Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşanıyor. Türkiye’nin nüfusu hızla yaşlanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2023 yılına ilişkin nüfus verilerine göre, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı geçen yıl yüzde 10,2’ye yükseldi. Bu oran, Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçti.
Evlilikler son 20 yıldır düşüşte. Toplam doğurganlık hızı da 2001’de 2,38 çocukken, 2022’de 1,62 çocuk olarak gerçekleşti. TÜİK verilerine göre, Türkiye genelinde hiç evlenmeyen yurttaş sayısı rekor artışla 2022’de 19 milyon 19 bin 325 oldu.
Türkiye’de tek kişilik haneler toplam hanelerin yüzde 20’si. Sadece bizde değil, tüm dünyada hatta kalabalık nüfusu ile meşhur Çin ve Hindistan’da da doğurganlık hızı düşüyor. Başta Amerika olmak üzere yalnız yaşayanlar artıyor.
Bu durumda çözüm olarak “önerilen” 3 çocuk yapma politikasının artık uygulanabilir olmadığı görülüyor. Çözüm 2015 yapımı The Lobster filmi olabilir:) Yönetmen Yorgos Lanthimos’un bu distopik, ilginç ve komik hikayesinde herkes kanunen çift olmak zorunda. Bir ilişki sona erdiğinde, taraflar bir tür bekarlar inzivasına çekiliyor ve burada hızla yeni bir “eş” bulmaları gerekiyor. Belirlenen süre içinde yeni bir eş bulamazsanız? Ya bir hayvana dönüşüyorsunuz ya da çiftler tarafından acımasızca avlanıp öldürülmemek için vahşi doğada dışlanmış biri olarak yaşamak zorunda kalıyorsunuz. Buradan devlet büyüklerimize sesleniyorum, bu politika acaip işe yarar diye uygulayın! 🙂
Yalnızlaşma eğiliminde ekonomik zorluklar başı çekiyor. Boşanmaların müthiş artışı, modern hayatın “takılma” adı verilen flört anlayışı, tüm dünyayı etkisine alan “seks isteksizliği” de cabası. Hem genç çiftler daha resmi bir birlikteliğin bağlayıcılığından kaçınıyor, hem de bir ekran tüm ihtiyaçlarımıza cevap verirken solo yaşam, finansal ve duygusal sorumluluklardan kaçınmak için tercih ediliyor. Ancak gerçekten sorumluluk yağmurundan kaçarken doluya mı tutuluyoruz?
Sevgilisi olmayan yalnızların ödemek zorunda kaldığı “yalnızlık vergisi” ya da “yalnızlık cezası”ndan bahsediyorum. Hem duygusal hem finansal olarak her şeyle tek başına mücadele etmeleri gerekiyor.
Yani “aman sevgilimin annesinin babasının hastalığı, derdi beni germesin” derken, dertlerini paylaşacak şefkatli bir sevgiden mahrum kalıyor. “Çocuk olursa masrafları nasıl ödenir” derken evin elektrik, su, doğalgaz dahil tüm harcamalarını kendi cebinden ödüyor.
İnternet faturasını düşünün. Tek kişilik hanesinde tek bir dizüstü bilgisayar ve akıllı telefonla nerdeyse çocuklu beş cihazlı yan komşu ile aynı tutarda internet faturası ödüyor. Bir de haftalık gıda alışverişi var: Pek çok market alışverişi aileler ya da çok kişilik haneler için tasarlanıyor. Yalnız yaşayan birinin aldığı ekmek çoğu zaman kaçınılmaz olarak bozuluyor. İnternette görülen bir tarif için peynir satın almak, yarısının küfle kaplanmasına yol açıyor. Karnabaharından, lahanasına sebzelerin çöpe gideceği garanti. Yalnızları mutfakta gerçekten rahat ettirmeyi hedefleyen ürünler hazır çorbalar, dondurulmuş bezelye, ıspanak, mantı, pizza gibi gıdalar.
Ya tatiller? Tek başına tatile çıkmak isteyen bir “yalnız”, hemen cezalandırılmaya hazır olsun. Otel odalarında ve gemi seyahatlerinde tek kişilik rezervasyonlar için alınan ek ücretleri ödemek kaçınılmaz. Aslında baktığınız her yerde hayat, sevgilisi olmayanları vergilendiriyor. Birleşik Krallık’ta bekar bir kişinin aylık faturalar için (yemek, internet ve Netflix aboneliği dahil) ortalama 1.851 Sterlin harcadığı, bir çiftin parçası olan bireylerin ise 991 Sterlin gibi bir harcama yaptığı hesaplanmış. Yalnızlık yalnız kalanın cüzdanına zarar veriyor. Farkında olunmadan “yalnızlık vergisi” her yönden strese sokuyor. Hele Türkiye’de bekara ev kiralanmıyor, bekarlar poliste iyi muamele görmüyor, iş yerinde bekar kadının “rahat” olduğu düşünülüyor. Hayatın pek çok alanında illa aile olmak gerekiyor.
Bu durumda artık hükümetlerin bu durumu kulak arkası etmeden bekarların streslerini azaltmaya yönelik bazı stratejiler geliştirmesinin zamanı geldi. Belçika’da Brüksel’in eteklerindeki Woluwe-Saint-Pierre belediyesi Avrupa’da yalnız yaşayanları resmi olarak hesaba katan ilk belediye oldu. Konsey tarafından oybirliğiyle kabul edilen yeni tüzükte yer alan önlemler arasında, yeni konut planlarının konut sakinlerinin sosyalleşebileceği ortak alanlara sahip olması için zorlanması; yerel işyerlerinin bekar insanların fazla mesai yapmasına bel bağlamaktan vazgeçmeye teşvik edilmesi; restoranlara şişe yerine kadehle daha fazla şarap satmaları ve ortak masalar kurmaları tavsiyesinde bulunulması ve hatta belediye etkinliklerine davetiyelerin misafirlerin “eş” yerine “artı bir” getirebileceklerini söyleyecek şekilde değiştirilmesi yer alıyor. Birleşik Krallık başka bir örnek. Belediye vergisinde tek kişilik bir hane olarak yüzde 25 indirim alınıyor.
Günün sonunda, bekarlar için daha iyi politikalar hepimiz için daha iyi bir toplum anlamına gelecek. İstatistikler böyle giderse, istesek de istemesek de hayatın bir noktasında yalnız kalacağız. Tabi her zaman “yalnızlık vergisi” ödemek yerine artı ve eksileriyle ilişkiler bir alternatif olarak kenarda duruyor. Ama boşanırken ödeyeceğiniz vergileri de önemsemek lazım, hatırlatırım!