İrem Hanım Merhaba. 63 yaşında, emekli bir beyefendiyim. Eşimle 35 yıldır evliyiz ve evliliğimiz genel olarak çok güzel geçti. Ancak son yıllarda yatak odasında işler biraz ‘minimalist’ bir hal aldı. Eskiden adeta aksiyon filmi gibiydik, şimdi ise daha çok belgesel tadında ilerliyoruz. Geçen gün eşim ‘Artık eskisi kadar hevesli değilsin, bu normal mi?’ diye sordu. Şimdi kendime sormadan edemiyorum: Yaşın getirdiği bir durum mu bu, yoksa biz mi heyecanı kaybettik? Eğer kaybettikse, bu yaşta tekrar romantik bir aksiyon filmi çekebilir miyiz? Yoksa Netflix’te güzel bir belgesel izleyip bu durumu kabullenelim mi?

Değerli Okurum,

Öncelikle, aksiyon filmi metaforun harika! Ancak Hollywood bile bir seriyi canlı tutmak için arada yeni sahneler, sürpriz senaryolar ekler, değil mi? 35 yıllık mutlu bir evlilik büyük bir başarı ve her filmin temposu zamanla değişebilir. Ama endişelenme, aksiyon sahneleri geri gelebilir! Yaşla birlikte bazı biyolojik değişimler olması çok normal. Testosteron seviyeleri zamanla düşebilir, vücut biraz daha fazla ısınma süresi isteyebilir, ama bunlar heyecanı kaybettiğin anlamına gelmez. Bu, sadece yeni bir yönetmenlik tekniği öğrenme zamanı! Peki, nasıl yeniden aksiyon filmi çekeriz derseniz şunları önerebilirim:

Senaryoyu Güncelle. Monotonluğu kırmak için küçük sürprizler, yeni ortamlar, farklı yaklaşımlar dene.

Bütçeyi doğru kullan: Sağlıklı yaşam, düzenli egzersiz ve biraz daha kaliteli dinlenme sahneleri, enerjini artıracaktır. (Aksiyon kahramanları da spor yapar!)

Özel efektler ekle: Bazen küçük dokunuşlar büyük fark yaratır. Romantizmi artıracak minik jestler, özenli sözler ve temas, sahnelerinize yeni bir dinamizm katar.

Son olarak eğer fiziksel ya da duygusal olarak bir şeylerin eksik olduğunu hissediyorsan, bir uzmana danışabilirsin. Bazen ufak bir biyolojik destek bile eski heyecanı geri getirebilir!

Netflix’te belgesel izlemek güzel, ama senin filminin hala büyük final sahneleri olabilir! Biraz yeni teknikler, biraz eğlence ve bolca sevgiyle.

Bekar aşksız bir kadınım, gecelik ilişkiler kısırdöngüsündeyim

İrem Hanım merhaba. 35 yaşında bir kadınım ve beş yıldır hayatımda kimse yok. Çevremde herkes evleniyor, çocuk sahibi oluyor ama ben hâlâ büyük aşkımı bulamadım. Açıkçası uzun süredir yalnız olmanın da bir yan etkisi olarak cinsel isteğim bazen tavan yapıyor, bazen de tamamen kayboluyor. İtiraf etmem gerekirse, bu yoğun dönemlerde bazen kendimi tutamayıp gecelik ilişkiler yaşıyorum. O an cazip gelse de sonrasında büyük bir boşluk hissediyorum, hatta pişman oluyorum. Hem ruh eşimi bulamamak hem de cinsel anlamda bu iniş çıkışları yaşamak beni yıpratıyor. Sizce bu kısır döngüden nasıl çıkabilirim?

Değerli Okurum,

Bu hikayen birçok kişinin sessizce yaşadığı ama yüksek sesle dile getirmediği bir döngüyü anlatıyor. İnsan doğası gereği yakınlık, tutku ve bağ kurma ihtiyacı hisseder. Ancak uzun süre yalnız kaldığınızda, bu ihtiyaç bazen kendini anlık çözümlerle göstermeye başlayabilir. O an büyük bir çekim hissedip gecelik ilişkiler yaşamak cazip gelebilir; ancak sonrasında yaşadığın duygusal boşluk, asıl ihtiyacının sadece fiziksel temas değil, daha derin bir bağ olduğunu gösteriyor olabilir.

Öncelikle kendine karşı acımasız olma. Bu bir ‘hata’ değil, yalnızlığını ve arzularını anlamlandırma çabası. Ama eğer bu döngü seni mutsuz ediyorsa, bunu değiştirmek mümkün. Öncelikle cinselliğini duygusal ihtiyaçlarından bağımsız olarak değerlendirip, gerçekten ne aradığını kendine sorabilirsin. Geçici heyecan mı? Yoksa duygusal ve fiziksel uyumu bir arada yaşayabileceğin biri mi?Eğer ikinci şık ağır basıyorsa, kendine şu kuralı koyabilirsiniz: ‘Birlikte olduğum kişiyle sadece fiziksel çekim değil, duygusal anlamda da iyi hissediyor muyum?’ Eğer cevabın net değilse, o anı yaşamak yerine, uzun vadede sana iyi hissettirecek bir şeyler keşfetmeye yönel. Çünkü gerçek tatmin, yalnızca anlık hazlarda değil, anlamlı bağlantılarda saklıdır.

Performansım endişelendiriyor

İrem Hanım 38 yaşında bir erkeğim ve yaklaşık iki yıldır düzenli bir ilişkim var. Partnerimle birbirimizi çok seviyoruz ama son zamanlarda cinsel performansım konusunda endişelerim var. Bazen ilişki sırasında ereksiyonumu kaybediyorum ya da yeterince uzun süre devam ettiremiyorum. Partnerim bunu dert etmiyor gibi görünse de ben kendimi kötü hissediyorum ve stres yaptıkça daha da kötüleşiyor. Sizce bu psikolojik mi, yoksa bir sağlık sorunu olabilir mi?

Değerli okurum, cinsel performans bazen spor yapmak gibidir—kafanızda çok büyütürsen, kasların gerilir ve istediğin gibi hareket edemezsin! Öncelikle, bu durumun tek başına yaşına ya da fiziksel gücüne bağlı olmadığını bilmelisin. Ereksiyon sorunlarının birçok sebebi olabilir: stres, yorgunluk, aşırı beklenti, özgüven kaybı, hatta günlük yaşam alışkanlıklarınız (beslenme, uyku düzeni, alkol tüketimi vs.).

Senin durumunda, ‘daha da stres yaptıkça kötüleşiyor’ diyorsun ki, bu durum büyük ihtimalle psikolojik baskının bir sonucu. Çünkü cinsellik sadece fiziksel bir eylem değil, aynı zamanda zihinsel bir süreçtir. Ne kadar çok ‘ya başaramazsam?’ diye düşünürsen, vücut o kadar ‘eyvah, tehlike var’ sinyali gönderir ve doğal tepkisini verir: gevşeme, kaçma veya kapanma.

Öncelikle kendini rahat bırak. Cinsel birliktelik bir ‘performans testi’ değil, bir paylaşım anıdır. Kendi üzerindeki baskıyı kaldırdıkça, bedenin de rahatlayacaktır. Eğer bu durum sıklaşıyorsa, aşırı stres ve kaygı yarattığını düşünüyorsan, bir uzmandan destek almak ya da bazı yaşam alışkanlıklarını gözden geçirmek iyi bir fikir olabilir. Ama unutma, tek bir ‘zayıf maç’ yüzünden kendini şampiyonluktan düşmüş sanma, asıl mesele oyunun tadını çıkarmakta!