içinde.
Özellikle modern medya, cinsel sağlık ve memnuniyetin önemli olduğu fikrini yaygınlaştırarak bireyleri cinsel sorunlarını çözmeye teşvik ediyor.
Psikolojik olarak cinsel sorunları çözme arayışı, bireyin kaygı ve depresyon gibi negatif duygulardan kaçınma ve cinsel tatminle bağlantılı olumlu duygulara ulaşma çabası olarak da görülebiliyor. Medya bu süreçte, bireylere güven sağlayan, umut veren ve çözümler sunan bir araç olarak rol oynuyor.
Sosyal öğrenme teorisi, medyada sıkça yer alan cinsel sağlık tartışmalarının bireylerin bu konulara dair tutum ve davranışlarını şekillendirebileceğini öne sürer. İnsanlar, medyada gördükleri ve duydukları bilgileri model alarak kendi cinsel sıkıntılarını ele alma biçimlerini geliştirebilirler.Ayrıca, medya aracılığıyla sunulan çözümler, bireylerin eşleriyle nasıl iletişim kurduğunu etkileyebiliyor.
Burada önemli olan öneri verenin gerçek anlamda konunun uzmanı olması… Çünkü insanlar medyada söz konusu “uzman” öyle önerdi diye rahatlıkla eşlerinin “Fenerbahçe” tezahüratına takılmamaya veya performans için fındık denemeye razı olabilirler. Bugünün medya ortamında medyada konuştuğu sürece kimsenin uzmanlığı da öyle fazla sorgulanmıyor. Medya bir “arayüz” etkisi yaratıyor ve bir süre ordaysa konuşan herkesi “uzman” diye kabul ettiriyor. Özellikle izleyici uzman ve uzman olmayanın ayrımını yapacak niteliklere sahip değilse…
Mesela Esra Ezmeci programda uzman olsa “kızım sende giy bir GS forması, herkes mutlu olsun” dese yani somut öneri verse belki de binlerce kadının sorununu çözecek! Aynı fındıkçı hoca gibi.
Sanırım ekranda din eksenli cinsel öneriler veren hocalar işi daha iyi biliyorlar. Cübbeli Ahmet Hoca’nın kendi youtube kanalında cennetten yaptığı yayınlarda önerdiği hurilerle ilişki biçimleri hâlâ gündemde ve dilden dile aktarılıyor. Sağlıklı ilişkiye yönelik binlerce fındık önerisi badem, fıstık, ceviz çeşitlendiriliyor. Ama “Fenerbahçem” diye bağıran abi bir öneri getirilmediği için kaybolup gidecek. Bu üzücü! Biraz dikkat be Esracım.. Hadi benim dediğimi önermedin. Hiç olmazsa maça bir VAR hakemi önerseydin. Tatsızlık çıkmadan taraflar dağılırdı.