Her yeni yılın arefesinde, hayatımızda bir şeyleri değiştirmeye dair köklü kararlar alırız. Daha sağlıklı besleneceğiz, spora yazılacağız, daha çok kitap okuyacağız ve elbette “o eski hataları” bir daha yapmayacağız. Bu kararlardan en romantik olanı da, ilişkilerde akıllanmak.

Courtney Boyer’in “Not Tonight, Honey: Why women actually don’t want sex and what we can do about it-Bu Gece Değil, Tatlım: Kadınlar aslında neden seks istemiyor ve bu konuda ne yapabiliriz?” kitabında anlatılanlara göre ilişkisi hakkında şüphesi olanlar, eski hataları sorgulama aşamasında sadece 5 soru ile olayı netleştirebiliyormuş benden söylemesi.

İlk soru : Biri size, ‘Eşinize çok benziyorsunuz’ dese, bu sizin için bir iltifat mı olur?

Psikolojik olarak, insanlar kendilerine benzeyen kişilere daha kolay bağlanıyor. “Benzerlik etkisi” güvende hissettiriyor. Ama işler ters gitmeye başlayınca, kendinize olan tahammülsüzlüğünüzü partnerinize yansıtma ihtimaliniz de var. Aynı kişiliğe sahip çiftler, başta benzerlikten güç alıyor, ama sonunda bu aynada kendilerini görmekten yorulabiliyorlar.

Peki “Gerçekten mutlu musunuz yoksa sadece daha az yalnız mısınız?”

Bu soru bir tokat gibi gelebilir ama yalnızlık korkusunun, insanı “idare eder” ilişkilere sürüklediğini biliyoruz. Psikolojik açıdan “yalnızlık toleransı düşük olan kişiler” sırf ilişki içinde olmak için fedakarlık dozunu abartabiliyor. Sırf yalnız olmamak için “deniyoruz” diyerek birbirine tutunuyor.Gerçek mutluluk için bir başkasına ihtiyaç duyup duymadığınızı sorgulamak mühim. Tek başına mutluysan, birlikte iki kat mutlu olursun.

Bir başka önemli soru “Özür dilemeden kendiniz olabiliyor musunuz?”

Eğer ilişkide sürekli ‘ben böyleyim ama senin için değişeyim’ noktasında geziniyorsanız, alarm zilleri çalmalı. Kendinizi eksik ya da yetersiz hissediyorsanız, burada kişisel sınırlar devreye giriyor.

İdeal ilişkide, özür dilemeden kendiniz olabilmelisiniz. Birini mutlu etmek için oyun oynamak yerine; oynadığınız oyunun sizi de mutlu ettiğinden emin olun.

“Partnerinizin şu anki haline bir bütün olarak aşık mısınız?”

Dikkat, dikkat: İnsanlar genellikle birinin “potansiyeline” aşık olurlar. Oysa ilişki, var olan kişiyi kabul edebilme sanatıdır.

“O aslında harika biri olabilir” diye düşünüyorsanız, kötü haber: Gerçek şu ki o “olur mu, olmaz mı” sorusu, ilişkinin bir köşesinde saklanan bir patlayıcıdır. Özellikle biz kadınların erkekleri “dönüştürme projemiz” yapma potansiyelimiz var. Ama o potansiyel bazen ilişkiyi kurtarmıyor.

“Gelecekteki çocuğunuzun eşiniz gibi biriyle çıkmasını ister miydiniz?”

Bu soru aslında tüm durumun bir özeti. Partnerinizi gerçekten seviyor musunuz yoksa sadece ilişki “alışkanlık” haline mi geldi? Eğer bu soru sizi sıkıştırdıysa, cevabın iç yüzünde çok şey yatıyordur.

Kendi duygularınızı anlamak ve ilişkinizi tartmak için bu beş soru bir tür “check-up” gibi. Ama bana kalırsa her ilişkinin başında gördüğünüz o “kırmızı bayraklar” var ya; biraz üstüne gidince “tatlı bir özellik” diye kandırıyorsunuz kendinizi. Kandırmayın artık! Takıntılı şekilde eski sevgilisinden bahsediyorsa, kahvaltıda bile telefonla oynuyorsa, bir anda “ben bağlanamıyorum” diyorsa yeni yılda bunların hepsini erken uyarı sistemi olarak kullanın. Bu sefer halının altına değil, direkt kapıya süpürün.

İlişkilerde mutluluk ve sağlıklı bağlanma ancak dürüstlükle mümkün. Kendinize bu soruları sormaktan korkmayın; cevaplar size yol gösterir.

Ve unutmayın: “Bazen doğru soru, yanlış kişiyi hayatınızdan çıkarmak için en iyi cevaptır.”